BADER ARSLAN
MOSFED Başkanı ve TİM Baş-Başkan Vekili Ahmet Güleç ile sektörün durumunu, sorunlarını ve önceliklerini konuştuk. Herkesin esin savunma sanayiindeki atılımdan bahsettiğine dikkati çeken Güleç, “Biz de gurur duyuyoruz ama bu ülkenin gurur duyması gereken bir sektör de mobilyadır. Türkiye’nin tanıtımına en çok katkı veren sektörlerden biriyiz” dedi. 2025 için iyimserlikten uzak bir hava oluştuğunu kaydeden Güleç, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Umutsuz durumumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır” sözüne atıfta bulunarak “Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim” dedi. Güleç, faizler yüzde 30’a yaklaşmadıkça gözle görülür bir rahatlama olmasının zor olduğunu kaydetti.
■ “2024 sektör için nasıl bir yıl oldu?” sorusuyla başlayalım, zira hemen hemen tüm sektörlerin sıkıntı yaşadığı bir dönemdi.
Çok doğru, en çok sıkıntı yaşayan sektörlerden biri de mobilya oldu. “2023 zor geçti, 2024’te biraz daha rahat olacağız” diye bir beklenti ile yıla başladık. Ancak hem iç, hem dış talebin zayıf olduğu bir süreç yaşıyoruz. İçeride konut satışlarında yavaşlama, alım gücünün zayıflaması, genel olarak tüketim eğiliminin yavaşlaması, kredi kartı taksit sayısının sınırlandırılması gibi faktörler, dışarıda genel olarak talep büyüme hızının çok yavaşlamış olması ve çevremizdeki savaşlar, üretimimizi ve satışlarımızı olumsuz etkiliyor. Buna rağmen ayaktayız, dirençliyiz ve geleceğe iyimser bakıyoruz. Bu iyimserliğimizi sektörümüzün gücünden ve dinamizminden alıyoruz.
Bakın, herkes savunma sanayindeki atılımımızdan bahsediyor. Biz de bundan gurur duyuyoruz ama bu ülkenin gurur duyması gereken bir sektör de mobilyadır. İhracatta en büyük atılımı yapan sektörlerden biriyiz. Türkiye’nin yurtdışı tanıtımına en çok katkı veren sektörlerden biriyiz. İçeride firma sayısı, istihdam, etkilediğimiz diğer sektörler ile büyümenin motoru olan bir sektörüz. 2001’de 250 milyon dolar civarında olan Türkiye’nin mobilya ihracatı geçen dönemde 21 katına ulaştı. Türkiye ihracatındaki payımız binde 8’di, 2022’de yüzde 2,3’e ulaştı. 2023’te yüzde 2’ye geriledi. Dünya pazarındaki payımız 2001’de binde 3 idi, şimdi yüzde 1,8’e çıktı; yani 6 katına ulaştı.
MEVZUAT ÇOK SIK DEĞİŞİYOR
■ Hem mobilya sektörünü temsil eden STK’nın başındasınız; hem de TİM’in başkan vekilisiniz. Genel olarak ve mobilya özelinde sıkıntılar neler?
Genel olarak söylemek gerekirse, ekonomi politikalarındaki gelgitler tüm iş dünyası için en büyük sıkıntı. Türk iş alemi, esnekliği ve değişen şartlara kolay adaptasyon kabiliyeti ile tanınır. Ama bunun da bir sınırı var ve son tecrübeler hepimizi çok yordu. Birincisi para politikasında 2021’de başlayan 180 derece dönüş; ikincisi 2023 sonunda başlayan normale dönüş. İkincisi, enflasyonun sıçraması ve daha da kötüsü ülkede fiyatlama davranışının bozulması. Şimdi enflasyon gerilemeye başladı ama fiyatlama davranışındaki bozukluk devam ediyor. Bunun düzelmesi zaman alacak. Ekonomimizdeki bu dalgalanmalar ihracata da ister istemez yansıyor çünkü en kritik değişken olan fiyat konusunda bir istikrar sağlayamıyoruz. Bir başka konu da mevzuatta çok sık değişikliğe gidilmesi. Vergi, istisnalar, teşvik mevzuatında değişim, döviz bozdurma zorunluluğu, kredi kullandırma şartlarındaki değişiklikler, enflasyon muhasebesinde yapılan uygulama değişiklikleri gibi başlıkları ele aldığımızda; bunun üzerine genel ekonomideki ve enflasyondaki dalgalanmaları eklediğimizde Türkiye’de iş yapmanın ne kadar zor olduğunu görebiliyoruz.
KÜRESEL PAZAR DURGUN
■ Peki bu ortamda mobilya ihracatı nasıl bir seyir izliyor?
Sektör olarak performansımızı iki ana faktör belirliyor: Küresel ekonomik şartlar ve bizim sektör olarak içinden geçtiğimiz değişim. Her şeyden önce şunu net olarak söyleyelim; ihracatın bir numaralı belirleyicisi, sizin ne arz ettiğinizdir. Küresel talep şartlarına uygun bir mal üretmezseniz bunu satamazsınız. İkincisi, müşterinizin alım gücü. İhracat yaptığımız ülkelerde talep ne kadar güçlü ise, ihracatımız da bundan o kadar pozitif etkileniyor. Üçüncüsü ise sektörün değişen küresel şartlara uyum kabiliyeti. Mobilyada trendleri takip etmezseniz, kalıcı olamazsınız. Yine son yıllarda sürdürülebilirlik çok kritik bir değişken. Buna uyum sağlayamazsanız, Avrupa’da, ABD’de mal satabilmeniz çok zor. Değişmez bir başka faktör ise tasarım. Başkalarının tasarımlarını taklit ederek değil; kendi tasarımlarınızla pazara girerseniz daha sağlam bir pazar konumlandırması yapabilirsiniz.
2024’te diğer ülkelerin mobilya ticaretlerindeki durumu görmek, kendi pozisyonumuzu analiz etmek açısından faydalı olur. Yılın ilk yarısında en fazla ihracat gerçekleştiren ülkeler arasında sadece Çin’in ihracatında artış varken, kalan tüm ülkeler farklı oranlarda gerileme ile karşı karşıya. İlk altı aydaki ithalata baktığımızda en yüksek ithalat artışının yüzde 3,6 ile ABD’de olduğunu, diğer ülkelerde ise cüz’i artış ve azalışlar olduğunu görüyoruz.
Son üç aydır konut satışlarında bir hareketlenme var. Faiz indirimleri ile birlikte bunun devam ettiğini göreceğiz. 2025 bir miktar daha iyi olacaktır.
UMUTSUZ "İNSAN" VARDIR
■ 2025’ten ne bekliyorsunuz?
2025 için kamuoyunda dile getirilen görüşlere bakarsak, iyimserlik havasından oldukça uzak bir hava görüyoruz. Savaşın en zor günlerinde bir sohbet esnasında Mustafa Kemal Atatürk “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim” demişken, bizim karamsarlığa kapılma lüksümüz yok. Yaşadığımız şeylerin büyük kısmı, yapılan yanlışların birer sonucu.
Net olarak söyleyebileceğimiz şey şu: Çok yakın gelecekte içeride faizler düşmeye başlayacak. Bu, sanayi sektörleri için ve mobilya için olumlu. Ancak faizlerin nereye kadar ineceğini, enflasyonun gidişatı belirleyecek. Faizler yüzde 30’a yaklaşmadıkça gözle görülür bir rahatlama olması zor. Bu açıdan yılın ikinci yarısı önemli olacak.
Son üç aydır konut satışlarında bir hareketlenme var. Faiz indirimleri ile birlikte bunun devam ettiğini göreceğiz. Satışlardaki artışın mobilya talebini de destekleyeceğine inanıyorum. İç piyasa açısından 2025 bu yıldan bir miktar daha iyi olacaktır kanaatindeyim.
Dış talep ise Avrupa ekonomisinin ne kadar büyüyeceği ile yakından ilişkili. 2025’te AB’nin bu yıldan daha hızlı büyümesi, ABD ekonomisinde ise büyümenin yavaşlaması bekleniyor. ABD tarafındaki ihracatımız, biraz ihracatçılarımızın becerilerine bağlı olacak.
KURDAKİ YÜKSELİŞİN İHRACAT ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ GEÇİCİ
Son zamanlarda pek çok STK temsilcisi, kurdan şikayetçi ve mevcut kur düzeyinin ihracatı zorlaştırdığını gündeme getiriyor. Siz ne dersiniz?
Mobilya imalatı, diğer pek çok sektöre göre emek maliyetinin yüksek olduğu bir sektör. Bu nedenle ücretlerdeki artıştan beyaz-eşya, elektronik, makine, tekstil ve otomotiv gibi sektörlere göre daha fazla etkileniyoruz. Tek başına kur artışının derde deva olmayacağının farkındayız. Ancak bu kur düzeyinin rakiplerimize mücadele ederken elimizi zayıflattığının ve ithalatı daha cazip hale getirdiğinin de farkında olunması gerekiyor. Bizim sektör olarak esas beklentimiz içerideki üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesi. Talep tarafında bir canlanmaya da her zamankinden çok ihtiyacımız var. Konut satışlarında son üç ayda hareketlenme başlamış görünüyor ancak bunun henüz mobilya talebini etkilediğini söylemek için erken. Bir süre daha beklememiz gerekiyor.