ESRA ÖZARFAT/BURSA
17 Ağustos Gölcük Depreminin üzerinden 26 yıl, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden 2,5 yıl geçti. Deprem gerçeği üzerinden dünyanın en aktif 2’nci fay hattı geçen Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Sanayi kenti Bursa da deprem riski en yüksek illerin başında geliyor. Sanayi ve kentleşmesini büyük ölçüde yumuşak zeminler ve sıvılaşma riski yüksek alanlar üzerine kuran Bursa’da sanayi bölgelerinin zayıf zeminlerde yer alması, yeni yapılan OSB’lerin de aynı hatalı zemine oturtulması, olası bir depremde riski daha da artırıyor. AFAD’ın İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporuna göre, kent sınırları içindeki sanayi tesislerinde buhar kazanlarının, kimyasal depoların ve tehlikeli madde stoklarının bulunması büyük bir tehdit oluşturuyor. Yerleşim yerlerine çok yakın tesislerde tehlikeli madde kapasite artışına izin verilmesi, atık işleme tesislerinin yetersizliği ve beyan usulüne dayalı raporlamalar da riskleri artıran unsurlar arasında. Kritik bir sorun da, işletmelerin hangi tehlikeli maddeleri ne kadar miktarda depoladığına dair güncel ve şeffaf bilgilerin bulunmaması. Bu eksikliğin afet anında hızlı ve etkili müdahaleyi zorlaştıracağı belirtiliyor.
Düzensiz yapılaşma en büyük risk
Marmara, İznik-Gemlik, Uluabat ve Bursa-Çalı fay hatlarının çevrelediği Bursa’da 17 organize sanayi bölgesi bulunuyor. Türkiye’nin ilk OSB’si olan Bursa Organize Sanayi Bölgesi 1966’da kuruldu. İlk yıllarda yüksek arsa fiyatları nedeniyle yapılaşma düşük kaldı ancak zamanla bölge plansız yapılaşmalarla doldu. 1975’te kurulan Demirtaş Sanayi Bölgesi’nin çevresinde de benzer bir tablo yaşandı ve kontrolsüz yayılım ovaya doğru hızla yayıldı. Bugün bu düzensiz gelişim Bursa’nın deprem karnesindeki en kritik zafiyetlerden biri olarak öne çıkıyor. Demirtaş, Ataevler, Özlüce, Nilüfer, Gürsu ve Barakfakih gibi yoğun yerleşim alanlarının sanayi bölgelerine çok yakın olması, olası bir depremde sanayi–yerleşim etkileşimli büyük felaket senaryolarını gündeme taşıyor. Uzmanlara göre olası bir 6.9 büyüklüğündeki deprem, yalnızca bina yıkımlarına değil, sanayi tesislerinde yangın, patlama ve kimyasal sızıntılara da yol açabilir. Bursa’daki OSB’lerde kullanılan kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) maddeler, yanlış depolama ve depremle birleştiğinde domino etkisiyle büyük felaketlere kapı aralayabilir. 2016–2021 yılları arasında şehirde 115 endüstriyel kaza ve KBRN olayı kayıtlara geçti.
Senaryolar korkutuyor
Hazırlanan risk senaryoları ise Bursa için endişe verici. Raporda yer alan muhtemel Senaryoda bir tesiste depolanan kimyasal maddenin deprem sırasında sızmasıyla 1 kilometrekarelik alanın yıllarca tarıma kapalı hale gelebileceği, gıda ve hammadde tedarik zincirinin de zarar görebileceği belirtiliyor. Amonyak tanklarının hasar görmesiyle oluşacak kimyasal bulutun 10 kilometrelik alana yayılabileceği ve 94 binden fazla kişiyi etkileyebileceği öngörüsü ise raporda kötü senaryo olarak yer alıyor. Böyle bir senaryoda müdahale süresinin en az 45 dakika olması ise can kaybı riskini artırıyor.
Deprem karnesi zayıf
Bursa’da çok sayıda bina eski deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş durumda. Kaçak yapı stoğunun fazlalığı ve kentsel dönüşüm çalışmalarının yetersizliği, deprem sonrası toparlanmayı zorlaştırıyor. Bursa’nın deprem karnesinde; fay hatlarının üzerinde yoğun sanayi ve yerleşim alanları bulunması, zayıf ve sıvılaşma riski yüksek zeminlerde kurulu fabrikalar, eski ve kaçak yapılar, KBRN tehlikesi taşıyan sanayi tesisleri, etkin bir afet bilgilendirme ve eğitim eksikliği ve coğrafi bilgi sistemi entegrasyonunun yetersizliği zayıf yönler olarak belirtiliyor. Uzmanlar, “Deprem sadece binaları değil, sanayi bölgelerindeki kimyasal depoları da tetikleyebilir. Bu da sadece Bursa’yı değil, tüm Marmara Bölgesi’ni etkileyebilecek bir felakete yol açabilir. Bursa’nın sanayi gücü, önlem alınmazsa en büyük zayıflığına dönüşebilir.” diyor.
“Hâlâ olmamız gereken noktada değiliz”
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, “Binalarının durumunu somut verilerle ortaya koymadan ne yaparsak yapalım, kentsel dönüşüm sağlıklı bir şekilde ilerleyemez. Bursa’da da kaçak yapılaşma ve mühendislik hizmeti almadan yapılan binalar önemli risk taşıyor. Hâlâ olmamız gereken noktada değiliz. Orta büyüklükteki depremlerde bile ciddi hasar yaşanıyor. Bu, büyük bir felaketin habercisidir. Her bina 5 yılda bir denetlenmeli, taşıyıcı sisteme yapılan müdahaleler tespit edilmeli” dedi. Yapı denetimi sistemindeki eksiklere de dikkat çeken Erdem, elektronik dağıtım sistemine geçilmesiyle bazı olumlu adımlar atıldığını; ancak şantiye mühendislerine yönelik artan şiddet olaylarına karşı acil önlemler alınması gerektiğini belirtti.