ESRA ÖZARFAT/BURSA
İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Başkanı Şeref Demir, inşaat sektörünün karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklara dikkat çekti. Özellikle konkordato ilan eden firmalara yönelik algı yönetiminin sektöre büyük zarar verdiğini ifade eden Demir, zincirleme etkiler konusunda uyardı.
Demir: “Konkordato ilan eden her firmayı suçlu ilan etmek, sadece o firmaya değil; onunla çalışan taşeronlara, tedarikçilere, işçilere ve ev alan yüzlerce aileye zarar verir. Bu zincirleme bir ekonomik kırılma yaratır. Süreçler doğru anlaşılmalı” dedi. Demir, bazı firmaların konkordatoya başvurmasının kötü niyetli değil, ayakta kalabilmek için alınan zorunlu bir önlem olduğunu vurgulayarak, “Sektörümüzde yaşanan bu münferit hukuki süreçlerin genellenmesi hem adil değildir, hem de yapıcı değildir” diye konuştu. Sektörle ilgili yayılan gerçek dışı bilgilerin, firmaları hedef gösteren iddiaların ve kulaktan dolma dedikoduların yarattığı tahribata da değinen Demir, “Sektör hakkında teyide muhtaç bilgilerin yayılması, sadece bireysel firmalara değil tüm sektöre zarar veriyor. Dedikodu ile güven ortamı inşa edilemez. Güven yoksa yatırım da olmaz.” uyarısını yaptı.
“Finansman modelleri yeniden yapılandırılmalı”
Demir, son yıllarda artan inşaat maliyetleri, döviz kuru baskısı, yüksek faizler, krediye erişimdeki zorluklar ve azalan yabancı yatırım nedeniyle sektörün ciddi bir daralma yaşadığını belirtti. Konut arzının düşmesine rağmen talebin ötelenerek birikmeye devam ettiğini söyleyen Demir, “Bu tablo ciddi bir likidite sorununu beraberinde getirmiştir. Firmalar artan maliyetlere rağmen projelerini sürdürmeye çalışmaktadır” değerlendirmesini yaptı. Ruhsat süreçlerinde yaşanan bürokratik gecikmelerin yatırımcıları ciddi biçimde zorladığını belirten Demir, özellikle kentsel dönüşüm alanındaki projelere öncelik verilerek ruhsat süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini dile getirdi. Son depremlerin bir kez daha riskli yapıların yarattığı tehdidi gözler önüne serdiğini hatırlatan Demir, “Kentsel dönüşüm artık bir tercih değil, hayati bir zorunluluktur” dedi. Yüksek kira fiyatları ve yeni konut üretimindeki yavaşlamanın Türkiye’yi bir barınma krizine sürüklediğine dikkat çeken Demir, “Özellikle dar ve orta gelirli vatandaşlarımız konut sahibi olmayı hayal bile edemiyor. Bu durum sosyal dengeleri tehdit ediyor” açıklamasını yaptı. Demir, çözüm için konut kredilerinin erişilebilir hale gelmesi, teşviklerin artırılması ve finansman modellerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Demir, faiz oranlarının kademeli olarak düşürülmesi, konut kredilerine erişimin kolaylaştırılması, kentsel dönüşüm projelerine özel destekler sağlanması, “Yarısı Bizden” kampanyasının Bursa gibi riskli illerde de uygulanması gerektiği uyarısında bulundu.