Elektronik sanayinde Ar-Ge yatırımlarının son 10 yılda nominal olarak yüzde 500’ü aşan bir artış gösterdiği; bu sıçramada savunma sanayisinin stratejik harcamalarının belirleyici olduğu vurgulanıyor. Sektör, fason üretimden özgün tasarım ve patent üretimine doğru evrilirken; yüksek frekans, sensör teknolojileri ve gömülü yapay zekâ alanlarında patent ve nitelikli yayın sayısındaki artış bu dönüşümün somut göstergeleri arasında yer alıyor.
Elektronik sanayisini diğer sektörlerden ayıran en kritik özellik, artık tek başına bir sektör olmaktan çıkıp tüm sektörlerin teknolojik omurgası hâline gelmiş olması. Akıllı evlerden enerji yönetimine, bağlantılı araçlardan endüstriyel IoT çözümlerine kadar pek çok alanda elektronik sanayisi, doğrudan yaşam kalitesini belirleyen bir unsur olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki beş yılda akıllı ev, akıllı şehir, akıllı tarım ve endüstriyel IoT gibi akıllı yaşam ürünlerinin sektör içindeki payının yüzde 30–40 seviyelerine yükselmesi bekleniyor. Bu dönüşüm için teşviklerin; yazılım–donanım– servis katmanlarını birleştiren dikey entegrasyon projelerine yönelik Ar-Ge ve yatırım destekleri, uluslararası standartlara uygun test ve sertifikasyon altyapısının güçlendirilmesi ile büyük şirket–KOBİ–start-up iş birlikleri ekseninde şekillendiği görülüyor. Öte yandan Türkiye’nin dijital dönüşüm alanında tasarım ve seri üretim yetkinliğinin güçlü olduğu; ancak mikroçip ve sensör çekirdeği üretiminde dışa bağımlılık kritik.
Önümüzdeki beş yıllık dönemde küresel ölçekte yüzde 15’e yaklaşan bileşik büyüme oranı beklenen yarı iletken ve ileri elektronik pazarları, Türkiye için önemli bir fırsat penceresi sunuyor. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği'nin (TESİD) hedefi; bu fırsatı yalnızca üretim hacmiyle değil, katma değeri yüksek, yazılım–donanım– servis bütünlüğü sağlayan akıllı yaşam çözümleriyle değerlendirmek ve Türkiye’nin küresel elektronik pazarındaki payını özellikle niş alanlarda iki katına çıkarmak.
Elektrik ve elektronik sektörü ihracatı, 2025 yılı Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2 artarak 1,479 milyar dolardan 1,505 milyar dolara yükseldi. Ocak–kasım dönemini kapsayan kümülatif ihracat ise yüzde 5 artışla 16,3 milyar dolar seviyesine ulaştı.
İhracatta en büyük payı yüzde 44 ile Avrupa Birliği ülkeleri alırken, diğer Avrupa ülkeleri yüzde 22 payla ikinci sırada yer aldı. Ülke bazında bakıldığında Birleşik Krallık 1,6 milyar dolar ile ilk sırada bulunurken, Almanya 1,3 milyar dolar ve ABD 1,0 milyar dolar ile onu izledi. Söz konusu dönemde ABD, 320 milyon dolarlık artışla ihracatını en fazla artıran ülke olurken; Rusya, 177 milyon dolarlık düşüşle en yüksek gerilemeyi yaşayan pazar oldu. Elektrik ve elektronik sektörünün Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payı ise yüzde 6,5 olarak gerçekleşti. Sektörün 2025 yılı sonunda toplam ihracatını 20 milyar dolar seviyesine taşıması bekleniyor. Bu hedef doğrultusunda; ana pazarlar olan Avrupa başta olmak üzere küresel talep istikrarı, dijital dönüşüm, otomasyon ve yapay zekâ entegrasyonu, yeşil dönüşüm yatırımları, uygun maliyetli finansmana erişim ve nitelikli iş gücü kritik başlıklar olarak öne çıkıyor.
Türk elektronik sanayisi, son yıllarda küresel ortalamanın üzerinde bir büyüme performansı sergiliyor. Türk Elektronik Sanayicileri (TESİD) Başkanı Yaman Tunaoğlu, bu büyümeyi yalnızca üretim artışıyla değil; teknolojik derinlik, Ar-Ge yoğunluğu ve ihracatın katma değeri açısından da son derece olumlu değerlendiriyor. Tunaoğlu, elektronik sektörünün tüm diğer sektörler için tamamlayıcı bir rol üstlendiği dikkate alındığında, dolaylı olarak toplam büyümeye ve toplam ihracattaki artışa katkısının çok daha yüksek olduğunun altını çiziyor.
TESİD projeksiyonlarına göre Türkiye, bu dönemde küresel elektronik pazarındaki payını özellikle niş ve yüksek katma değerli teknoloji alanlarında iki katına çıkarmayı hedefliyor. Bu hedefin, küresel tedarik zincirinde yaşanan yeniden yapılanma sürecinin doğru değerlendirilmesi ve teknoloji odaklı ihracatın artırılmasıyla mümkün olacağı belirtiliyor. Tunaoğlu, bu sürecin güçlü yurt içi ve yurt dışı iş birlikleriyle desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Savunma sanayisinde kaydedilen ilerlemenin Türkiye’ye yönelik Avrupa Birliği algısını olumlu yönde etkilediğini belirten Tunaoğlu, önümüzdeki dönemde firmalar arası iş birliklerinin ön plana çıkacağını ifade ederken; Çin’in Avrupa ve ABD pazarlarına açılım arayışının da Türkiye için yeni iş birliği fırsatları yarattığına işaret ediyor.
Tüm sektörlerde firmaların rekabetçiliklerini sürdürebilmeleri için dijital dönüşüm uygulamalarını ürün geliştirme ve üretim süreçlerine entegre etmeleri; bu doğrultuda elektronik sektörüyle yakın iş birliği içinde olmaları gerektiği vurgulayan Tunaoğlu, “Elektronik firmaları açısından bakıldığında, özellikle dijital dönüşüm alanında Türkiye’nin mevcut üretim kapasitesi oldukça yüksek ve yetkinlik düzeyi gelişmiş bir noktada önemli bir bilgi birikimi ve altyapıya sahibiz. Yeşil dönüşüm tarafında ise bir miktar geriden geliyoruz; bu çalışmaları hızlandırmamız gerekiyor. En zayıf noktamız, mikroçip ve sensör çekirdeği üretimi gibi kritik bileşenlerde dışa bağımlı olmamız. Bu konuda devlet destekli çalışmalar yürütülüyor; ancak çok büyük yatırımlar gerektirdiği için henüz somut sonuçlar sınırlı. Yapay zekâ ise küresel ölçekte tüm firmalar için kritik bir alan. TESİD olarak bu konuda geç kalınmasının ağır sonuçları olacağını sürekli vurguluyoruz” diyor.


Türkiye’nin özellikle akıllı şehirler ve enerji yönetimi teknolojileri alanlarında önemli bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu belirten Tunaoğlu, geliştirilen yerli çözümlerin farklı ülkelerin ihtiyaçlarına ve coğrafi koşullarına yüksek uyum göstermesinin Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırdığını ifade ediyor. Bu potansiyele ulaşmak için izlenen yol haritası üç başlıkta toplanıyor: hedef pazarlara yönelik sertifikasyon süreçlerinin hızlandırılması, TESİD çatısı altında yürütülen ortak pazarlama ve uluslararası fuar katılımlarıyla “Türk Teknolojisi” markasının güçlendirilmesi ve uluslararası finans kuruluşları tarafından fonlanan büyük altyapı projelerine yerli çözümlerle dâhil olunması.
“ÇİN+1” DALGASI TÜRKİYE’YE FIRSAT PENCERESİ AÇIYOR
Küresel tedarik zincirinde öne çıkan “Çin+1” ve bölgeselleşme eğilimleri, Türkiye için önemli bir stratejik fırsat alanı oluşturuyor. Coğrafi konumu ve lojistik avantajları sayesinde Türkiye, Avrupa pazarına yakın, güvenilir ve esnek bir tedarik merkezi olarak öne çıkıyor. Tunaoğlu, özellikle tedarik riskini çeşitlendirmek isteyen büyük ölçekli OEM’lerin Türkiye’ye olan ilgisinin arttığını belirterek," Bu kapsamda Türkiye’nin otomotiv, savunma sanayii, endüstriyel çözümler ve sağlık teknolojileri başta olmak üzere yüksek güvenilirlik gerektiren elektronik modüllerde oluşan tedarik boşluklarını doldurmayı hedeflediği; hızlı prototipleme ile düşük ve orta hacimli, yüksek karışımlı elektronik kart üretimindeki yetkinliklerin Türkiye’yi rekabetçi bir konuma taşıdı" diyor.
Kısa vadede maliyet artacak
Yeşil dönüşüm ve karbon nötr hedefleri, elektronik sanayisinde üretim maliyetleri ve üretim modelleri üzerinde iki yönlü bir etki yaratıyor. Kısa vadede enerji verimliliği yatırımları, yenilenebilir enerji kullanımı ve ürün yaşam döngüsünü izlemeye yönelik dijital pasaport uygulamaları nedeniyle maliyet artışları yaşanırken; uzun vadede üretim modelleri döngüsel ekonomi anlayışına doğru evriliyor. Bu kapsamda, ürünlerin kullanım ömrünü uzatan, onarımı kolaylaştıran ve geri dönüşümü artıran tasarımlar öne çıkıyor. TESİD hesaplamalarına göre sürdürülebilir üretim uygulamalarının ilk 1–2 yılda maliyetleri yüzde 3–7 oranında artırması beklenirken; orta vadede bu artışın dengelenmesi, uzun vadede ise maliyetlerin düşmesi öngörülüyor. Yetkililer, yeşil dönüşümün özellikle Avrupa Birliği gibi ana ihracat pazarlarında rekabet gücünü artıracağını ve sürdürülebilirliğin artık bir maliyet unsuru değil, pazara giriş ve rekabet avantajı sağlayan temel bir kriter hâline geldiğini vurguluyor.
KOBİ’ler sektörün itici gücü
Esnek üretim yapıları ve niş teknoloji geliştirme yetkinlikleri sayesinde KOBİ’ler, özellikle prototipleme, özgün tasarım ve Ar-Ge odaklı alanlarda sektörün itici gücü konumunda bulunuyor. Elektronik sanayisinde KOBİ’lerin stratejik rolüne dikkat çeken TESİD, büyük firmalar ile KOBİ’ler arasındaki iş birliğini artırmaya yönelik somut adımlar atıyor. Ayrıca deneyimli sektör yöneticilerinin KOBİ’lere uluslararasılaşma ve kurumsallaşma alanlarında rehberlik ettiği mentorluk programları ile ortak proje geliştirmeyi teşvik eden sektörel buluşmalar da hayata geçiriliyor. TESİD, KOBİ’leri küresel pazarlara açılan teknoloji ortakları hâline getirmeyi hedefliyor.