TÜRKİYE’nin batısındaki kentlerimizden birinde büyümüş, bazı illerde yatırımı olan işadamı, 2010’lu yılların başlarında Diyarbakır’ı da yatırım adresleri arasına almayı planladı. Bu amaçla dönemin Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in kapısını çaldı.
Baydemir, işadamını sıcak karşıladı:
- Diyarbakır’a yatırımınızı kolaylaştırmak için elimizden gelen her türlü yardımı yaparız.
İşadamı, gördüğü sıcak ilgi üzerine Baydemir’e o günlerdeki üslubuna ilişkin görüşlerini aktardı:
- Sayın Başkan, zaman zaman sert demeçlerin havayı geriyor. Bu tür demeçler vermeseniz.
Baydemir, şu yanıtı verdi:
- Ben o demeçleri bölgedeki vatandaşlarımızın gazını almak için veriyorum. O konuşmaları yapmasam, bölgede gerilim daha fazla olur.
İşadamı, sohbetin ardından Baydemir’in yanından ayrıldı. Şirketinin merkezinin bulunduğu kente dönüp yatırımla ilgili hazırlıklarını sürdürdü. Düğmeye basma aşaması yaklaşınca yanına şirketinin CEO’su olan oğlunu da alıp Diyarbakır’ın yolunu tuttu.
Osman Baydemir’e yatırım planı ile ilgili son ayrıntıları aktardı. İşadamı, Baydemir’in yatırıma sıcak ilgisinden hareketle üslup konusunu yine açtı:
- Sayın Başkan, sözlerinizi, tutumunuzu biraz yumuşatsanız.
Baydemir, bu kez işadamına tavrını değiştirdi:
- Beyefendi, belediye binamızın önündeki gönderde Türk Bayrağı’nın yanında bir de Kürt bayrağı olsa kıyamet mi kopar?
İşadamı ne söyleyeceğini düşünürken sinirden mosmor olan oğlu, “Artık gidelim” işareti yaptı. İşadamı nezaketini bozmadan izin istedi:
- Sayın Başkan, bize müsaade…
İşadamı oğluyla birlikte dışarı çıktı. Daha belediye binasının önündeyken oğlu babasına yüklenmeye başladı:
- Benim babam bu adamın önünde saygılı bir şekilde, süklüm püklüm hava verircesine neden oturur?
İşadamı oğluna makamlara olan saygısını anlatmaya çalıştı:
- Evladım, karşımdaki belediye başkanı. Ben devlet görevlilerinin karşısında hep böyle otururum. Asla bacak bacak üstüne atmam. Rahmetli Vehbi Koç da öyle yapardı. Belediye başkanı da kamuyu, şehri temsil eder. Benim saygım onun makamına.
Oğlu “iki bayrak” sözüne çok sinirlenmişti:
- Bırak baba ya, “iki bayrak”tan söz eden adama bu saygıyı göstermen de fazla. Kanıma dokundu. Ben Diyarbakır’a yatırım yapma taraftarı değilim. Benim açımdan bu yatırım iptal olmuştur. Sen istersen tek başına yap.
İşadamı, oğluna yatırım konusunda aynı görüşte olduğunu belirtti:
- Evladım, sen yoksan ben nasıl yatırım yaparım. Tamam, Diyarbakır’a yatırım kararından vazgeçtik.
Baydemir’in “Belediyenin önüne Türk bayrağı ile Kürt bayrağını yan yana çekelim” sözü Türkiye’nin batısından oraya gitmeyi düşünen yatırımcıyı ürkütmüş, yatırım rafa kalkmıştı.
30 PKK militanının Casene Mağarası yakınında silah yakma görüntülerini izlerken, Cumartesi sabahı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlerken 2011 yılında yazdığım bu yazıyı anımsadım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Mustafa Fidan’a mesaj yoluyla “iş ve yatırım ortamının terörsüz Türkiye”yolunda atılan adımlardan nasıl etkilendiğini, duygularını sordum.
Mustafa Fidan, Diyarbakır iş dünyası olarak tarihi bir ana tanıklık ettiklerini bildirdi:
- Casene Mağarasında silahların bırakılması, Cumartesi sabahı Sayın Cumhurbaşkanımızın tarihi konuşması, 40 yılı aşan süredir devam eden çatışmalı dönemin artık geride bırakılabileceğine dair güçlü bir iradenin göstergesi oldu.
40 yılı aşan dönem boyunca bölgenin büyük ekonomik kayba uğradığını vurguladı:
- Potansiyeli yüksek olmasına rağmen yatırımcıların tereddüt ettiği, üretim kanallarının yeterince gelişmediği bir coğrafyada faaliyet yürütmeye çalıştık.
Silahların sustuğu, üretimin konuştuğu bir gelecek için umutlu olduklarını kaydetti:
- 40 yılı aşan süreç bu topraklardan çok şey aldı ama önümüzdeki yıllar, doğru politikalar ve kararlılıkla telafi edilebilir. Diyarbakır bu değişime hazır.
Diyarbakır OSB’de bunun sinyallerini aldıklarının altını çizdi:
- OSB’mizin mevcut dört etabında doluluk oranımız yüzde 95’in üzerinde. 5’inci etap için şimdiden yoğun talep söz konusu.
Yatırımcı profilini de şöyle açtı:
- Yatırımcıların büyük bölümü Diyarbakırlı ya da bölgeye yakın girişimciler olmakla birlikte, Batı illerinden ve yurt dışından da süreci takip edenler, temas kuranlar var.
OSB yönetiminin bu süreçteki yaklaşımını irdeledi:
- Biz OSB yönetimi olarak hem yeni yatırımcıları yönlendirmek hem de mevcut sanayicimizin üretim kapasitesini artırmasına destek olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
40 yılı aşan terör döneminde 10 bini şehit olan askerlerimiz, 50 bin canı aramızdan aldı… Ekonomik faturası 2 trilyon doları buldu…
Yeni dönemin en büyük kazancı, terörün sona ermesi, akan kanın durması olacak…
“Terörsüz Türkiye” süreci başta Diyarbakır olmak üzere bölge ekonomisinin canlanmasını sağlayacak.
Nitekim, Diyarbakır OSB Başkanı Mustafa Fidan’ın aktardığı bilgiler, bu canlanmanın güçlü sinyallerini veriyor…
Sürdürülebilir canlanma için teşvikler eşlik etmeli
DİYARBAKIR OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidan, bugünü anlatırken 2013 yılına döndü:
- Hepimiz 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde Diyarbakır’ın nasıl bir ekonomik ivme kazandığını çok iyi hatırlıyoruz. Özellikle ihracat rakamları, ilk kez o dönemde ciddi anlamda yukarı yönlü hareketlilik gösterdi.
2013’teki çözüm süreci günlerinde Diyarbakır’a yatırımcı ilgisinin arttığını, OSB’de yeni parsel taleplerinin oluştuğunu, dış pazarlara açılma cesaretinin büyüdüğünü kaydetti:
- Bugün yeniden o umuda tutunmak için çok daha güçlü gerekçelere sahibiz. Silahların susmasıyla birlikte Diyarbakır ve tüm bölge, sahip olduğu genç nüfus, geniş tarım arazileri, lojistik konumu ve girişimcilik ruhuyla Türkiye’nin üretim üssüne dönüşebilir.
Ardından şu çağrıyı yaptı:
- Bölgedeki ekonomik canlanmanın sürdürülebilir olabilmesi için istikrar kadar teşvik sistemlerinin de bu sürece eşlik etmesi gerekiyor…
Diyarbakır Lojistik Merkezi projesi şimdi yeniden canlanır mı?
2021 yılı Ekim ayının ilk günlerinde dönemin Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Hasan Maral, kısa bir sunum göndermişti:
- Diyarbakır Lojistik Merkezi…
Sunumu gönderdikten birkaç saat sonra dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ayhan Kardan, Daire Başkanı Hayrettin Bahçıvancı, Karacadağ Kalkınma Ajansı Diyarbakır Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Diyadin İnan’la gazeteye gelmişti.
Hasan Maral, 4 yıl önceki ziyaretlerinde Hakan Güldağ’la bana “Diyarbakır Lojistik Merkezi” projesini anlatmıştı:
- Diyarbakır’ı bölgenin lojistik merkezine dönüştürecek proje üzerinde 2012’den beri çalışıyoruz.
Diyarbakır’ın lojistik merkez konusunda potansiyele sahip olduğunu belirtmişti:
- Türkiye’nin önde gelen lojistik şirketleriyle görüşmeler yapıldı. 2 bin 200 dönümlük arazinin tahsisi gerçekleştirildi. Arsanın tapusu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne geçti.
15 Eylül 2021’de ihale ilanına çıkıldığını bildirmişti:
- 1 milyar 150 milyon liralık proje, “yap-işlet modeli”yle planlandı. İhaleyi kazanıp projeyi hayata geçirecek şirket, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne pay verecek.
Lojistik merkezinde 58 tane A+ sınıfı depo olacağını kaydetmişti:
- Depolardan 16 tanesi demiryolu yanaşmalı olacak.
Diyarbakır’ın o günlerdeki yıllık ihracatına işaret etmişti:
- Hedefimiz halen 260 milyon dolar olan Diyarbakır ihracatının 1 milyar dolara ulaşması.
Cumartesi sabah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlerken, şu anda GAP İdaresi Başkanı olan Hasan Maral’a “Diyarbakır Lojistik Merkezi” projesinin son durumunu sordum, kısa bilgi verdi:
- 6 Şubat 2023 depremleri sonrası süreçte projenin hızı yavaşladı. Yatırımcımız bir depoyu tamamladı ama bazı yönetimsel sıkıntılar çıktı…
Ardından Güneydoğu Ekspres’teki 27 Mayıs 2025 tarihli haberi gördüm:
- Diyarbakır’ı ayağa kaldıracak proje raftan indirildi. Vali Murat Zorluoğlu başkanlığında yapılan toplantıda “Lojistik Köy” projesi için yeni yol haritası belirlendi…
“Terörsüz Türkiye” süreci, Diyarbakır’ın bölgenin lojistik üssüne dönüşmesi projesini hızlandırır mı?