Geçen yıl bu aylarda sarayın ürettiği öyküleri yazmıştım. Şimdi bu öyküleri güncelleyeyim dedim, fazlaca değişen bir şey olmamış; eski tas eski hamam… Ama bu defa hamam yangın yeri ve tas da kayıp… Türkiye ekonomisine dair yazıp çiziyoruz, işin bir de Saray cephesi var. Zira her yeni ekonomik hikâyenin çıkış noktası Saray. Peki, bugünlerde gündemde ne var?
Biraz araştırdım ve yığınca hikâye çıktı karşıma… Hikâyeler, gerçeklerin yüzüne vurulamadığı yerde yeşerir. Binbir Gece Masalları’nın orijinal adı da zaten “Hezar Hikâye” olarak bilinir. Yani binlerce hikâye… Saraydan da hikâye üzerine hikâye çıkıyor zaten…
SEÇİME KADAR İDARE ETMEK PEKÂLÂ MÜMKÜN…
Birinci ekonomik hikâye: “Enflasyonla mücadelede her şey yolunda, ekonomi sağlam… Ufak tefek sorunlar var ancak onları da çözeceğiz.” İkinci ekonomik hikâye: “Seçime kadar yetişiriz, öyle değil mi? Enflasyon geçici bir durum, gündem zaten yoğun, genel seçim geçti şimdi yerel seçim yaklaşıyor.
Bu noktada havadan para vaatleri süzülüyor. Her yerden milyar dolarlar gelecek diye kulislerde fısıldanıyor. Üçüncü ekonomik hikâye: “Kötü günler gelirse, tedbirlerimizi alırız. Döviz sıkıntısı çıkar, faiz hızla yükselir. Sonra da elini cebine atıp döviz aramaya başlarız. Libor ve CDS oranlarına bakar, %14 gibi rekor dolar faizleri göze alırız. Ancak krizi kesip atmak için acele etmek gereksiz. Çünkü ufukta seçim var ve enflasyonla mücadele, seçimleri kaybetme riski taşıyor.”
İKİ SORU İKİ CEVAP
Hükümet enflasyonun vahametini görmüyor mu?
Görüyor elbette, ama “sıkıntı yok” demekten çekiniyor. Enflasyonla mücadele cılız sesle dile getirilmiyor ya da dile getirilse bile abartılmıyor. Danışmanlar, Polyanna misali pembe tablolar sunarak durumu idare etmeye çalışıyorlar. Şu anki durumda ekonomik kriz “inkâr” aşamasında… Ancak bazı danışmanlar gerçeği fark ediyor, ama sesli söyleyemiyor ya da söylediğinde hemen trenlerden atılıyorlar.
Peki, bu gidiş nereye ve sonrasında ne olacak?
Gidişat hiç iyi değil. Hatta çoktan geri döndürülemez hasarlar oluştu bile… Üreticiler %138 gibi astronomik maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmak zorunda kalıyor. Enflasyon daha da tırmanacak, hayat pahalılığı çekilmez bir noktaya gelecek. Aralık’ta seçim politikaları piyasayı paraya boğacak. Sonrasında, ülkeyi düzlüğe çıkarmak için acı dolu yıllar bizi bekliyor olacak.
not
ELİ KOLU BAĞLI DURMAK SONRA DA HALASKÂR BEKLEMEK
Saray, ekonomi danışmanlarıyla dolup taşıyor… Ancak hem danışmanlar birbirinden habersiz, hem de en tepe yönetimi onları dinlemiyor. Halka uzak, bağlı medya üzerinden ekonomiyi izliyorlar. Ekonomik kararlar dar bir çevre tarafından alınıyor, kendi yorumlarını yapıp sunuyorlar.
İşte burada en çok dehşete düşüren şey, genel kayıtsızlık havası… İşini iyi yapan az sayıdakileri özenle ayrı tutarak; sivil toplum örgütleri işi savsaklıyor, odalar, dernekler, akademisyenler meseleyi oyalıyor. Her birimiz “beni ilgilendirmez” modunda hareket ediyoruz. Eğer bizi etkilemeye başlamışsa da sadece yakınıyoruz ama sesli söylemiyoruz.
Sonuç olarak, ekonomideki kara tablo karşısında eli kolu bağlı izliyoruz ve gerçeği dile getirenleri “karamsar” damgasıyla yaftalıyor, susturuyoruz. Herkes gerçekten bir şeyler yapmak yerine, “gerçek benden uzak olsun” rahatlığında… Yeni ekonomi yönetiminde Şimşek&Erkan ikilisinin makule dönüş çabasını takdir ediyor ve halaskârvari bir umutla izliyor, gözlüyor, cesaretlendiriyoruz.