YENER KARADENİZ
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), hazır giyim ve tekstil sektöründeki kan kaybını durdurmak ve küresel rekabet gücünü yeniden tesis etmek amacıyla kapsamlı bir yol haritası hazırladı. TGSD Müşterek Başkanları Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren’in öncülüğünde hazırlanan plan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunularak sektör için yeni bir sanayi politikası çağrısı niteliği kazandı. “Yeniden yapılanma manifestosu” olarak tanımlanan çalışma; üretimde nitelik odaklı dönüşüm, ürün segmentlerine göre bölgesel üretim havzaları ve teşviklerin performansa dayalı puanlama sistemiyle verilmesini temel alıyor. TGSD’ye göre bu yaklaşım, 2026’dan itibaren sektörü stabilize edecek, ardından dönüşüm ve yeniden konumlanma sürecini başlatacak. Türkiye, 2024 ve 2025’te dünya ihracatı artarken ihracatı gerileyen tek ülke oldu. 2022–2025 arasında yaklaşık 350 bin kişilik istihdam kaybı yaşandı ve kayıp ağırlıklı olarak yüksek katma değerli büyük işletmelerde gerçekleşti. Türkiye’nin maliyet açısından Mısır, Fas ve Tunus’a göre yüzde 45, Uzak Doğu ülkelerine göre yüzde 60’tan fazla pahalı hale geldiği belirtiliyor.

“2026’nın adı oyunda kalmak”
TGSD Başkanı Toygar Narbay, 2026’da sektörün küresel arenada oyunda kalmasının önemine dikkat çekerek, “2026’nın adı oyunda kalmak. Çünkü oyunda kalırsak 2027’den sonra başka fırsatlar ortaya çıkacak. Bizim önümüzdeki 3 yıl stabilize olmamız lazım. Ama ilk önce zayıf yönlerimiz ne, güçlü yönlerimiz ne, fırsatlar ne, tehditler ne? Bunları belirledik. Türkiye’nin önünde büyük fırsatlar var. Bizim bir endüstri politikası oluşturmamız, bu politikayı oluştururken de rekabetçiliği yeniden tanımlamamız, hem ürün hem de üretim segmentasyonunu doğru yapmamız gerekiyor. Üretim havzalarımızı da çeşitlendirmemiz lazım” dedi.
Bu kapsamda değişim ve dönüşümü içeren ve bunların nasıl yapılacağını tanımlayan bir hazır giyim sanayi politikası oluşturduklarını dile getiren Narbay, detaylı, 3 aşamalı ve zamana yayılan bu politikanın bir anlamda yeniden yapılanma manifestosu olduğunu belirtti. Politikanın ilk aşamasının 2026-2028 yıllarını kapsayan stabilizasyon, 2026-2030 dönemini kapsayan dönüşüm ve yeniden konumlanma ve 2026-2040 dönemini kapsayan Türkiye markası yaratma gibi ortak bir vizyon oluşturma dönemi olduğunu anlatan Narbay, burada ilk dönemde amacın kanamayı durdurmak ve sektörü ayakta tutmak olduğunu belirtti. Narbay, “Bu dönemde sektörü stabilize edelim ve aynı zamanda dönüştürmeye başlayalım. Taşınması gerekiyorsa taşıyalım, yeniden yapılanması gerekiyorsa yapılandıralım ve bununla ilgili de teşvik mekanizmasını hazırlayalım” dedi.
Nitelikli üretim dendiğinde Türkiye’nin 2000’lerden bu yana dünyada en büyük paya sahip olan ekonomik markalara fiyat ve ölçek sorunu nedeni ile üretim yapamadığına dikkat çeken Narbay, “Bunlara üretim yapmak için 100-150 dolar işçilik seviyesine gelmemiz lazım. Türkiye hiçbir zaman bir daha o işçilik seviyelerine gelemeyecek. Dolayısıyla niteliği arttıracak bir üretim modeli kurmamız lazım. Türkiye konfeksiyon ihracatında 21 milyar dolarda iken 23-24 milyar dolara ulaşacak bir yatırım yaptı. Parası ödenen, ithal edilen makineler boşta duruyor. Bu Suriye’de (öneri: Suriye-Türk Özel Endüstri Bölgesi), Kuzey Afrika (Mısır, Fas, Tunus), Türki Cumhuriyetlerde (Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan) üretim havzası kurabilir hem de oralarda ekonomik markalara üretim yapılabiliriz” dedi.
Teşvikler, bir kerede ‘darbe’ gibi olmalı
2026’da stabilizasyon için finansman, kur dönüşümü, iş gücü destekleri ve diğer desteklerin olduğunu ancak bunların belli bir sürede belli bir çerçevede olmasının sağlanması gerektiğine dikkat çeken Narbay, “Şu anda sektörün ihtiyacı olan kendini o patikaya atabilecek bir motivasyon. Biz şunu söyledik: 50 tane 1 metrelik kuyudan su çıkmaz ama bir tane 50 metrelik kuyudan su çıkar. Dolayısıyla o teşvikleri öyle bir sistem halinde yapmamız lazım ki bir kere tabiri caizse darbe şeklinde olsun. Yani bir verip 3 ay sonra başka bir şeyi verdiğinde bu bir teşvik olmaktan çıkıyor. Teşvik sisteminin gecenin 12’sinde 6 ay daha uzadı diye açıklamak yerine bunun belli bir sürede belli bir çerçevede olmasını sağlamalıyız ki hem öngörülebilir olsun hem de fiyatlama yapabilelim. Bütünsellik ile ele almamız gerekiyor. Örneğin taşınma desteği verildi 5-6 bölgeye gitmek için ama taşınan yok çünkü verimlilik kaybı oluşuyor o bölgelerde. Burada yüzde 85 ile üretirken orada yüzde 60” ifadelerini kullandı.
■ ÜRETİCİLER İÇİN KARNE DÜZENLENECEK
TGSD’nin önerisi, firmaların dönüşümünü de kapsıyor. Narbay, burada amacın yüksek ihracat birim değeri ve nitelikli tedarik zinciri olduğunu belirterek, “Burada teşviklerin doğru şekilde kullanılmasının ölçülmesi önemli. Bunun için 2016’da ‘Nitelikli Tedarikçi Sertifikasyon Sistemini’ önermiştik. Buna göre işletmelerin finansal büyüklük, katma değer ve sertifikaları ve kurumsallaşmasına göre dört ana kriterde 100, 200, 300 soru setinden oluşan ve bankaların scoring sistemi kategoriye ayıracak işletmeleri. Ve çıkartılan bütün teşvikleri bu grade’lere göre verecek. Yani eğer sen Platinum isen desteğin yüzde 100’ünü, Gold isen yüzde 80’ini, Silver isen yüzde 60’ını, Bronze isen yüzde 40’ını al. Böylece Bronze olan Silver, Silver olan Gold olmaya çalışacak. Yani kendi niteliğini geliştir ki devlet seni daha çok desteklesin. Bu ölçüm için de TSE standartlar belirleyecek. Sonra bunu denetleyecek ve sertifika verecek. Bu sertifikayla da biz devletin teşviklerinden o oranda yararlanacağız” ifadelerini kulandı.
■ Bölgesel uzmanlaşma ve kademeli teşvik modeli
TGSD, 2028–2034 dönemini kapsayan “Rekabetçi Üretim Patikası” ile sektörde bölgesel uzmanlaşma ve kademeli teşvik modelini önerdi. Strateji üretimi bölgelere, ürün segmentlerine ve maliyet yapısına göre yeniden konumlandırmayı hedefliyor. Plana göre 1. ve 2. bölgelerde lüks ürünler, 3. ve 4. bölgelerde premium markalar, 5. ve 6. bölgelerde ise orta segment markalar öne çıkıyor. Öneriye göre verilmesi gereken destekler daha anlamlı ve verimli bir şekilde kaldıraç etkisi yaratması için yeniden düzenleniyor.
■ Orta ve büyük ölçekli şirketler için BOSGEB teklifi
Hali hazırda hem tekstil hem de hazır giyim sektörü için KOSGEB vasıtasıyla başta çalışan desteği olmak üzere önemli destekler veriliyor. Ancak katma değerin büyük ölçekli şirketler tarafından yaratıldığını dile getiren TGSD Başkanı Narbay, “KOSGEB, büyük ölçeği kapsamıyor. Onun için Büyük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (BOSGEB) çok önemli. Bu kurulursa ölçek problemine de ayrı bir bakış açısı geleceğini düşünerek bu öneride bulunduk. Bakan bey bu öneriye de sıcak baktı” diye konuştu.
TGSD’nin yol haritasında öne çıkan başlıklar
■ Hazır giyim ve tekstili krizden çıkaracak, desteklerin kaldıraç etkisi yaratacağı bütüncül bir sanayi politikası öneriliyor.
■ İlk hedef, 2026 itibarıyla sektörde kan kaybını durdurmak ve küresel rekabette oyunun dışında kalmamak.
■ 3 aşamalı yeniden yapılanma modeli: 2026–2028: Stabilizasyon (kanamayı durdurma, ayakta tutma), 2026–2030:Dönüşüm ve yeniden konumlanma ve 2026–2040: Türkiye markası yaratma ve ortak vizyon.
■ Türkiye’nin düşük maliyetle değil, yüksek katma değer ve yüksek ihracat birim fiyatı ile rekabet etmesi hedefleniyor.
■ Ürün segmentine göre bölgesel üretim modeli hedefleniyor. Suriye gibi bölgelerde ekonomik markalar için üretim havzaları, 1 ve 2. Bölgede lüks markalar, 3 ve 4. bölgede premium markalar, ve 5. ve 6. bölgede de orta segment markalara üretim yapılabilir.
■ Parçalı ve belirsiz destekler yerine, süresi ve çerçevesi net, öngörülebilir ve yüksek etkili teşvik modeli.
■ Ücret, SGK, vergi, enerji, navlun ve gümrük avantajlarının bölgelere göre farklılaştırılması.
■ “Nitelikli Tedarikçi Sertifikasyon Sistemi” ile firmaların Bronze–Silver– Gold–Platinum olarak sınıflandırılması ve teşviklerin bu nota göre verilmesi.
■ Orta ve büyük ölçekli firmaları kapsayacak BOSGEB ile yeni bir destek yapısı ile ölçek sorununun çözülmesi