EKONOMİ/İSTANBUL
Türk Hava Yolları’nın 1945 yılında ilk DC-3/C-47 uçağını filosuna katmasından bu yana tam 80 yıl geçmiş…
Bu çerçevede Boeing, Türkiye ile ortaklığının 80. yıl dönümünü; iş birliği, inovasyon ve Türk havacılığına uzun vadeli katkı sunmanın bir dönüm noktası olarak kutluyor.
Geride kalan seksen yılda Boeing, Türkiye’nin havacılık tedarik zincirine yaptığı önemli yatırımlarla iş hacmini artırmış, ihracat ve istihdam artışına katkıda bulunmuş ve Türkiye’nin küresel havacılık değer zincirlerinde yükselişine de destek oldu.
Bugün Boeing Türkiye, Ankara ve İstanbul’daki ofisleri ve son teknolojiye sahip Mühendislik ve Teknoloji Merkezi’yle faaliyetlerini sürdürüyor.
Nitekim, Boeing Global Başkanı Dr. Brendan Nelson da aynı vurguyu yapıyor. Dr. Nelson, Boeing -Türkiye ilişkisini şöyle özetliyor: “Türkiye Boeing için bir pazardan çok daha fazlası; stratejik bir ortak, çok güçlü bir yetenek kaynağı ve havacılık vizyonuyla her gün bize ilham veren bir ülke. Türk mühendisleri, Türk imalat sanayii ve araştırma kurumları, dünyanın en ileri teknolojiye sahip programlarında etkin ve stratejik roller üstleniyor.”
Konuyu biraz açarsak; şu an Türkiye’nin önde gelen havayolu şirketlerinde hizmet veren 350’den fazla Boeing uçağı var.
Bu durum aynı zamanda Boeing’in Türkiye ile ortaklığının boyutunu da gösteriyor.
Bugün için Boeing’in Türk havayolu şirketleri ile iş birliği; 737, 777 ve 787 model aileleri gibi amiral gemisi uçakları kapsıyor. Bu modeller, Türk Hava Yolları, SunExpress, Corendon Airlines ve Pegasus Airlines tarafından işletilen filoların omurgasını oluşturuyor.
Boeing-Türkiye ilişkileri sadece ticari havacılığı kapsamıyor. Boeing; E-7T Barış Kartalı (Havadan İhbar ve Kontrol Uçağı) ve CH-47F Chinook(ağır nakliye helikopteri) gibi gelişmiş ve kendini kanıtlamış platformlarla Türk Silahlı Kuvvetleri ile de işbirliği yapıyor.
Ancak Türkiye-Boeing işbirliğinin ticari ve askeri alanlardaki envanter işbirliklerinin dışında başka boyutları da var.
Bu noktada Boeing Türkiye ve Orta Asya Genel Müdürü Ayşem Sargın’a kulak vermek gerekiyor.
Sargın Türkiye-Boing ilişkilerinde eğitim-öğretim boyutuna dikkat çekerek şunları söylüyor:
■ “Boeing geçtiğimiz 80 yıl boyunca Türkiye’nin havacılık ekosisteminin önemli bir oyuncusu oldu. Bugün, hem Boeing uçaklarında Türkiye’nin katkısını artırmanın, hem de Türkiye’de Boeing’i büyütmenin gururunu yaşıyoruz.“
■ Boeing’in toplumsal katılıma verdiği önemi de vurgulayan Sargın, “Bugüne dek ülke genelinde eğitim ve öğretim programlarına 6 milyon doların üzerinde katkı sağladık. Newton Gezici Bilim Atölyesi ve Newton Uçuş Akademisi gibi girişimlerle, havacılık ve STEM alanlarında gelecek kuşaklara ilham veriyoruz” diyor.
■ Bunların en önemlileri ise Boeing’in Türk üniversiteleri, araştırma kurumları ve sektör kuruluşlarıyla yaptığı ortaklıklar. Bu ortaklıklar aracılığıyla, Türkiye’deki yetenek ve kabiliyet gelişimine yatırım yapılması hedefleniyor. Boeing-Türkiye Milli Havacılık Planı (NAI), Boeing’in yerel kabiliyeti ve rekabetçiliği desteklemek için uygulamaya koyduğu bir başka proje.
■ Boeing’in Türk Havayolları ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile ortak geliştirdiği Türkiye Sürdürülebilir Havacılık Platformu ise, şirketin Türkiye’nin sürdürülebilirlik hedeflerini destekleme ve yenilikçi havacılık teknolojilerini geliştirme taahüdünün bir yansıması.