Şüpheniz olmasın; seçimden yaklaşık bir yıl önce mevcut (eksik) program rafa kalkar, yerine raftaki "seçim öncesi içindir" yazılı dosyadaki ekonomi programı gelir.
Son zamanlarda ülkemizde yaşadıklarımız nedeniyle ne kadar anlamı kaldı bilmiyorum ama geçen hafta açıklanan enflasyon verilerine biraz daha yakından bakmak istiyorum. Ayrıntıya girmeye gerek yok. Ayrıca Nisan ayını dışlayacağım; malum 19 Mart sonrası yaşananlar kuru sıçrattı. Ardından Trump’ın gümrük tarifesi petrol fiyatlarını yükseltti. Bu iki olumsuz gelişmenin nisan ayı enflasyonuna belirgin etkisi oldu ve o ayın mevsim hareketinden arınmış enflasyonunu yükseltti. Ocak ayı enflasyonunu da eliyorum; yılın ilk ayında bir dolu mal ve hizmetin, özellikle de kamunun kontrolü altında olanların fiyatları çok yükseliyor.
Tabloda şubat-mart ve mayıs-haziran dönemindeki aylık enflasyonlar yer alıyor. Mevsim hareketlerinden arınmış TÜFE ile B ve C temel göstergeleri için hem aylık değerler var hem de iki aylık ortalamalar. Tablonun son iki sırasında, ayrıca, yılsonu için hedef alınan düzeye ve hedefin üst sınırına ulaşılabilmesi için bundan sonra mevsim hareketlerinden arınmış aylık ortalama enflasyonların ne olması gerektiği gösteriliyor.
Yüzde 24 neredeyse imkansız
Tablonun mesajı oldukça net. Enflasyonun ana eğiliminde öyle belirgin bir düşme yok. Bu sav, ana eğilim açısından daha belirleyici olan temel enflasyon göstergeleri için özellikle geçerli. Kaldı ki, yılın geriye kalanında yılsonu hedefi ile uyumlu enflasyon oranları yılın ilk yarısındaki en düşük aylık enflasyonlardan bile daha düşük. Tamam, ileriye yönelik tahmin yaparken bu kadar mekanik bakılmaz. Ama sonuçta enflasyonun bugüne kadar izlediği seyir itibariyle yüzde 24’e ulaşılması neredeyse imkânsız gibi. Buna karşılık yüzde 29’a, o olmazsa yüzde 30’a yakın bir enflasyon gerçekleşebilir gibi görünüyor.
IMF’nin Dünya Ekonomik Görünüm (WEO) veri tabanına göre, yüzde 29’a ulaşırsak dünya yüksek enflasyon liginde 190 ülke içinde altıncı olacağız. Bu sıralama 2025 yılsonu tahminlerine göre bir sıralama. Hadi onlar tahmin; 2024 gerçekleşmelerine göre sıralamaya bakayım (bizimki yine yüzde 29 olsun). Bu durumda 11’inciliğe geriliyoruz. Dolayısıyla alınması gereken uzun bir yol var. O yolda yürünebilmesi için ise tüm eksiklerine rağmen mevcut programın sürdürülmesi gerekiyor.
Ama birkaç ‘küçük’ engel var. Birincisi şikâyetler çok arttı; programın uygulanmaya başlanmasından 2,5 sene geçtikten sonra geleceğimiz yer hâlâ dünya 6’ncılığı ise bu kadar şikâyete göz kapamaz siyaset. Hadi siyaset sabretti diyelim. Son yaşananlar önümüzdeki seçimin ne kadar hayati addedildiğini göstermiyor mu? Şüpheniz olmasın; seçimden yaklaşık bir yıl önce mevcut (eksik) program rafa kalkar, yerine raftaki ‘seçim öncesi içindir’ yazılı dosyadaki ekonomi programı gelir. Hadi, seçim ekonomisi zinhar uygulanmayacaktır diyelim. Bu sefer de heybeden peşi sıra çıkan turplar var. Ya büyük bir turp daha çıkarsa?