MERVE YİĞİTCAN
Türkiye’nin global arenada boy gösteren şirketlerinden Tekfen Mühendislik, her yıl ortalama 80’den fazla proje yürütürken, büyümede odağına Kuzey Amerika, İngiltere ve Sahra Altı Afrika’yı aldı. EKONOMİ’nin sorularını yanıtlayan Tekfen Mühendislik Genel Müdürü Metin Zağyapan ile hem 40’ıncı yılını geride bırakan şirketin büyüme stratejisini hem de Türkiye pazarındaki gelişmeleri konuştuk. Tekfen Mühendislik’in 40 yıla 700’ün üzerinde proje sığdırdığını söyleyen Zağyapan, bugüne kadar 500 milyon doların üzerinde katma değeri yüksek mühendislik projeleri ile Türkiye’ye hem gelir hem de teknoloji ve mühendislik yetkinliği kazandırdıklarını belirtti.
Yeni ofislerle pazarını büyütecek
Geride kalan 40 yılda, 20’si Tekfen Taahhüt Grubu’nun tamamladığı projeler olmak üzere, 56 ülkede mühendislik projeleri gerçekleştirdiklerini kaydeden Zağyapan, “En güçlü olduğumuz ülke Türkiye ve Azerbaycan. Bu iki güçlü pazarı Irak, Katar, Suudi Arabistan öncülüğünde Orta Doğu ülkeleri ile Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri takip ediyor” dedi. Tekfen Mühendislik olarak her yıl 80’den fazla projeyi aynı anda yürüttüklerini ifade eden Zağyapan, şirketin devam eden projelerinin büyüklüğünün 30 milyon doların üzerinde olduğunu vurguladı.
Zağyapan, kısa süre önce İngiltere Shotton, Kenya Mombasa ve ABD Georgia ofislerini faaliyete geçiren şirketin büyüme planlarını şu şekilde anlattı: “Yeni ofislerimiz, Tekfen Holding bünyesinde uzun süredir üzerinde çalışılan stratejik planlara destek ve süreçte başlangıç görevi görecek projelerin alınması ile açıldılar. İngiltere ofisimiz oldukça kapsamlı bir kağıt yatırımının proje yönetimi için kurulmuş olsa da, bünyesindeki iş geliştirme ekibimizle İngiltere pazarına adım atmayı da amaçlıyor. Kenya ofisimiz benzer şekilde bir yol projesinin kontrollüğü için kuruldu ancak aynı zamanda Sahra Altı Afrika iş fırsatlarının takibi için üs görevi görüyor. ABD ofisimiz de bir ulaştırma projesi için kurulmuş olsa da, ABD’nin 1950’lerden kaldığı için eskiyen altyapılarını yenilemeyi amaçladığı çok büyük boyutlardaki yatırımları takip etme ve yine ABD’li petrol ve gaz teknolojileri firmaları ile iletişim noktası olma hedefini taşıyor.”
Tekfen Mühendislik’in mutlak hedefinin tam kapsamlı uluslararası bir mühendislik firması olarak adını üst sıralara yazdırmak olduğunu sözlerine ekleyen Zağyapan, “Bu doğrultuda tüm Tekfen Grup şirketleri ve paydaşlarımız ile uyum içerisinde çalışmalarımız devam edecek” ifadelerini kullandı.
Yanlış mühendislik maliyeti 10 kat artırıyor
Türkiye’nin altyapı projeleriyle her zaman avantajlı bir pazar olduğuna dikkat çeken Metin Zağyapan, sektörün en büyük gelişme alanının büyük yatırımlardaki mühendisliğe bakış açısı olduğunu dile getirdi. Zağyapan, “Mühendislik sürecinde 1 TL’lik sapmanın nihai proje maliyetine etkisi 10 TL’dir. Yani yanlış mühendisliğin acısı inşaat süreci sonunda 10 kat maliyet olarak projeye yansır. Artan bu yatırım maliyetine operasyonel sıkıntıları da dahil ederseniz yanlış mühendislik, yatırımın tüm yaşam döngüsünde verimsizlik, operasyonel kesintiler ve daha da yüksek işletme maliyeti olarak işverene geri döner. Yurt dışı projelerimizdeki paydaş ve müşterilerin bu konuda daha bilinçli olduğunu ve doğru mühendislik uygulamalarına değer verildiğini görüyoruz. Türkiye pazarındaki işverenlerimiz de doğru mühendisliğin süreçte kendilerine ne kadar fayda sağladığını zaman içerisinde, bazen zor yollardan da olsa, öğrenmeye başladı.”
“Türkiye eskisinden daha hızlı büyümeye devam edecek, ama…”
Metin Zağyapan Türkiye pazarına ilişkin görüşlerini sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Türkiye geçtiğimiz 20 yılda yakaladığı momentumu kaybetmiş gibi görünse de enerji arzı ve güvenliği, yenilenebilir enerji ve yeşil dönüşüm, sürdürülebilir üretim ve yaşam teknolojileri gibi konularda ciddi hazırlıkların içerisinde. Bu hazırlıkların, ekonomik parametrelerin uygun olduğu zaman geldiğinde, çok hızlı reel projelere dönüşmesi bizim için şaşırtıcı olmayacak. Koşullar olgunlaştığında ülkemiz çok hızlı şekilde eskisinden de hızlı büyümeye devam edecektir.”
Jeopolitik riskleri esneklikle minimize etti
Geniş bir coğrafyada proje geliştirirken, jeopolitik riskleri nasıl bertaraf ettiklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Zağyapan, “Jeopolitik riskler, uluslararası operasyonlarda personelimizin güvenliği ve maddi riskler anlamında her zaman dikkate aldığımız bir unsur. Tüm Tekfen Taahhüt Grubu şirketleri gibi, biz de riskleri bertaraf etmek için stratejik planlamaya önem veriyoruz. Projelerimizin coğrafi dağılımını çeşitlendirmek ve farklı bölgelere yayılmak, finansal riskleri minimize etme stratejimizin bir parçası. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı operasyonel süreçlerimizi zorlaştırdı, ancak esnekliğimizle etkileri minimize ettik. Birden fazla coğrafyada proje yapma, tedarik kaynaklarını ve müşterileri çeşitlendirme stratejimiz bu tip risklere karşı bizi koruyan bir unsur oldu” dedi.