Emtia piyasalarının odaklandığı Fed toplantısından çıkan faiz indirimi ve bunu başka kesintilerin takip edeceği beklentisi küresel emtia piyasalarında yeni bir yükseliş dalgasını tetikleyebilir. Merkez bankalarının gevşek para politikalarının yanında arz açığı, üretim tarafında yatırımların azalması gibi yapısal faktörlerin de eklenmesiyle emtia piyasalarında yeni bir süper döngünün yaklaştığı konuşuluyor.
Emtia geçen yıla oranla %11 yükseldi
Tarife savaşları, Çin’deki emlak krizi, Fed’in duruşu bu yıl emtiaya yön verdi. 19 ürünün takip edildiği CRB Endeksi son 1 ay içinde yüzde 1.4, geçen yıla göre yüzde 11 yükseldi. Enerji ağırlığı CRB’den yüksek olan ve 24 ürünün takip edildiği GSCI Emtia endeksi aylık bazda yüzde 1.5 ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.4 arttı. Endüstriyel metallerin izlendiği LME Endeksi’nin aylık kazancı yüzde 3, yılbaşından bu yana kazancı ise yüzde 10 oldu. Değerli metallerde yüzde 40’ın üzerinde değer artışı kaydedildi.
Fidelity International’da portföy yöneticisi Taosha Wang’a göre emtia piyasası yeni bir emtia süper döngüsüne hazırlanıyor olabilir. Emtia süper döngüleri, büyük tematik değişimlerin yönlendirdiği uzun ve güçlü dalgalar olarak niteleniyor. 1970’lerin süper döngüsü, jeopolitik arz şokları ve gevşek para politikasıyla desteklenmişti. 2000’lerin başındaki süper döngü ise Çin’in kentleşme patlamasıyla şekillendi.
Yapısal birçok faktör devrede
Bugün ise Wang, emtianın hem arz hem de talep tarafında, bir sonraki patlamayı tetikleyebilecek yapısal faktörlerle karşı karşıya olduğunu savunuyor.
Bu faktörlerin başında kritik kaynaklar ve bunları işleme kapasitesinin oldukça az sayıda bölgede yoğunlaşması geliyor. Örneğin, bakır üretiminin yüzde 40’ından fazlası Şili ve Peru’dan sağlanıyor. Dünya demir cevherinin yüzde 50’sinden fazlası Avustralya ve Brezilya tarafından sağlanıyor. Enerji güvenliği ve bağımlılığını ticaret görüşmelerine ve diğer jeopolitik anlaşmazlıklara dahil etme eğilimi, arz kesintilerine yol açabilecek bir risk primi yaratıyor. Ayrıca yüksek tenörlü yatakların şimdiye dek muhtemelen zaten bulunmuş durumda. Bundan ötürü madenlerde artık cevher tenörlerinin düşmesi, sermaye maliyetlerinin artması ve teslimatlarda sorun baş göstermesi bekleniyor.
Talebin düşmeye niyeti yok
Talep tarafında da uzun vadede emtia fiyatlarının yükselişine işaret edebilecek güçlü eğilimler ortaya çıkıyor. Elektrifikasyon ve karbonsuzlaştırmaya yönelik küresel çabalar son derece metal yoğunluklu. Özellikle bakır talebinde gelecek yıllarda önemli bir artış öngörülüyor. Talebin 2035 yılına kadar yüzde 30’luk potansiyel bir açığa yol açabileceği tahmin ediliyor.
Finansal rüzgarlar da emtia lehine esiyor. Enflasyona göre ayarlanmış bakır fiyatı 2011’deki zirvesinin yüzde 30 altında kalırken, enflasyona göre ayarlanmış petrol fiyatı ve genel Bloomberg Emtia Endeksi 2008’deki önceki zirvelerinin yüzde 70 altında. Bu da manevra alanının geniş olduğuna işaret ediyor.
Aynı zamanda, yatırımcıların portföy oynaklığını azaltmak için yeni bir varlık sınıfı araması gerekebilir. Bu da emtia için başka bir itici güç olabilir.
Uzun vadeli kazanımları yönlendirecek mega trendler
Emtia piyasasında uzun vadede yükseliş eğiliminin korunacağını söyleyen Sexo Bank, yükseliş inancını desteklen faktörleri şöyle sıralıyor:
■ Küreselleşmenin gerilemesi: Ülkeler arasında artan güç mücadelesi ve ulusların kritik ham maddelere, enerji kaynaklarına ve gıda tedariklerine erişimi güvence altına almaya çalışması endüstriyel metallere, enerjiye ve tarımsal emtialara olan uzun vadeli talebi güçlendirecek.
■ Savunma: Artan jeopolitik gerginlikler küresel askeri harcamalarda bir artışa yol açtı. Bu eğilim, modern savunma sistemleri için olmazsa olmaz olan nadir toprak elementleri, nikel, bakır ve alüminyum gibi kritik hammaddeleri öne çıkarıyor.
■ Karbonsuzlaştırma: Daha temiz enerji kaynaklarına geçiş için bazı metaller kritik önemde ve bunlara talep artırıyor. Bakır, alüminyum, lityum, kobalt, nikel, gümüş ve nadir toprak elementleri bu alanda hayati önem taşıyor. Uranyum ve doğalgaza talep büyüyor.
■ Dolarsızlaştırma: Ülkeler ticaret ve rezerv tutmak için dolara olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışırken, bu yapısal değişim, altına ve diğer istikrarlı emtialara olan talebi destekliyor.
■ İklim değişikliği: Birçok tarım bölgesindeki kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve öngörülemeyen yağış düzenleri tarımsal emtia için yükseliş faktörü haline geliyor.