FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Artan maliyetler nedeniyle başta ihracatçılar olmak üzere tarım sektörünün hem içeride hem de dışarıda sıkıştığı, rakiplerine göre yüzde 30 daha pahalı olması nedeniyle rekabette zorlandığı belirtildi.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı meclis toplantısında tarım, Türkiye ve Antalya ekonomisi tartışıldı. TOBB Yönetim Kurulu üyesi ve ATB Başkanı Ali Çandır, üreten, istihdam sağlayan ve ihracat yapan üyeleri ile ülke büyümesine katkıda bulunan sektörlerin son yıllarda ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Girdi maliyetlerindeki artış, istihdamdaki güçlükler, yüksek faiz oranları ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar üretimi ve ihracatı doğrudan etkilediğini belirten Çandır, ‘’Buna bir de düşük kur eklenince, dış pazarlardaki rekabet gücümüz zayıflamaktadır. İhracatçı üyelerimiz artık fiyat veremez noktaya gelmiş, sanayi kuruluşlarımız ise azalan satışlar ve artan maliyetler nedeniyle zarar açıklamaya başlamıştır.’’ dedi.
Finansmana erişemeyen işletmelerin borçlarını çeviremez hale geldiğini vurgulayan Ali Çandır, şunları kaydetti:
‘’Bu nedenle karar vericilerimizden uygun faizli kredi ve kur desteğini kapsayan mekanizmaların ivedilikle devreye alınmasını bekliyoruz. Ancak bu şekilde üretimimizi ve ihracatımızı koruyabilir, istihdamı sürdürebilir ve ülkemizin büyümesine katkı sunmaya devam edebiliriz. Geçtiğimiz ay TOBB olarak Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı izniyle başlattığımız yaklaşık 30 milyar TL’lik Nefes Kredisi çok kısa sürede tükendi. Bu durum piyasada nakde erişimin ne kadar hayati olduğunu göstermektedir. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu öncülüğünde, TOBB olarak yeni bir nefes kredisi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.’’
"Tarım sektörü tahrip oldu"
Toplumun ve sektörlerin ağır bedeller ödediği bu politikalarla enflasyonun belirli ölçüde düşse de, halen yüzde 33 seviyesindeki oranın, hem dünya hem de gelişmekte olan ülkeler ortalamasının çok üzerinde olduğuna dikkat çeken Çandır, şöyle devam etti:
‘’Tarım sektörü, tüm değer zinciriyle bu politikaların en çok tahribat yarattığı alan olmuştur. Bir yandan hızla artan maliyetleri fiyatlara yansıtamıyor, diğer yandan düşen alım gücü ve düşük kur nedeniyle hem içeride hem dışarıda sıkışıyoruz. Tarım ürünleri ihracatında kalite ve standartların yanında belirleyici unsur fiyattır. Ancak bugün biz, rakiplerimize kıyasla en az yüzde 30 daha pahalı durumdayız ve rekabette zorlanıyoruz. Bununla birlikte, sektörümüzde son 10 yılda üretim verimliliği dikkate değer biçimde artmıştır. Tarım alanlarının yüzde 20 daralmasına rağmen üretim artışı sağlanabilmişse, bu tamamen verimlilik artışının sonucudur. Sektörlerimizin ve firmalarımızın içinde bulunduğu zorlukları verimsizlikle açıklamak doğru değildir.’’
"Yapısal dönüşüm politikalarına ihtiyaç var"
Firmaların maliyet odaklı verimlilik artırma çabalarını sürdürdüğünü ifade eden Çandır, ‘’Ancak unutulmamalıdır ki sadece bu yöntemle sonuç almak mümkün değildir. Yapısal dönüşüm politikalarına ihtiyaç vardır. Uzun süredir bu konudaki önerilerimizi dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz. Çünkü bu politikalar hepimizi doğrudan etkilemektedir.’’ diye konuştu.
Ukrayna ve Suriye’nin anti damping uygulamaları
Ukrayna’nın Türkiye’den ithal ettiği domates ve salatalık için vergiyi yüzde 100 artırarak anti-damping uyguladığına dikkat çeken Çandır, bunun en çok Antalya’yı etkileyeceğini bildirdi. Ali Çandır, şöyle konuştu:
‘’Bu karardan en fazla Antalya etkilenmektedir. 2024 yılında Ukrayna’ya ihraç edilen domatesin yüzde 68’i, salatalığın yüzde 84’ü Antalya’dan gönderilmiştir. Ayrıca, domates ihracatımızın dörtte biri Ukrayna’ya yapılmaktadır. Benzer bir uygulamayı Suriye de başlatmış, kanatlı ürünler başta olmak üzere 20 üründe Türkiye’den alımı durdurmuştur. Bu ek vergi ve yasakların kaldırılması için diplomatik girişimlerin yapılması şarttır.’’
E-reçete çözüm olacak mı?
Tarım ürünlerinde zirai ilaç kalıntısını önlemek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bitki koruma ürünlerinde e-reçete sistemine geçeceğini anımsatan Çandır, ‘’Kalıntı sorunlarını önleme bakımından olumlu bir adım olmakla birlikte; parsel ve veraset sorunu yaşayan üreticilerimiz için riskler taşımaktadır. Ayrıca ruhsat dozlarının zorunlu hale getirilmesi, üretimde verim kaybına yol açabilir. Uygulamanın hayata geçirilmeden önce bürokratların sektör paydaşlarının görüşlerini alması faydalı olacaktır.’’ dedi.