FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Antalya Yapı Malzemeleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANTSİAD), mayıs ayı genişletilmiş üye toplantısı bir otelde gerçekleştirildi. Toplantıya ekonomist Prof. Dr. Ali Hakan Kara konuşmacı olarak katıldı.
ANTSİAD Başkanı İlhan Kurtar, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, birçok sektörde olduğu gibi kendi sektörlerinde de çözülmesi gereken önemli sorunlar olduğunu söyledi. Kurtar, şunları kaydetti:
‘’Showroom ve depo kira bedelleri, yüksek stok maliyetleri, personel giderleri ve lojistik operasyonlar nedeniyle büyük bir sermaye ile çalışmakta ve buna bağlı olarak ciddi finansal yükün altına girmekteyiz. Antalya iş dünyasından, yatırımcılarımızdan ve müteahhit firmalarımızdan en önemli beklentimiz zaten bir çok zorlukla mücadele eden yapı sektöründe orantısız rekabet koşulları oluşturmamalarıdır. Fabrikadan şantiyeye doğrudan hizmet sağlayan ANTSİAD üyelerimizin uzun vade ödemelerle karşı karşıya bırakılmaması en büyük temennimizdir.’’
Büyük alımların yapıldığı dönemlerde barter sistemiyle gerçekleştirilen alışverişlerde üyelere sunulan barter oranlarının yüzde 100’e dayandığına dikkat çeken Kurtar, ‘’Bu fiyatların müşteri konut satış fiyatları gibi belirlendiği durumlar kabul edilemez bir noktaya gelmiştir. Ayrıca şehrimizdeki siyaset, bürokrasi ve iş dünyasından bir diğer talebimiz ANTSİAD üyelerine pozitif ayrımcılık gösterilmesini istiyoruz. ANTSİAD olarak turizmi, tarımı, sanayisi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bu eşsiz coğrafyada ANFAŞ Fuar alanı gibi kıymetli bir mekan mevcutken uygun bir zaman diliminde yapı ve inşaat sektörüne yönelik bir fuarın gerçekleştirilmesini önermekteyiz.’’ dedi.
"En kötü durum belirsizlik"
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman da Türkiye’nin son 1,5 yılını enflasyonla mücadele ile geçirdiğini belirterek, finansal konulara çözüm bulmaya çalışacakları bir dönemde olduklarını vurguladı. Hacısüleyman, şöyle konuştu:
‘’Faiz oranlarının yüksekliği, ihracat yapan arkadaşlar için kur düşüklüğü gibi bir çok faktör ticari hayatımızı sürdürmemizi zorlaştırıyor. Sıkıntılı bir durum, buradan çıkmamız gerekiyor. Şirketlerimiz rezerv kaynaklarını harcamak suretiyle fedakarlık yaptı. Siyasi gelişmeler bizi ekonomik olarak geri düşürdü. Düşmekte olan enflasyon tekrar yukarıya doğru çıktı. En kötü duygu belirsizliktir. Bizi neyin beklediğini ne zaman beklediğini ve ne olacağı konusunda öngörüde bulunmak benim için çok zor. Antalya olarak Türkiye’nin 6. büyük ekonomisiyiz. Yapı, Türkiye’nin lokomotif sektörü. Antalya’da yapı stokumuz oldukça fazla. Özellikle Altıntaş bölgesinde satış sıkıntısı çekiyoruz. Nakde döndüremiyoruz. Elimizde yapı var, mal var ama nakite dönemiyoruz. Satışlarımız düştükçe karlılığımız azalıyor. Azaldıkça istihdam ettiğimiz insanların iş güvenliği tehlikeye giriyor. Antalya fuarlar kenti olmalı. Tam 335 şehirden buraya doğrudan uçuş var. Fuarlar şehri olmamız için hiçbir engel yok. ATSO olarak yapı malzemeleri konusunda bir fuar için çalışıyoruz.’’
TİMDER Başkanı Çiğdem Aras ise ‘’ANTSİAD olarak sizler yalnızca Antalya’da değil aynı zamanda federasyonumuz TİMFED çatısı altında da önemli bir sorumluluğu başarıyla üstleniyorsunuz. Önümüzdeki süreçte TİMFED bünyesinde de hep birlikte daha güçlü bir sinerji yakalayacağımıza inanıyorum. Derneklerimiz arasındaki iş birliğini derinleştirerek, bilgi paylaşımını artırarak ve ortak akılla hareket ederek sadece kendi bölgelerimize değil tüm Türkiye’ye örnek olabilecek projelere imza atacağımıza yürekten inanıyorum.’’ diye konuştu.
Ekonomist Prof. Dr. Hakan Kara da ANTSİAD üyelerine ‘’Küresel Gelişmeler ve Türkiye Ekonomisi’’ başlıklı sunum yaptı. Küresel gelişmelerin hiç olmadığı kadar enteresan olduğunu ifade eden Prof. Kara, şöyle konuştu:
‘’Türkiye hep enteresandı. Büyük resme iyi bakmak gerek. Küresel güçler dünyayı farklı bir noktaya götürüyor. Dünya bir rotaya girdi. Artık globalleşme değil yerelleşme, kutuplaşma dönemi. Küresel ölçekte olup biten bizi sürüklüyor. ABD’nin gümrük vergisi politikaları küresel piyasalara damgasını vuruyor. Tek bildiğimiz belirsizliğin belirli olduğu. Belirsizlik bizimle yaşamaya devam edecek.’’
Son dönemde yaşanan türbülans ile Türkiye’nin risk primi en çok artan ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kara, şöyle devam etti:
‘’Bir anda altı ay geriye gittik. Bir umut vardı bir anda bütün parametleri yeniden oluşturmak gerekti. Ticaret savaşları başladıktan sonra tüm ülkelerin büyüme rakamları revize edildi. Çin ve özellikle ABD ticaret savaşlarından en çok olumsuz etkilenen iki ülke olacak. Tüm ülkeler olumsuz etkilenecek. Türkiye açısından döviz kuru pariteleri bizim lehimize işliyor. Son 10 yılda doların hakimiyeti azalıyor. Merkez bankaları rezervlerinin yüzde 50’sini dolarda tutuyor. Amerika güvenli liman mı değil mi piyasalar bunu sorguluyor. Güçlü Euro Türkiye’nin lehine. Özellikle enerji fiyatlarındaki düşüş Türkiye’deki enflasyon ve dış açığın düşmesi için iyi bir haber. Arkadan rüzgarlar iyi esiyor. Türkiye’nin ABD ve Çin pazarına bağımlılığı düşük düzeylerde. Türkiye’nin pazarlık gücü artıyor. Gümrük birliğinin yeniden müzakeresi söz konusu olabilir. Suriye’de muazzam bir pazar oluşuyor.’’
"Türkiye enflasyonda şampiyonlar liginde"
Türkiye’nin dünya enflasyonunda sürekli şampiyonlar liginde oynadığına dikkat çeken Prof. Dr. Hakan Kara, özetle şunları kaydetti:
‘’Enflasyonun düşme sürecini 6 ay ileriye attık. Bu biraz moral bozdu. İş dünyasına nefesinizi biraz tutun diyoruz. Tutuyorlar. Uzun süre tuttular. Şirketlerin maruz kaldığı reel faiz tarihi yüksek seviyelerde. Tekrar bir şok daha gelmezse Merkez Bankası’nın temmuz ayından itibaren faiz indirimine gitmesini bekliyoruz. Yıl sonuna kadar yüzde 36’lara kadar götüreceğini düşünüyorum. Merkez Bankası’nın rezerv kaybetmesi, kan kaybetmesi durdu. 56 milyar dolar 6 hafta içinde satıldı. Bu kadar yoğun döviz satıldığı bir başka dönem yok. Döviz kuru doları tutuyor. Döviz kurunda şimdilik kontrol sağlanmış görünüyor. MB doları tutuyor, Euro’yu tutmuyor. Dolar kurunu tutmaya devam edecekler. Son dönemde sanayi üretimi dalgalı bir seyir izledi. Gıda dışında bütün sektörlerin üretiminde yavaşlama ve küçülme gözlenmekte. Stokların azalma eğilimi belirginleşiyor. Fiyatların artmayacağı bir döneme giriyoruz. Bu bir şekilde sermayeden yemek anlamına geliyor. Enflasyonun daha hızlı düşeceği bir döneme giriyoruz.’’