Emeklilik, hayatlarını çalışarak sürdüren kişilerin yaşlılık dolayısıyla çalışamayacağı varsayılıp planlı bir şekilde çalışmayı bırakmalarıyla başlayan durumlarına verilen isimdir. Bu kimselere emekli veya tekaüt denir. Güçte kuvvette işte iken ödedikleri primlerle yaşlılık veya malullük halinde geçinirler. Her ülkenin emekliliğe dair sistemi vardır. Aktüeryal denge denir buna ve anlamı; “çalışanlardan alınan primlerin emekli maaşlarını karşılayabilme” oranıdır. Bu dengeyi bozduğunda Türkiye’deki durum oluşur. Kabaca kaç çalışanın kaç emekliye dul yetime baktığını gösterir aktüeryal denge.
4 ÇALIŞAN 1 EMEKLİYE BAKMALI
Uluslararası standartlara göre; 4 çalışana 1 emekli iken, Türkiye’de; 1,3 çalışana 1 emekli şeklindedir. 1992 yılında Süleyman Demirel, seçimi kazanma uğruna emeklilik yaşını 42’ye kadar indirince bu denge bozulmuş, Erdoğan’ın seçimi kazanma uğruna getirdiği EYT ile sistem çöküşün eşiğine geldi…
Aslında bu durum; matematiği hiçe saymak demekti ve bunu başardık (!). Şimdi bu kaosun içinden nasıl çıkacağımızı kara kara düşünüyoruz. Zira işverene getirdiği külfet, SGK’nın artan açıkları, erken emekli olup yeniden çalışmak isteyenlerin genç işsizliği daha da körüklemesi gibi sorunlarımız var.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Emeklinin durumu ne zaman düzelir?
Hükümet, emeklilere, Cumhuriyet’in 100’üncü yılı hatırına bir defaya mahsus ve çalışmıyor olma şartına bağlı olarak 5 bin lira verecek. Ancak en düşük emekli aylığı olan 7 bin 500 lira da dâhil tüm emeklilerin bozulan aktüeryal dengesini düzeltmek, uzun on yıllar alacak. Zira 31 yıl önce popülizm uğruna bozduğumuz sistemin onarılması mümkün değildir. Ancak sistemi yeni baştan kurmak gerekir ki bu da yapısal reformlar mönüsündeki dertlerimizden biridir.
Meclis’ten ne çıkar?
Yılbaşında emekliye ne verilir?
Hükümet, emeklisine sosyal atık muamelesi yaptığından onu bütçeye yük olarak görme eğilimindedir. BES gibi düzenlemelerin insanlara gelecek güvencesi vermemesi, ikinci emeklilik gibi çözüm vaatlerinin inandırıcı olmaması, bu “sosyal atık” bakışından kaynaklanıyor. Oysa emekli, emeğinin karşılığını istiyor ve enflasyonun elsiz dilsiz kurbanı olma kaderine itiraz ediyor.
not
5.000 LİRA İLE NE ALINIR?
Rakamların sonuna bin gibi sözcüklerin gelmesine aldırmayın zira emekliye bir defaya mahsus verileceği söylenen 5.000 lira; 178 $ etmektedir. Sorun şu ki enflasyon, emeklinin cebine ne koyarsan koy, onu almaya taliptir ve şimdi de alacaktır. Zira zam için her fırsatı değerlendirenler, daha şimdiden emekliye verilecek olan 5 bin liranın etiket yansımasını hesap etmektedir. Cumhurbaşkanı, enflasyon yokmuş gibi davranıp, kendi iktidarları süresince çalışana verilenleri aktarırken şu cümleyi kullanmıştı; “Asgari ücreti 184 liradan 11 bin 402 liraya, en düşük emekli maaşını 64 liradan 7 bin 500 liraya çıkardık…” Ancak gerçek şu ki bundan 22 yıl önceki 64 lira, bugünkü en düşük emekli maaşından daha yüksek alım gücüne sahipti.
Emekliye kulak verelim; “Bir defaya mahsus olduğu belirtilen bu rakamın, sayıları 3 milyon 800 binin üzerinde olan çalışan emeklilerimize verilmeyecek olması, ayrıca sayıları 4 milyon 153 binden fazla olan dul ve yetimlerimizin; 1.250 TL’den başlayan ve 3.750 TL arasında rakamlara bölünecek bu ödemeyi alacak olması yürekleri sızlatmıştır. Biz sosyal atık değiliz ve 100’ncü yıl muamelesi bu mu?”