ALİ ŞAHİN/BURSA
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde bu yıl ikincisi “Sürdürülebilir Yarınlar” mottosuyla düzenlenen Uludağ Çevre Forumu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımı ile başladı.
Uludağ’daki Bursa Business School’da düzenlenen Forumun açılışında konuşan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, “Dünyada çok ciddi bir değişim var. Fakirlikten kurtulmak için çok çalışmak yeterli olabilir ama zengin 10 ülke arasına girmek için oyunun iyi oyuncusu olmaktan çıkıp oyunu kurgulayan olmamız gerekir. Bunu da son dönemde çevremizdeki yaşanan olaylarda görüyoruz. Ekonomide bu gücü devam ettirmek için önümüze konulan yeşil mutabakat ve karbon borsasında da oyunu kuran bir akıl ortaya koymalıyız.” dedi.
Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanında BTSO olarak yaptıkları yatırımları da hatırlatan Burkay, “Bursa olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.
“Atığı ham maddeye dönüştürmek zorundayız”
Türkiye’nin yeşil kalkınmasında önemli bir adım attıklarını belirten BTSO AB Uyum ve Yeşil Mutabakat Konseyi Başkanı Vedat Kılıç, “İklim krizi çevre ile ilgili değil her alanla doğrudan ilgili. Kaynakların sürdürülebilirliği sorunu artık tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Bu gelişmelerle beraber doğrusal ekonomi modeli yerini sürdürülebilir olan döngüsel ekonomi modeline yerini bıraktı. Atıklar bu süreçle stratejik bir kaynak halini aldı. 110 milyon ton evsel ve endüstriyel atığı kurumsal bir atık yönetimi ile ham maddeye dönüştürerek sanayiye kazandırmak mecburiyetindeyiz. Zorunlu depozito uygulaması ile kaynakların etkin kullanımına ilişkin önemli bir adımı atmış olacağız. Bursa olarak sanayi ve ihracatta ne kadar güçlüysek yeşil sanayide de o kadar iddialıyız.” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ise “değişen dünyaya karşı ortak aklın gücünü ortaya koymak adına buradayız. Yeşil dönüşümle geleceği hep birlikte kurtarmak adına geniş bir kitleyi aynı paydada buluşturuyor. Dünyanın dengesi hızla değişirken ayakta kalmanın yolu doğa ile uyum içinde yaşamaktan geçiyor. İklim krizi yalnızca geleceğe dair değil bugünün de sorunudur. Ekonomik modelleri doğa ile uyumlu hale getirerek bu sorunla mücadele edebiliriz. Temiz hava ve Adil bir su yönetimi bugünün ihtiyacı değil gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzdur.” diye konuştu.
“Avrupa kararlarıyla üretimi şekillendiriyor”
Forumda “Yeşil Dönüşüm Yolunda Sürdürülebilir Ekonomi” başlıklı bir sunum yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, iklim değişikliği ve afetlerin etkilerine dikkat çekerek, Türkiye'nin yeşil dönüşümde kararlılıkla ilerlediğini ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını vurguladı. Konuşmasında doğal afetlerin giderek arttığını, türlerin hızla yok olduğunu ve gıda güvenliğinin tehdit altında olduğunu belirten Kurum, “Artık hiçbir günümüz afetsiz geçmiyor. Kasırgalar, seller, orman yangınları, kuraklık ekosistemi tehdit ediyor. Tüm bu durumlar üretim ve tüketim alışkanlıklarının değişmesini zorunlu kılıyor” dedi.
Yeşil dönüşümün Türkiye için bir kalkınma fırsatı olduğunu söyleyen Bakan Kurum, sanayi tesislerinin ‘yeşil dönüşüm belgesi’ alarak üretim modellerini güncelleyeceğini ifade etti. Çevreye duyarlı olmayan üretimlerin ticari sürdürülebilirliğini kaybedeceğini belirten Kurum, “Avrupa’nın aldığı kararlar üretimi şekillendiriyor. Biz de bu süreci fırsata çevirerek, sanayimizi dönüştürüyoruz.” dedi.
“Depozito sistemi 81 ilde yaygınlaştırılacak”
Geri dönüşümde yeni bir aşamaya geçtiklerini belirten Kurum, Sakarya’da pilot olarak başlatılan depozito sisteminin tüm illerde uygulanacağını söyledi. “Hem vatandaşımız hem çevremiz kazanacak” diyen Kurum, geri dönüşüm altyapısının hazır olduğunu belirtti.
Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde iklim finansmanına erişimin kolaylaştırıldığını söyleyen Kurum, “2053 Net Sıfır Emisyon hedefine çok daha önce ulaşacağız. Enerji ithalatını azaltacak, yenilenebilir kaynakları artıracağız. 2035 yılına kadar yenilenebilir enerjinin payını yüzde 65’e çıkarmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
“Marmara’da deprem beka meselesidir”
6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde büyük bir yeniden inşa sürecinin yürütüldüğünü belirten Kurum, “Dünyada örneği az görülecek bir hızla şehirlerimizi ayağa kaldırıyoruz. Yıl sonuna kadar 453 bin konutu teslim edeceğiz. Bu yapılar sıfır atık uyumlu, çevreye ve iklim değişikliğine duyarlı olacak şekilde inşa ediliyor” dedi.
Bakan Kurum, Marmara Bölgesi'nde yaşanabilecek büyük bir depremin Türkiye için doğrudan bir beka meselesi olduğunu vurgulayarak, kentsel dönüşümün acil bir ihtiyaç olduğunu söylerken “Marmara'nın gözü gibi korunması gerekiyor. Depreme dirençli şehirler inşa etmek için seferberlik başlattık” ifadelerini kullandı.
Bursa’ya özel bir parantez açan Kurum, şehirdeki sanayi ve konut alanlarının dönüşümünü hızlandıracaklarını, bu kapsamda Ticaret ve Sanayi Odası ile belediyelerle iş birliği içinde çalıştıklarını söyledi ve “Deprem dönüşümü ve yeşil dönüşümü birlikte yürüteceğiz.” dedi.
Yeşil dönüşüm ve rekabetçilik masaya yatırıldı
Forumun özel oturumunda ise Ekonomi Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde “Yeşil Dönüşüm ve Rekabetçilik: Politikalar ve Fırsatlar” konuşuldu. Oturumda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye'nin küresel iklim finansman mekanizmalarından yararlanma sürecinde önemli adımlar attığını söyledi. Hasar, Türkiye'nin hem 300 milyar dolarlık çok taraflı kaynaklara hem de 1.3 trilyon dolarlık yeşil yatırım fonlarına erişim için hazırlıklarını sürdürdüğünü belirtti. Küresel iklim müzakerelerinde gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında ciddi bir finansman çekişmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hasar, gelişmekte olan ülkelerin 100 milyar dolarlık finansman taahhüdünün yetersiz olduğunu ve bu miktarın 1.3 trilyon dolara çıkarılması gerektiğini savunduğunu ifade etti. Türkiye’nin ise bu sürece gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaştığını belirten Hasar, "Biz hem 300 milyar dolarlık kamu destekli kaynaklara hem de 1.3 trilyon dolarlık özel sektör kaynaklı iklim yatırımlarına ulaşmak istiyoruz." dedi.
“AB mevzuatına uyum üretimde dönüşüm sağladı”
Yeşil dönüşümün sadece yenilenebilir enerji yatırımlarıyla sınırlı olmadığını ifade eden Hasar, özellikle sanayicilere çağrıda bulunarak üretim süreçlerinin düşük enerjiyle yüksek verim sağlayacak şekilde dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Bu noktada Ar-Ge merkezlerinin kilit rol üstleneceğini belirtti.
Oturumun bir diğer konuşmacısı olan Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü de “Eskiden ürün güvenliği sadece kullanıcısına zarar vermemesiyle tanımlanırken, bugün bu tanım dayanıklı, tekrar kullanılabilir, tamir edilebilir ve geri dönüştürülmüş içerik barındıran ürünleri kapsayacak şekilde genişletildi” dedi.
1995 yılında Gümrük Birliği süreciyle başlayan teknik mevzuat uyum çalışmalarının Türkiye’ye önemli kazanımlar sağladığını belirten Karabörklü, AB mevzuatına uyumun hem sanayi üretiminde dönüşüm sağladığını hem de küresel pazarlarda rekabetçiliği artırdığını ifade etti.
Yeşil dönüşümde en önemli başlığın üretim aşamasında atık oluşumunu minimize etmek olduğuna vurgu yapan Karabörklü, “Atıkların azaltılması için AB’nin yeni teknik düzenlemeleri bizim iç mevzuatımıza da yansıtılmalı. Böylece hem çevreye duyarlı üretim sağlanacak hem de daha az atık ortaya çıkacak.” diye konuştu.
“Atık yönetiminde özgün sistemler geliştirilmeli”
TOBB Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi Başkanı Ali Kantur ise oturumda mesleki tecrübelerinden anektodtlar paylaşarak atık yönetimi ve geri dönüşümün yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyoekonomik bir mesele olduğuna dikkat çekti. Kantur, çöp sektörüne ilk girdiği dönemde yaşadığı deneyimleri aktararak başladığı konuşmasında, bu alanda çalışmanın cesaret gerektirdiğini belirtti. “Belediyeyle çalışmak kolay değil ama cesaret istiyor” diyen Kantur, kamu ile iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Geri dönüşüm yatırımlarının uzun vadeli düşünülmesi gerektiğini ifade eden Kantur, “Bu işi 10 bin yılın bir yüz yılına katkı sağlamak için yapıyoruz.” sözleriyle çevresel sorumluluğa dikkat çekti.
Konuşmasında Türkiye’deki atık yönetimi uygulamalarıyla Avrupa’yı kıyaslayan Kantur, ithal edilen teknolojilerin yerli çöplere uymadığını ve özgün sistemler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Elektrik üretimiyle entegre edilen bertaraf sistemlerinin, hem enerji sağladığını hem de metan gazı gibi zararlı emisyonları azalttığını belirterek “Güneş ya da rüzgar bedava olabilir ama biz bir yandan da çevreyi koruyoruz. Bizim işimiz sadece enerji üretmek değil, aynı zamanda bertaraf etmek” dedi.
2 gün sürecek forum kapsamnıda birçok alanda da farklı oturumlar sektörün nabzını tutacak.