Neler çekmedik şu kayıt dışını kayda almak için… Oranları mı indirmedik, vergi idaresi reformu mu yapmadık, ceza mı yağdırmadık, af mı çıkarmadık… Sahi, ne çok şeyler yapmışız. Yeter ki kayıt dışındaki ekonomiyi kayda alalım da hesabımızı bilelim, kayıt içindekilere fazla zulüm etmeyelim.
Ancak olmadı, olamadı… Maliye; dışarıdaki tilkiler serbestçe dolaşırken, sürekli olarak kümesteki kazları yoldu, daha da yoldu, hala da yoluyor. Kayda girmeyenlerin savunması da şu; “efendim devlet ödediğimiz vergiyi çarçur ediyor. Oysa biz daha verimli kullanıyoruz ülke ekonomisi için…”
“BEN UYDURANA KADAR SEN UYDUR”
Rahmetli Adnan Kahveci maliye bakanı iken her Salı, Ankara’dan İstanbul’a gelir ve Sultanahmet Sarı Konak’ta ekonomi basınıyla kahvaltı sohbeti yapardı. Ona sorulan ilk soru; “ekonominin yüzde kaçı kayıt dışı?” idi. O da bıkmıştı ki; “sen ne dersen onu yaz. Ben bilsem zaten kayda almış olurdum.”
Şimdi de kayıt dışının kesin oranını bilmiyoruz ama genişlediğine dair çok fazla işaret var. Enflasyonun bozduğu iş ahlakı, 1 trilyon 150 milyar liralık ek vergiler, duble motorlu taşıt vergileri, artan harçlar, cezalar fakat azalmayan bütçe açığı… Belli ki kayıt dışı şişiyor, kayıtlılar da çıkıyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Kayıt dışının ne zararı var?
Ekonomisi kayıt dışında, vatandaşı bu duruma kayıtsız bir ülkede kayda değer gelişme olamıyor. Zira kamunun vergi gelirleri yetmeyince borç artıyor. Bu da bütçe açığı olarak önümüze geliyor ve bunun finansmanı için ya faizler tırmanıyor ya da Merkez Bankası Banknot Matbaası para basıp duruyor. Emisyondaki genişleme de enfl asyonu daha da tırmandırırken halkın alım gücü düşüyor.
Kayıt dışını kayda almak için ne yapmalı?
Elbette adil ve etkin bir vergi politikası izlemeli… Şimdiki haliyle kamunun saldığı her 100 liralık verginin ancak 51’i tahsil edilebiliyor. Bu oran motorlu taşıtlar vergisi gibi araç alım satım veya muayenede ödeme zorunluluğu olan alanlarda dahi ancak %71’e çıkabiliyor. Kaldı ki vergisini ödeyeni enayi yerine koyan “sürekli af” uygulamaları sebebiyle mükellefin aklı çeliniyor ve ilk fırsatta kendini kayıt dışına atıyor. Bu da dolaylı vergilerin toplam içindeki payını yükseltirken kamunun finansmanında “sıra dışı” yöntemler denenmesine sebep oluyor. Eğer vergiyi tabana yayar ve herkesten kazancına bağlı vergi salarsan kayıt dışı azalacaktır.
not
ALTINI ÇIKARALIM DERKEN DÖVİZ DE YASTIK ALTINA GİRİYOR
Gerek OVP (Orta Vadeli Program – 3 yıllık) gerek 12’nci beş yıllık kalkınma planında, yastık altındaki altını ekonomiye kazandırma söylemleri var. Söylem diyorum; “vatandaş çare arıyoruz” sansın diye sıkça ısıtılıp önümüze konan budur.
Söylem tam da şöyle; yastık altındaki 5 bin ton olduğu tahmin edilen altını şu kadarı dahi sisteme girse, bütçe abat olur.” Ancak her denemede başarı sağlanamıyor. Altın piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk; “kazandıran ve pratik işleyen bir sistem kurmadıkça yastık altından kaynak çıkaramazsınız” diyor. Haklı da… Kaldı ki bunu önerenler size güven vermiyorsa neden yapasınız ki…
Benim işaret etmek istediğim ilave husus; bırakın altını yastık altından çıkarmayı, insanlar bankadaki dövizini çekip yastık altına koymaya başladı. Sebep? Sisteme güven yok. Dövizin selameti ne olacak diye artan kuşkular… Tıpkı yabancılar gibi biz de sisteme döviz aktarırken çok düşünüyoruz.