İZMİR/EKONOMİ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 3 Mayıs 2025 tarihinde finansal istikrarı pekiştirmek, döviz kurlarındaki oynaklığı azaltmak ve TL’ye geçiş sürecini hızlandırmak amacıyla kapsamlı bir makroihtiyati düzenleme paketi açıkladı. Açıklanan tedbirler, hem bankacılık sistemini hem de ihracatçıları yakından ilgilendiren çok boyutlu değişiklikler içeriyor. TCMB’nin bu adımları, bir yandan TL’nin cazibesini artırmayı, diğer yandan döviz talebini kontrol altında tutarak rezerv birikimini desteklemeyi amaçlıyor. Ancak bu geçiş süreci, ihracatçılar için yeni bir stratejik pozisyonlanma ihtiyacını da beraberinde getiriyor.
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “EİB olarak bu desteğin yıl sonuna kadar uzatılmasının, ihracatçının planlama yapabilmesi ve kur kayıplarını sınırlandırabilmesi açısından önemli olduğuna inanıyoruz. Merkez Bankası’nın attığı adımlar, TL'nin reel olarak değerlenmesini desteklemeyi, döviz kurlarındaki yükselişi sınırlamayı ve rezervleri artırmayı amaçlıyor. Ancak ihracatçılar açısından dengeyi iyi kurmak şart. Dikkat çekici bir unsur ise hem %3’lük döviz dönüşüm desteği hem de ihracat gelirlerinin %35’inin MB’ye satış zorunluluğu, sadece 31 Temmuz 2025’e kadar geçerli. Bu kısa süreli uygulamaların planlamayı zorlaştırdığı ortada. Ayrıca reel efektif döviz kurunun yüksek kalması bekleniyor. Bu da ihracatçının uluslararası rekabet gücüne katkı sağlamayacak, aksine firmaların kârlılıklarını baskı altına alacaktır. Değerli TL ve yüksek faiz ortamı hâlâ devam ediyor. Bu tablo, üretim ve ihracat yapan firmalar için maliyetlerin yukarı yönlü kalmasına, dolayısıyla fiyat tutturma baskısının artmasına neden oluyor.” dedi.
İhracatçının artan maliyetler karşısında net kârlılığına odaklanması, sermaye kârlılığını artıracak stratejiler geliştirmesi, brüt satış yerine operasyonel verimlilik ve sürdürülebilirlik hedeflemesi gerektiğini söyleyen Eskinazi, “Kurda büyük sıçrayışların beklendiği dönem sona erdi. Şirketlerin artık birim maliyetlerini doğru hesaplaması, bütçelerini disiplinli şekilde oluşturması, enflasyonun altında kur artışı beklemesi, kur riskini minimize edecek finansal enstrümanları kullanması, giderleri azaltacak yapısal önlemler alması büyük önem taşıyor. Ayrıca piyasa dinamikleri değişti; artık altı ay kısa vade, bir yıl uzun vade olarak kabul ediliyor. Firmalarımızın bu yeni zaman perspektifiyle hareket etmesi gerekiyor. ABD’ye ihracatta navlun maliyetleri önemli bir engel haline geldi. Bu noktada ABD’ye özel navlun desteği gibi bölgesel teşvikler ihracatçımızın rekabetçiliğini korumak adına mutlaka gündeme alınmalıdır. EİB olarak, bu geçiş sürecinde üyelerimize yol gösterici olmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.