Görünen o ki, uzun vadeli düşünen bir yatırımcının, temel değeri olan somut varlıkları ve güvenli saklama araçlarını, portföyünde mutlaka bulundurması gerekiyor.
Deutsche Bank raporuna göre, Amerikan Doları’nın, son elli yılda karşısında darmadağın olduğu para birimi İsviçre Frangı olarak gözüküyor. Böyle uzun bir zaman diliminde, Japon Yeni ve Avustralya Doları da iyi performans göstermişler.
İsviçre Merkez Bankası, 1999’a kadar rezervlerinin yüzde 40’ını altın olarak tutmak zorundaydı. Kurumun sonraki yıllarda da yüklü miktarda altın bulundurması, frangı diğerlerinden ayrıştırmış. Bilindiği üzere, 1973’e kadar altının fiyatı 35 dolardı. ABD’nin o yıl altın standardından vazgeçmesinden sonra fiyat yükselmeye başladı. Doların değeri bu sürede altın karşısında yüzde 98 düşmüş. Öte yandan, sadece krizden krize savrulan ülkelerin para birimleri değil, ekonomileri iyi yönetilen ülkelerin para birimleri de dolar karşısında sıfırlanmışlar. Görünen o ki, uzun vadeli düşünen bir yatırımcının, temel değeri olan somut varlıkları ve güvenli saklama araçlarını, portföyünde mutlaka bulundurması gerekiyor.
Kısa vadeli düşünenlerin hâlihazırdaki gözdesi eurodur. Kurumsal yatırımcıların opsiyonlar üzerinden yüklü euro-alım pozisyonları açtığını mayıs başında yazdım. Spekülatör pozisyonları da uzun süredir euro lehinedir. EUR/USD paritesi dün dört yılın zirvesine çıktı. Savaş ortamında bile doların güçlenememesi irdelenmelidir. Fed başkanı Powell’ın görev süresinin bitimine daha 11 ay olmasına rağmen, halefinin yakın zamanda açıklanacağı dillendiriliyor. Dolar üzerinde bu da baskı oluşturuyor.