İREM CEYLİN DEMİRCAN/İZMİR
İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, fiyat istikrarının yalnızca makro politikalarla değil, sektör bazlı mikro önlemlerle desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.
İZTO’nun ağustos ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada küresel belirsizliklerin reel sektörü doğrudan etkilediğini vurgulayan Özgener, “Merkez Bankası’nın kararlılığı kritik, ancak iş dünyasının öngörülebilirlik ihtiyacı da göz ardı edilmemeli. Hem firmalar hem hane halkı, geleceğe dair net bir yön görmeden ekonomik kararlarını sağlıklı şekilde alamıyor. Bu nedenle sektör bazlı destekler ve mikro önlemler, fiyat istikrarını güçlendirmek için hayati önemde.” dedi.
Merkez Bankası’nın Enflasyon Raporu’ndaki değişikliklere değinen Özgener, “Ara hedefler artık tahmin aralığından bağımsız olarak açıklanacak ve olağanüstü bir durum olmadıkça sabit kalacak. Bu yaklaşım, piyasaya ve hane halkına kısa vadede net bir referans sağlayacak ve ekonomik belirsizlikleri azaltacak. 2025 tahmin aralığı yüzde 19–29’dan yüzde 25–29’a yükseltildi, yıl sonu ara hedefi ise yüzde 24 olarak sabit tutuldu. 2026 tahmin aralığı yüzde 6–18’den 13–19’a daraltılırken, yıl sonu ara hedefi yüzde 12’den yüzde 16’ya yükseltildi. Bu değişiklikler, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede kararlılığını ve beklentileri yönetme stratejisini açıkça ortaya koyuyor.” diye konuştu.
Ara hedeflerin hane halkı beklentilerini yönlendirmedeki rolüne de değinen Özgener, “Enflasyonun yüzde 5’e indirilmesi hedefi doğrultusunda, ara hedefler sadece teknik bir gösterge değil, aynı zamanda toplumun beklentilerini yönlendiren kritik bir çapa görevi görecek. Hane halkı ve firmalar, bu sayede kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmeden planlama yapabilecek.” ifadelerini kullandı.
Özgener, Enflasyon Raporu’na göre 2025’in ikinci çeyreğinde talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisinin arttığını ve perakende satışlar, kapasite kullanım oranları, kartla yapılan harcamalar ile sanayi üretiminin uzun vadeli trendlerin altında seyrettiğini belirterek, “Banka ekonominin yavaşladığını ve para politikasının sıkı olduğunu kabul ediyor, ancak reel sektörde dile getirilen ‘yıkıcı etki’ yorumları verilerle desteklenmiyor. Tahsili gecikmiş alacaklar, karşılıksız çek oranları ve konkordato verileri tarihsel ortalamaların altında seyrediyor.” dedi.
Mikro düzeyde sektörlerin ve özellikle emek yoğun KOBİ’lerin farklı biçimlerde etkilendiğini vurgulayan Özgener, “Enflasyon, ağırlıklı olarak hizmet sektöründen kaynaklanıyor, yavaşlama ise sanayide yoğunlaşıyor. Dolayısıyla uygulanacak politikaların maliyetini ağırlıklı olarak mal üreten sektörler üstleniyor. Bu nedenle mikro önlemlerle sektör bazlı destekler sağlanmalı, KOBİ’lerin ve alt sektörlerin dayanıklılığı artırılmalı.” ifadelerini kullandı.
“Konkordato uygulamaları tedarik zincirini etkiliyor”
Konkordato uygulamalarına da dikkat çeken Özgener, “Küçük paya sahip olsalar da, konkordato ilan eden firmaların tüm mali yükümlülüklerinin dondurulması üretim zincirini zincirleme şekilde olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, konkordato konusunun yalnızca firma bazında değil, üretim ve değer zincirleri perspektifinden ele alınması gerekiyor. Bu amaçla, alacaklıları da koruyan bir düzenleme getirilmesinin kritik olduğunu değerlendiriyoruz.” diye ekledi.