İHSAN ELGİN - Finberg CEO ve Özyeğin Üniversitesi Rektör danışmanı
Çin’in teknoloji devleri, kopyalamak yerine kültürleriyle harmanladıkları iş modelleri ve veri odaklı yaklaşımlarıyla “buzdağının görünmeyen kısmında” gerçek gücü yaratıyor. Müşteri takıntısından mikro topluluklara, öncü teknolojiden platform ekosistemine uzanan 7 inanç, Alibaba’dan Tencent’e uzanan devlerin sürdürülebilir başarısının ortak formülünü oluşturuyor.
Geçtiğimiz günlerde Fiba Grubu Üst Yönetim Gelişim Programı kapsamında Çin’deydik. Bu gezinin amacı, toplam piyasa değeri 2 trilyon dolara yaklaşan AliBaba, Ant Financial/Alipay, Tencent/WeChat, ByteDance/TikTok, Huawei, Temu, Ping An Bank, RedNote ve Be Friend ‘in dahil olduğu dokuz dev şirketi ziyaret etmekti.
Bu şirketlerin ortak başarı felsefesi olarak gördüğüm 7 inancı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kopyalamak değil, esinlenmek!
Çin’deki şirketler Batı’nın da Doğu’nun da iş modellerini kopyalamıyor, bunları kendi kültürel dinamikleriyle harmanlayarak ayrı bir iş kültürü oluşturuyorlar.
Teknolojiyi Batılı kadar gelişmiş kullanırken, bugünü yarınla birlikte düşünmek, yalınlık, insana değer verme gibi felsefeleri iş süreçlerinin özüne yerleştirmişler. Bu yaklaşım, misyonlarda net biçimde hissediliyor:
- Tencent: “Enhance the quality of human life through Internet services.” (yaşam kalitesini internet servisleriyle artırmak)
- Alibaba: “To make it easy to do business anywhere.” (iş yapmayı her yerde kolaylaştırmak.)
- ByteDance/TikTok: “Inspire Creativity, Enrich Life.” (yaratacılığı teşvik ederek hayatı zenginleştirmek)
Buzdağı uygulamalar
Alipay, WeChat ve TikTok hepimiz için telefonda bir uygulama gibi görünse de aslında devasa teknoloji şirketleri. Uygulamaların arkasındaki pek çok teknolojiyi kendileri geliştiriyorlar ve yarattıkları teknolojileri ürünleştirip, tüm dünyaya altyapı olarak satıyorlar. Bu nedenle, bu şirketlerin değerlemelerini anlamak yalnızca gelir ve kâra bakarak mümkün değil.
Başarının 7 inancı
- Müşterim takıntım!
Gittiğimiz her şirkette tüm konuşmalar müşteriden başladı. Bu neredeyse takıntı seviyesinde özümsenmiş bir refleks. Çalışanlar konuşmaya önce müşterinin nerede, neyi, neden yaptığını anlatarak başlıyor. Bu yaklaşım, e-ticaretin klasik “müşteri ürünü arar” mantığı yerine “ürün müşterisini arar” modeline geçilmiş olmasını sağlamış.
- Acı arayışımız hiç bitmeyecek!
Her adım müşterinin acı noktasından başlıyor.
Önce acıyı bulmak, sonra ona değer yaratmak ve en sonunda da o değeri ticari potansiyeli maksimize etmek: Bu bir süreç değil, bir disiplin. Onlara göre bu yolculuk asla bitmez. Çünkü insanların acıları bitmeyeceği için iş fırsatları da bitmeyecek.
- Veri varoluşumuzdur!
“Veriyi yönetemiyorsak geleceğimiz yok.” Sunuşlarda sık sık duyduğumuz net bir cümleydi.
Yapay zekâyı, geleceğin ürünü olarak değil; veriyi daha iyi etiketlemek, kategorize etmek ve anlamlandırmak için bir araç olarak konumlandırıyorlar.
- Sıçramanın tek yolu öncü teknoloji!
Batı’yı yakalamanın lineer büyüme ile mümkün olmayacağını çok iyi biliyorlar.
Bu nedenle tüm şirketler, öncü teknolojileri daha erken benimseyerek eksponensiyel sıçrama ile fark yaratma peşinde. Onlar için
- İnternet artık yalnızca bir altyapı
- Yapay zekâ, sürekli geliştirilen bir “ana kas.
- Ürünlerinin kalbi tavsiye motoru!
Tüm şirketlerde başarı kriteri aynı: Kime neyi ne kadar iyi tavsiye ediyoruz. Finansal hizmetler, e-ticaret ya da sosyal medya; pek çok alanda işin merkezinde çok iyi çalışan bir “tavsiye motoru” yer alıyor. En iyi yapmak istedikleri öldürücü özellik Tavsiye! Yukarıda da bahsettiğim diğer başarı adımlarının dahi temel amacı bu özelliği geliştirmek.
- Mikro kolektif zihinlere odaklan!
Büyümenin ana taktiği artık büyük kitlelere ulaşmak değil, esas amaç benzer ilgi alanlarına sahip mikro toplulukları keşfetmek.
Bu küçük toplulukların ortak zihni yapısını anlamak, nasıl davrandıklarını çözmek ve onları doğru yönde harekete geçirebilmek, büyümelerinin temel formülü haline gelmiş.
- Platformlaş ve ekosistem yönet
Çalışan sayısı ve ofisler gibi fiziksel kaynakların küçülmesi kaçınılmaz. Bu nedenle şirketler finansal olarak büyümek için kendilerine farklı bir yol çizmiş; platform şirketine dönüşerek çevrelerinde diğer şirketlerden, yeni girişimlerden ve uzmanlardan oluşan bir ekosistem kurmak. Bulundukları toprakların ve toplumun potansiyeli kadar büyüyebileceklerini çok iyi biliyorlar.
Son söz;
İhtiyaçlar hiç bitmeyecek, teknoloji sürekli yeni imkânlar sunacak ve bu nedenle yeniliğin sonu olmayacak.
Bu yüzden durmadan doğru soruları sormak ve her zaman daha iyisini aramak: onlara göre sürdürülebilir başarının tek yolu.