Karizma değil, icraat önemli denilerek Renault’nun dümenine atanan Provost’un sert reçetesi grubun kârlılığını koruyarak fırtınadan sağ çıkması için geliştirildi.
Bu aralar Renault’dan çok bahsediyoruz; fakat, Türkiye’deki üretimi ve teşkilatı da yakından ilgilendiren dev otomotiv grubunun attığı her adım, yakından izlenmeli…
Elektrikli dönüşüm baskısı, Çin menşeli rekabetin yıkıcılığı ve AB regülasyonlarının kesintisiz baskısı altında yön arayan Renault Grubu, direksiyonu 23 yıllık şirket emektarı François Provost’a teslim etti. Provost’un OYAK-Renault ve MaS Yönetim Kurullarındaki görevleri nedeniyle Türkiye’yi de yakından tanıması, bölgesel etkileri açısından ayrıca dikkat çekici. İlk açıklamaları, panik bir frenleme yerine mevcut stratejilerin derinlemesine, operasyonel sıkılıkla radikal verimlilik ilkeleriyle hızlandırılacağını ortaya koydu.
Selefi Luca de Meo’nun “Renaulution” vizyonunu temel alan yeni dönem, maliyet disiplini ve hız ekseninde şekillenecek. Grubun kârlılığını koruyarak fırtınadan sağ çıkması için geliştirilen stratejik reçete; ürün geliştirme döngüsünü tüm projelerde 24 aya sabitleyerek pazara giriş süresini kısaltmayı ve maliyetleri düşürmeyi hedefliyor. Özellikle elektrikli araç ve yazılım kolu Ampere için öngörülen %40’lık maliyet azaltma hedefi, yeni yönetimin önceliklerinin net bir göstergesi.
İlk uluslararası basın toplantısında Provost’un en çarpıcı çıkışı ise, Brüksel kaynaklı düzenlemelere dair geldi. 2030’a kadar devreye alınacak 100’den fazla yeni regülasyonun sürdürülebilir olmadığını belirten yeni CEO, mühendislik kaynaklarının %20’sinin bu adaptasyonlara harcandığını vurguluyor. Renault, bu yapısal sıkışmayı aşmak için Avrupa'da, düzenlemelerin sürekli ve parçalı biçimde değil, 2-3 yıllık dönemlerde paket halinde yapılması yönünde lobi çalışmaları yürütecek. Böylece Ar-Ge kapasitesi yeniden verim odaklı kullanılabilecek.
Renault yola yalnız değil sinerjilerle devam edecek
Renault, yoluna yalnız devam etmek yerine sinerjilere dayalı "akıllı ölçeklenme" stratejisini güçlendiriyor. Güney Amerika’daki varlığını Geely ile kurduğu ortaklık üzerinden genişletirken, maliyetli Ar-Ge yatırımlarını da paylaşıyor. Teknoloji tarafında ise "çift bacaklı" yapı korunacak; bir yanda elektrikli odaklı Ampere, diğer yanda hibrit ve içten yanmalı sistemler üzerine uzmanlaşan Horse birimiyle mevcut pazar taleplerine esneklikle yanıt verilecek.
Bu strateji; daha hızlı inovasyonla müşteriyle daha hızlı buluşan teknoloji, daha kısa döngülerle düşen maliyetler ve Çinli üreticilerle gerçek rekabet zemini anlamına geliyor. Renault’nun Ar-Ge ve üretim kültüründe köklü bir paradigma değişimi kaçınılmaz hale gelmiş durumda.
Provost, selefinin karizmatik vizyoner profilinden farklı olarak, rasyonel hedefler ve ölçülebilir icraatlarla tanımlanacak bir liderlik sergiliyor. Grubun en güncel önceliği, R5 gibi başarılı modellerden maksimum gelir elde etmek. Zira mevcut ürün gamının hâlâ sadece %30’unun gelir üretme aşamasında olması, önümüzdeki dönemde ciddi bir çeviklik potansiyeline işaret ediyor.
Renault’da büyük lansmanlar ve ses getiren vaatler döneminin yerini; mühendislikte milimetrik verimlilik, keskin maliyet disiplini ve pragmatik iş birlikleriyle yön bulan bir “makine dairesi zihniyeti” alıyor. Kağıt üzerinde rasyonel, cesur ve zamanı iyi okuyan bir plan. Şimdi gözler, bu ağır gemiyi manevrayla fırtınadan çıkarmaya çalışan emektar kaptanın üzerinde olacak.