Aslında asgari ücret konusu Türkiye’nin gündeminde bu kadar yer işgal etmese. Asgari ücret bu ölçüde haber ve yazı konusu bile olmasa. O duruma gelinirse bu demektir ki artık asgari ücret çalışanlar için üstünde durulmayı gerektiren bir ücret değil. Ücretler öyle bir boyuta ulaşmış ki asgari ücret yalnızca bir başlangıç ve deneme ücreti niteliğinde kalmış ve çok az sayıda çalışanı çok sınırlı bir dönem için etkiliyor. Dolayısıyla üstünde öyle uzun uzadıya durmaya da gerek yok.
“Neredeee” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, neredeee?
Türkiye’de çalışanların neredeyse üçte ikisinin (yüzde 62,5) asgari ücretin biraz altında ve asgari ücretin yüzde 20’sine kadar fazla ücret alabildiği gerçeği karşısında bu tartışma bitmez. Her yıl asgari ücret konusu uzun uzadıya konuşulur, tartışılır; yazılır, çizilir.
Bu köşede dün asgari ücretin 1990’larda nasıl belirlendiğine ilişkin bir anekdot paylaştım. Asgari ücret o yıllarda iyi kötü bir hesaplamaya dayanıyordu, yüzde yüz doğru sonuç vermiyordu bu hesaplama ama yine de ortada bir ölçüde de olsa bilimsel bir yaklaşım vardı.
Ya şimdi ne oluyor; hükümet ve işveren, özünde de hükümet ne isterse o oluyor. Asgari ücrete çok zam yapılırsa enflasyon hedefi şaşıyor deniliyor, bu ileri sürülüyor, bu yüzden de asgari ücretin düşük tutulması gerektiği görüşü savunuluyor.
Bu köşede dün DİSK-AR’ın asgari ücretle ilgili çok kapsamlı bir araştırma yayımladığından söz etmiş ve bu araştırmadan yararlanacağımızı vurgulamıştım. Peki acaba DİSK-AR asgari ücret artışının enflasyona yol açtığı iddiası için ne diyor?
"Asgari ücret enflasyonun sebebi değil"
Asgari ücret konusunda en yaygın iddialardan biri asgari ücret artışının enflasyona yol açacağı şeklindedir. “Ücret-fiyat sarmalı” iddiası günümüzde de sık sık tekrarlanıyor. Oysa ücret-fiyat sarmalından söz etmek mümkün değildir. Tersine “fiyat-ücret sarmalı” söz konusudur. Çünkü işçilerin enflasyon karşısında ücretlerini kendiliğinden artırma olanağı yoktur. Fiyatlar serbestçe artarken işçiler, alım gücündeki kaybı telafi etmeye çalışırlar. İlişkinin yönü "ücretlerden enflasyona" doğru değil, "enflasyondan ücretlere" doğrudur. Türkiye’de kâr itilimli bir enflasyon söz konusudur.
Türkiye’de asgari ücrete bazı yıllarda resmi enflasyonun oldukça üzerinde reel artışlar yapıldı. 2016, 2019 ve 2023 gibi. Ancak bu durum enflasyonu tetiklemedi. Örneğin, 2012’de asgari ücrete net yüzde 11,8 oranında zam yapıldı. Bir önceki yılın enflasyonu yüzde 10,5’ti. 2012’de enflasyon yüzde 6,2’ye geriledi.
Benzer durum 2016 yılı için de geçerlidir. Asgari ücrete AKP döneminde en yüksek reel artışın yapıldığı 2016’da enflasyon bir önceki yıla göre düştü. Asgari ücret enflasyonu tetiklemiyor. Türkiye’nin son yıllardaki verileri bunu söylüyor.
Şimdi gelin DİSK-AR’ın araştırmasında dikkat çekilen diğer konu başlıklarına göz atalım...
Asgari ücret artışı istihdamı düşürmedi
Asgari ücret artışına karşı yapılan bir diğer itiraz, artışların istihdamı düşüreceği ve işsizliği artıracağı yönündedir. Tüm bu iddialara karşılık asgari ücretin yıllık ortalama artışı ile yıllık işsizlik ve istihdam oranları arasında iddia edilen bir ilişki bulunmuyor.
Örneğin asgari ücretin diğer yıllara göre nispeten yüksek arttığı (yıllık ortalama yüzde 104) ve yılda iki kez zam yapıldığı 2023 yılında dar tanımlı (resmi) işsizlik oranı yıllık yüzde 10,4’ten yüzde 9,4’e gerilemiş, istihdam oranı ise yüzde 47,5’ten yüzde 48,3’e yükselmiştir.
Bölgesel asgari ücret çözüm değil
Bölgesel asgari ücret önerileri tekrar gündeme getiriliyor. Türkiye’de bölgesel asgari ücret 1951-1974 arasında uygulandı ve 1974’te terk edildi. Bölgesel asgari ücret konusu 50 yıl önce vazgeçilen bir uygulamadır. Türkiye bu yöntemi denemiş ve vazgeçmiştir.
Bölgesel asgari ücret hem hukuksal hem de sosyal sakıncalar yaratır. Bu Anayasa’ya ve eşitlik ilkesine aykırı olur. Bölgesel asgari ücret mevcut asgari ücret çıtasının çok altına inilmesine ve gelir dağılımı adaletsizliğinin artmasına yol açabilir.
Asıl sorun asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesidir.
Verimlilik artışı asgari ücrete yansımıyor
Verimliliğin düşük olması nedeniyle ücretlerin düşük kaldığı iddiası doğru değildir. Asgari ücretin -ulusal düzeyde verimlilik artışının bir ölçüsü olarak kabul edilebilecek olan- kişi başına gayri safi yurt içi hasılaya oranı düşmektedir. 1974 yılında kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sına karşılık gelen brüt asgari ücret, 2025 yılında tahmini olarak kişi başına GSYH’nin yüzde 43,6’sına gerileyecek.
Türkiye’nin asgari ücrette Avrupa’daki yeri
2015’te Avrupa’da Türkiye’den euro cinsinden düşük asgari ücreti olan 14 ülke varken, 2025 yılında sadece 2 ülke kalmıştır. Euro cinsinden Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Arnavutluk ve Bulgaristan’dır.
Türkiye’deki asgari ücret sadece Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa Birliği’nin güney ülkelerinden değil, Polonya, Romanya ve Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerinden de düşüktür. Türkiye’de euro cinsinden asgari ücret son 10 yılda (2015-2025) yıllık ortalama sadece yüzde 2,8 oranında artmıştır.
TİS kapsamı yükseldikçe asgari ücret kapsamı düşüyor
AB ülkelerinde asgari ücret civarında ücretle çalışanların oranı Türkiye’nin aksine çok düşüktür. AB verilerine göre çalışanların yaklaşık yüzde 4’ü asgari ücret civarında gelir elde etmektedir.
AB ülkelerinde asgari ücret kapsamının düşük, Türkiye’de ise çok yüksek olmasının asıl nedeni AB ülkelerinde sendikalaşma ve teşmil uygulamaları nedeniyle toplu iş sözleşmesi kapsamının yüksek olmasıdır. İtalya’da yüzde 100, Fransa’da yüzde 98, İspanya’da yüzde 91 olan toplu pazarlık kapsamı, Türkiye’de yüzde 10,2 seviyesindedir.
Asgari ücrette vergi istisnası çalışanlar aleyhine
Asgari ücret vergi istisnasının matrahtan indirim şeklinde değil de vergiden indirim yoluyla uygulanması çalışanları mağdur etmekte ve daha çok vergi ödemelerine yol açmaktadır. Bu yöntem nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamamaktadır.
Bu arada 2000 yılında ilk vergi dilimi brüt asgari ücretin 21,9 katı kadardı. 2000-2024 arasında vergi dilimi ve asgari ücret giderek birbirine yakınlaştı. 2025 yılında ilk vergi dilimi asgari ücretin 6,1 katına kadar geriledi.