Nihat DELİBAŞI
Makine Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MAKSİAD) Başkanı Mehmet Sarı, Çin’den ithal edilen makine sayısındaki artışın yerli ve milli üretim iradesiyle kendi teknolojisini üreten makine sanayine darbe vurduğunu söyledi. Yaşanan bu durumu ‘Türkiye’nin yüksek teknolojiye geçmek üzereyken üstümüze yaklaşan ve sektöre büyük zarar verecek bir füzeye benzeten Sarı, “Yeterli koruma sağlanmıyor. ‘Devletimiz, yatırım yapın, firmalarınızı büyütün, ihracat yapın’ diyor ancak başta Çin olmak üzere her türlü makine ülkemize rahatlıkla girebiliyor. Biz ülkemizde makine üretimini bırakalım mı? Fabrikalarımızı yurt dışına ya da başka ülkelere mi taşıyalım? Biz üretimi bırakırsak Türkiye’nin güçlü geleceği ve teknolojik hamlesi ne olacak?” dedi.
“Çin, Türk makinecileri Avrupa pazarına sıkıştırdı”
Son iki yılda yaşanan enflasyon sürecinin üretim maliyetlerinde neden olduğu artışa dikkat çeken Mehmet Sarı, yatay seyreden döviz kurları karşısında rakiplerle fiyat avantajının ortadan kalktığını vurguladı. Özellikle Çinli firmaların uyguladığı fiyat indirimleri karşısında yaşanan pazar kayıplarını dile getiren Sarı, “Şu anda sektörümüz Çin tehdidi ile karşı karşıya. MAKFED Başkanı Adnan Dalgakıran’ın da dediği gibi Çin’in ‘ihracat istilası’ Türk makine üreticilerini Avrupa pazarına sıkıştırmaya başladı. Önlem alınmazsa kayıp özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin canı ilerleyen günlerde çok yanacak” diye konuştu. Birçok hammadde ve ara malını kendisi üreten Çin’in aynı zamanda uzun vadeli ucuz kredi avantajını ifade eden Sarı, “Oysa Türk makinecisi yüzde 50-60 faizle en fazla 6 ay kredi bulabiliyor. Bugün makine sektöründe hissedilen bu darboğazın ve tehlikenin önümüzdeki süreçte diğer sektörlere de etki eder makine sanayi biterse, Türk sanayisinin kalesi düşmüş olur” dedi.
Sarı, Çin menşeli makine ithalatına ilave gümrük vergilerinin yanı sıra standart denetiminin şart olduğunu belirterek şöyle devam etti, “Çin menşeli makinelerin ithalatında ilave gümrük vergisinin getirilmesinin yanında, gümrük sahalarında; başta CE direktifine, AB normlarına ve Türkiye’deki bütün standartlara uygunluğunun fiili olarak denetlenmesini talep ediyoruz.”