EKONOMİ/İZMİR
Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü ekim ayı sonu itibarıyla 121 bin Megavat (MW) sınırını geçerken, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam kurulu güç içerisindeki payı yüzde 61 seviyesinde.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Türkiye’nin başta jeotermal olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlarda tüm dünyanın dikkatini çeken başarı öyküsü yazdığını, bu başarının sürdürülebilir olmasının iletim ve dağıtım altyapısında yapılacak yatırımlarla mümkün olacağına işaret etti.
Enerjiyi üretmek kadar iletim ve dağıtım şebekesinin yüksek kalitede olması gerektiğine dikkat çeken Kındap, “Ülkemizin bu iki alanda eksikleri olduğunu görüyoruz. Özellikle bölgeler arasındaki iletimde yaşanan sıkıntılar çözüm bekliyor. İletim ve dağıtım sistemlerine daha fazla yatırım yapılması, şebekenin güçlendirilmesi ve baz yük işlevi gören santrallerin sayısının artırılması gerekiyor. Tüm dünyada olduğu gibi depolama sistemlerine ülkemizde de ilgi arttı ancak depolama tek başına çözüm değil. Hidroelektrik santrallerimiz baz yük olmakla birlikte, son yıllarda etkisini daha çok hissettiğimiz kuraklık ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen yapılardan. Bu tesislerin bir çoğu sulama ve içme suyu amaçlı olarak da kullanıldığı için enerji üretimlerindeki payları değişkenlik gösterebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Jeotermal dışındaki yenilenebilir enerji kaynaklarının, depolama sistemleri ile desteklenmesine rağmen baz yük işlevi göremeyeceğini hatırlatan Kındap, şebeke güvenliği için hem temiz ve yenilenebilir kaynak kullanan hem de baz yük olan santrallere ihtiyacın tüm dünyada arttığını söyledi.
Türkiye’deki jeotermal enerji santrallerinin tümünün, Ege Bölgesi’nde ve tüketim noktalarına çok yakın yerlerde konumlandığını vurgulayan Kındap, “Bu denklemde çözüm hem baz yük olarak yüksek kapasite faktörü ile hem de yenilenebilir ve temiz enerji üretecek kaynak buluyor. Bu noktada tüm dünyada uygulanan en doğru çözüm, jeotermal enerji santralleri. ‘365 gün ve 24 saat göreve hazırım’ diyen santrallerimiz; dünyada şebekelerin en çok sevdiği, güvendiği, öngörülebilirliği en yüksek santraller. Jeotermal santraller ayrıca, Türkiye’nin 2053 net sıfır vizyonuna giden yolda karbon salımı ve iklim hedefleri için tek ve en doğru seçenek.” dedi.

“Türkiye’nin potansiyeli 62 bin MW”
JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA) tarafından jeotermal kaynak arama faaliyetlerine hız verilmesinden mutluluk duyduklarını kaydederken; jeotermal kaynak zenginliğinde dünyanın 4’üncü Avrupa’nın lider ülkesi olan Türkiye’nin, bu alanda keşfi tamamlanmış potansiyelinin 62 bin MW olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin potansiyelinin yeni keşiflerle bu seviyenin çok üzerinde olduğunun anlaşılacağını sözlerine ekleyen Kındap, Cumhurbaşkanlığı’nın 2026 Yıllık Programı'nda bu jeotermal aramalarına özel vurgu yapıldığının altını çizdi.