HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA
Reel sektöre yönelik analiz üreten Finera, sanayinin öncü göstergelerinden Reel Kesim Güven Endeksi’nin haziran ayı verilerini analiz etti. Endeksin 98.4 seviyesine gerileyerek 100 eşik değerin altına düştüğü belirtilen analizde, “Bu durum, reel sektörde kötümserliğin belirginleştiğini ve ekonomik beklentilerin zayıflamaya başladığını gösteriyor.” ifadeleri kullanıldı.
“Yatırımda bariz zayıflama dikkat çekiyor”
Finera Araştırma Kurucu ve Genel Müdürü Mustafa Adıgüzel’in Haziran ayı Reel Kesim Güven Endeksi verilerinden yola çıkarak hazırladığı analizden önce çıkan başlıklar şöyle:
Endeksteki düşüş, yalnızca genel güveni değil, reel sektörün geleceğe yönelik tüm beklentilerini etkiliyor. Özellikle ekonomik gidişat, talep, istihdam ve yatırım başlıklarında bariz bir zayıflama dikkat çekiyor.
“Siparişler talep daralmasını teyit ediyor”
RKGE alt kalemlerinden “Genel gidişat” değerlendirmesi 85,4 ile endeksin en düşük seviyelerinden birine işaret ediyor. Bu veri, firmaların Türkiye ekonomisine dair genel algısında ciddi bir bozulma olduğunu ortaya koyuyor. Aynı şekilde, son 3 aya ait toplam siparişler 83,3 ile talepteki daralmayı teyit ediyor.
Önümüzdeki 3 aya dair istihdam beklentisi 98,9 ile 100’ün altına gerileyerek, firmaların yeni personel alımına temkinli yaklaştığını gösteriyor. Bu durum, hem iç hem dış talepteki yavaşlamanın üretim planlarına yansıdığını ortaya koymakta.
“Üretim ve ihracatta ivme kaybı”
Firmaların sabit sermaye yatırımı beklentisi 105,1 ile pozitif bölgede kalsa da, geçtiğimiz yılın ortalarından bu yana devam eden düşüş eğilimi bu alandaki iştahsızlığı gözler önüne seriyor. Büyüme planları askıya alınırken, firmalar belirsizlik ortamında yatırım kararlarını erteliyor.
Üretim (111,4) ve ihracat siparişi beklentileri (110,7) ise halen 100’ün üzerinde kalsa da, önceki aylara kıyasla ivme kaybetmiş durumda. Bu iki kalemde gözlenen gerileme, özellikle ihracat tarafında küresel talepteki durgunluğun etkili olduğunu düşündürüyor.
“Stok baskısı yeniden gündeme gelebilir”
Mamul mal stokları 98,8 ile geçmişe göre normal seviyelere yaklaşmış gibi görünse de, daha uzun dönemli grafikler stokların hâlâ tarihsel ortalamanın üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu durum, talep düşüşünün üretimde yavaşlamayı beraberinde getirmemesi halinde stok baskısının yeniden gündeme gelebileceğine işaret ediyor.
“Gıda, içecek ve kağıtta direnç, diğerlerinde durgunluk”
Haziran ayı Kapasite Kullanım Oranı (KKO) verileri, sektörel ayrışmayı da ortaya koyuyor. Bazı sektörler ortalamanın üzerinde performans sergilerken, pek çok temel sanayi kolunda kapasite kullanımı düşük ve kırılgan.
Gıda (%74,96), içecek (%76,00), kağıt ürünleri (%75,26), medya basımı (%78,02) gibi sektörler KKO açısından tarihsel ortalamanın üzerinde seyrediyor. Bu sektörlerde faaliyet canlılığının görece korunabildiği gözlemleniyor.
Tekstil (%70,80), giyim (%70,30), elektrikli teçhizat (%64,19), ana metal (%68,02), makine imalatı (%69,40) gibi önemli sanayi kollarında ise KKO ortalamanın altında ve genel olarak düşüş eğiliminde.
Özellikle eczacılık ürünleri (%66,95) ve kauçuk-plastik ürünleri (%66,76) sektörlerinde üretim kapasitesi ciddi şekilde sınırda seyrediyor.
Dikkat çekici bir toparlanma ise deri ürünleri imalatında (%68,32) yaşanıyor. Bu sektörde KKO, 2024 başlarından itibaren istikrarlı bir artış göstererek ortalamanın üzerine çıkmış durumda.
Temel mesaj çok net: Güven zayıf, beklentiler temkinli
Reel kesim güven endeksinin hem genel seviyesi hem de alt kırılımları, üretici tarafında belirsizlik, temkinlilik ve düşük risk iştahının hâkim olduğunu ortaya koyuyor. İç siparişlerin ve yatırım eğiliminin zayıflaması, reel sektörün fren yapmaya başladığını düşündürüyor.
Buna karşın üretim ve ihracat beklentilerinin hâlâ 100’ün üzerinde seyretmesi, ekonomide sert bir daralma yerine, yavaşlayan bir büyüme döngüsüne girildiğine işaret ediyor.
Özellikle faiz oranlarında düşüş beklentisinin arttığı bir dönemde reel sektörün bu denli ihtiyatlı davranması, makroekonomik dengelere ve politika sinyallerine olan güvenin sorgulandığını da gösteriyor.