Tekstil, hazır giyim, moda, deri, deri konfeksiyon ve ayakkabı sektörlerinde Türkiye genelinde 34 üye derneği ve onlara bağlı yaklaşık 12 bin 500 firmayı temsil eden Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF) üretimde ve ihracatta yaşanan gerileme ile beraberinde yaşanan istihdam kaybına çözüm aramak amacıyla “Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Yeni Konumlanma Arayışı” başlığıyla bir çalıştay dizisi başlattı. Geçen Haziran ayında EKONOMİ Gazetesi ile işbirliği protokolü imzalayan MHGF, Türkiye genelinde sektörün doğal kümelendiği beş ilde ve İstanbul’da alt sektörlerde çalıştaylar düzenleme kararı aldı. Bu kapsamda ilk etkinlik19 Ağustos’ta tekstilin, özellikle de ev tekstilinin başkenti kabul edilen Denizli’de yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Ardından çalıştaylar seri toplantılarının ikincisi ve ilk sektörel çalıştay Çorap Sanayicileri Derneği (ÇSD) ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlendi. Çin’in ardından dünyanın en büyük ikinci çorap ihracatçısı konumunda olan Türkiye’nin sektörde mevcut durumunu değerlendirip yeni yol haritasını belirlemek üzere sektör temsilcileri ve paydaşlarıyla bir araya geldi. Açılış konuşmaları, çalıştay ve panel ile ardından değerlendirmelerin yapıldığı etkinlikte, Türkiye’nin uzmanlığını tüm dünyaya kanıtladığı alanlardan olan çorap için yeni bir vizyon ve anlayış çerçevesinde yeni stratejik planın ortaya konması temel anlayış olarak benimsendi.
MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk: Bu etkinlik uluslararası bir zirvenin halkalarından
20’ye yakın alt sektörde çalıştay yapacağız İlk toplantının çorap sektöründen başlaması çok anlamlı. Bütün bu bölgesel ve sektörel çalıştayların sonunda Mayıs 2026’da tüm çözüm ortaklarımızla birlikte uluslararası bir zirveye dönüştüreceğiz. Türkiye’de ilk kez bir sektör uçtan uca bir çalıştaylar zinciri ve ardından bir zirve yapıyor. Başka bir deyişle sektörler konuşuyor. Yaşanan kriz, emek yoğun sektör tekstil ve hazır giyimden başladı. Buradan çıkış nasıl olmalı? Bir yere mi çıkacağız, bir yere mi gideceğiz? Bunu zirvede tartışacağız. Kanaat önderlerinin bu çalıştayla süreci hangi coğrafyada olursa olsun ortak akılla yöneteceğine ve çıkan sonuçların bir rehber olacağına, sürecin daha iyi yönetileceğine inanıyorum.
Bu toplantıdan ben de çok beslendim. Çalıştaylardan oluşan bu programı 2026 Nisan sonuna kadar götüreceğiz ve Anadolu’da da birçok yere gideceğiz. Türkiye’de ilk defa bir sektörel çalıştay dizisi oluştu. Bunu gittiğimiz her yerde sanayi ve ticaret odalarına, ihracatçı birliklerine önereceğim. Marka olayı bu ülkenin en büyük sevdası haline geldi. Bu konu kocaman bir rüya ve simülasyon gibi. Şu soruyu sormak istiyorum; üretim yapan ülkelerden, emek yoğun sektörlerden dünyada marka var mı? Bizim büyük holdinglerimizi bile Avrupa’da, Amerika’da KOBİ ölçeğinde. Sadece Wallmart’ın 2024 cirosu 648 milyar dolar. Yaklaşık 110 bin çalışanı olan çorap sektörünün ihracatı 1,1 milyar dolar, işlem hacmi de bavul ticaretiyle birlikte yaklaşık 2,2 milyar dolar dolayında. Bunu ölçek açısından kendi gerçeğimizle yüzleşmek açısından söylüyorum. Bu çalıştayın farklı sektörler için de örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Bu yaklaşım, sadece sektörün bugünkü sorunlarını değil, geleceğe dair yol haritasını da belirleyecek. Hep birlikte ortaya koyacağımız vizyon, küresel rekabet gücümüzü artırmada önemli bir adım olacaktır.
ÇSD Başkanı Ender Doğan: Çorap sektörü kendisine yeni bir konumlanma yaratmalıdır
Zaman ve teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki, bunlara uyum sağlamak hepimiz açısından zor oldu. 50’nci yılını doldurmuş birçok firmamız varken ve şu anda onun meyvelerini en iyi şekilde yememiz gerekirken, profesyonelleşmiş ve bu işin içine doğmuş kişiler olarak çok iyi yönetiyor olmamız gerekirken şimdi tartıştığımız konu, yeni konumlanma arayışı. Olduğumuz yerde duramıyoruz, yeni bir yere geçmemiz gerekiyor ve geçeceğimiz yerin neresi olduğunu bilmediğimiz için bunu birlikte aramaya çalışıyoruz. Bu açıdan maalesef trajik bir süreç. Kendimizi bir şekilde, bir yerlerde konumlandırmamız ve bunun neresi olduğunu aramamız lazım. Bu çalıştayın amacını bu arayışı gerçekleştirmek ve sorunlarımızı belirleyip çözüm yollarını aramak şeklinde özetleyebiliriz.
İki önemli konuya değinmek istiyorum. En büyük sorunlarımızdan biri “katma değer” sorunu. Türkiye’nin en büyük ihracat kalemi otomobil. Teknik olarak 82 milyon otomobil üretmek için organize olup, üretse ülkemiz iflasa gider. Türkiye ihracatını yapabilmesi için daha fazla ithalat yapacak ve çok büyük bir cari açık ortaya çıkacak. Bu, ihracat sıralamasında 2'nci kimya için de geçerli. Sıralamada 3. sektör hazır giyim. Aynı mantıkla biz 82 milyon olarak hazır giyim üretimi yapsak, teknik olarak bir yıl sonra çok büyük bir cari fazla veririz. Çünkü 2,5 dolara, 20 doların üzerinde değer yaratıyoruz.
İkinci önemli konu ise; Türkiye’nin 100 kg. pamuğa ihtiyacı var ama ülkemizde 70 kg üretiliyor. Bunun da 40 kg’ını ihraç ediyoruz. Serbest piyasa koşullarında bize 30 kg kalıyor ve ihtiyacımız olan 70 kg’ı ithal ediyoruz. Bu da çok büyük bir tezat. Normal iktisadi mantıkta ihtiyaç fazlası ihraç edilir ki katma değer yaratsın. Ama biz zaten ihtiyacımıza yetmeyen bir ürünü ihraç ediyoruz. Bu da çok büyük bir sıkıntı yaratıyor. Naylon iplikle, özellikle ince çorap üreticilerimizi korumak için yıllardır anti damping ile mücadele ediyoruz.
Yıllardır ince çorap üretimi yapılan iplik Türkiye’de üretilmediği için ithal edilmekte, bu nedenle en pahalı ince çorabı tüketen ülke Türkiye’dir.
Çözüm ne olabilir?
İtalya’da Türkiye’nin ihracatının yarısı kadar ihracat yapılıyor ve hala çorap üretimi yapan firmalar var. Kendi tasarım anlayışlarıyla, kendi kaliteleriyle hala başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeye yüksek kâr marjları ve yüksek fiyatlarla ihracat yapabiliyorlar. Türkiye’nin artık İtalya’yı ve onun üstündeki ülkeleri örnek alarak bir çözüm bulması gerekecek. Markalaşma süreci, illa “Büyük paralar harcayayım, markaya yatırım yapayım” şeklinde değil, serviste, işin mantalitesinde de markalaşılabilir. Doğru, sağlıklı, kaliteli bir hizmetle, Türkiye’nin lojistik avantajlarını ve çalışkanlığını da değerlendirerek üretiminin bir kısmını İtalya modelini örnekleyerek ilerleyebilir.
Markayı tüccar yaratır Kendi markamızla üretmek şeklinde markalaşma hep yanlış anlaşılıyor. Kendi markamızla yapmak zorunda değiliz. Bir tasarım yapar, bir katalog oluştururuz ve markalar için üretim yapabiliriz. Şu bir gerçek ki; artık Türkiye’de ucuz mal satma devri bitiyor ve bunu kabullenmek zorundayız. Türkiye’ye özellikle Avrupa’nın çok ihtiyacı var. Türkiye her zaman Avrupa’nın çözüm kapısı olacak. Markalaşma tüccar zihniyetiyle yapılması gereken bir şey. Sanayici zihniyetiyle markalaşma olmuyor. Sanayi futbol gibiyse, ticaret basketbol gibi. İkisi birbirinden farklı dinamiklere sahip, farklı oyunlar. Futbolda iyiysek, “Basketbolda da iyi olacağız” diyemeyiz. Sanayici gözüyle bakınca tüccar gözüyle hareket edemiyorsun.
EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar: Sektörlerle sıkı iş birliğine devam ediyoruz
EKONOMİ gazetesinin ana ekseninde olduğu bir yayın grubuyuz. YouTube TV’nin yanı sıra, haftalık HAFTA, aylık KİTAP yayınlarımız var. Yatırımcılara rehber olacak Paranın Yönü adını verdiğimiz bir dergi daha çıkardık. Güçlü adımlarla ilerleyen haber sitelerimiz bulunuyor. İşimiz, ekonomiyi, ekonomik gelişmeleri en iyi şekilde okurlarımız ve izleyicilerimizle buluşturmak. Elimizden geldiğince tüm sektörlerin sesi olmaya çalışıyoruz. Bizi dinliyorlar ve zaman zaman sıkıntıların çözümüne de katkıda bulunduğumuz oluyor. Sektörlerle sıkı işbirliğine her zaman devam ediyoruz. Çorap sektörü, Türkiye’nin marka endüstrilerinden biridir. Ülkemiz üretimde markadır. Şirketlerimiz bu markalaşmanın başrol oyuncularıdır. Şimdi anlıyorum ki yeni stratejilerle yola devam zamanı. Şimdi katma değerli, markalı ürün geliştirme zamanı.