Kasım ayı sektörel eğilim anketleri; perakende, ticaret ve inşaat sektörlerinde artışa işaret ediyor. Faizlerdeki iniş ve enflasyon beklentilerinin, iç talebi görece canlı tutmaya devam ettiğini izliyoruz.
Her ayın üçüncü ve dördüncü haftalarında o ayın genel iktisadi eğilimlerini yansıtan anketler peş peşe yayınlanıyor. Tüketici güven endeksleri, reel kesim güven endeksi, sektörel enflasyon beklentileri, sektörel güven endeksleri gibi birçok veri geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Kasım ayında gerek Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi, gerek TÜİK -TCMB Tüketici Güven Endeksi’nin görece güçlü yükseliş gösterdiğini izledik. Bu artışta en önemli faktör tüketim eğilimindeki yükselme oldu. Kasım ayında ‘Kara Cuma’ olarak bilinen güçlü indirim dönemi tüketim eğilimindeki artışın ve dolayısıyla tüketici güvendeki artışın en temel nedeni görünüyor.
Siparişlerde artış, üretimde düşüş
İmalat sanayiinde faaliyet gösteren 1791 işyerinden derlenen verilerle hazırlanan Reel Kesim Güven Endeksi’ne baktığımızda, mevsimsel olarak düzeltilmiş endeksin 1,2 puan artarak 103,2 seviyesine geldiğini izliyoruz. Mevsimsellikten arındırılmış endeksin son 5-6 ayda yukarı seyretmesi, çeyreklik olarak büyüme eğilimine işaret ediyor. Verilerin detayına baktığımızda, üretim hacminde geçen yılın son üç aylık dönemine göre gerileme izlenirken, hem iç hem dış sipariş miktarı ve dolayısıyla toplam sipariş miktarında artış gözlemleniyor. Kapasite kullanım oranlarındaki hafif de olsa yükselişi dikkate alacak olursak, firmaların ya da üreticilerin artan talebi ağırlıklı olarak kapasite kullanım oranındaki yükselişle sağladığını görüyoruz. İktisadi yönelim anketinin detaylarına baktığımızda, son iki yıldır yatırım eğiliminde düşüşün çok net olduğunu, ara ara yukarı gitse bile bu eğilimin değişmediğini, kasım ayı verisinde de eğilimin aşağı yönlü olduğunu görüyoruz. Bu durum firmaların talepteki artışı konjonktürel gördüğüne ve yeni yatırımlara çok yakın olmadığına da işaret ediyor. Ankette stok artış verilerine baktığımızda da sert bir yükseliş olduğunu izliyoruz. Bu durum da üretim artışı beklentisinin olmamasını açıklayan bir başka faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Çeyrekten çeyreğe büyüme eğilimi artıyor
Mevcut durum geçen yıla göre üretimde düşüş, siparişte artış, son üç ayda siparişlerde artışı göstermesine karşın, gelecek üç aya ilişkin beklentiler üretim düşüşünün devamına, toplam siparişlerde düşüşe, iç piyasa siparişlerinde gerilemeye, ihracat siparişinde ise yukarı yönlü bir harekete işaret ediyor. İhracat sipariş miktarının artması elbette olumlu bir gelişme. Bunun bölgesel ve sektörel dağılımını göremiyoruz. Son dönemlerde olduğu gibi savunma sanayii, kimya gibi bazı sektörlerin talebinin ve özellikle Orta Doğu’dan gelen talebin kısmen burada etkili olmaya devam ettiği kanaatindeyiz. Özetle, çeyrekten çeyreğe büyümede hızlanma eğilimini makro verilerde izliyorduk. Son gelen iktisadi yönelim anketi de bu eğilimin kasım ayında da devam ettiğini söylüyor. Kasım ayı sektörel eğilim anketleri de perakende, ticaret ve inşaat sektörlerinde artışa işaret ediyor. Faizlerdeki iniş ve genel enflasyon beklentilerinin iç talebi görece canlı tutmaya devam ettiğini izliyoruz.
Yüksek enflasyonda dezenflasyon
İktisadi yönelim anketi reel sektörün enflasyon beklentilerine ilişkin olarak da önemli bilgiler sağlıyor. Değerli TL, enerji fiyatlarındaki düşük seviye ve ücretlerin döviz bazında yılbaşına göre gerilemesi firmaların ortalama birim maliyetlerde son üç ayda bir düşüş algıladığını bize gösteriyor. Buna karşın, reel sektörün gelecek üç ayda gerek ortalama birim maliyetlerde gerek satış fiyatlarında yukarı yönlü hareketlenme beklediğini izliyoruz. İktisadi yönelim anketinde birim maliyet ve satış fiyatına ilişkin beklentilerin önümüzdeki üç ayda yukarı yönlü bir seyre girmesi, yılbaşı sonrası gerek maliyet gerek satış fiyatlarında yukarı yönlü bir beklentiyi gösteriyor. Diğer taraftan, sektörel enflasyon beklentileri verilerine baktığımızda, piyasa katılımcılarının 12 aylık enflasyon beklentilerinin bir miktar artış ile %23,49’a çıktığını, reel sektör enflasyon beklentilerinin hafif gerileme ile %35,70’e düştüğünü, hanehalkı beklentilerinin ise %54’lerden %52’lere doğru indiğini görüyoruz. 12 ay sonrası için olan bu beklentiler, 2026 sonu %16 olan Merkez Bankası tahminlerinin hayli üzerinde kalmaya devam ediyor. Bununla birlikte, genel talep koşullarının, üretimle ilgili sıkıntıların alım gücündeki düşüşün enflasyonda düşüşü, dezenflasyon beklentilerini desteklemeye devam ettiğini de izliyoruz.
Genel olarak baktığımızda, enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranının gerileme eğiliminde olduğunu, geçtiğimiz yıl %26,33 olan oranın şu anda %24,83’e indiğini, Ekim ayında da bu oranın %26,50 olduğunu görüyoruz. Bir başka ifadeyle, hanelerin %70’inden fazlası enflasyonun düşeceğine çok inanmıyor görünüyor. İnanmayanların oranında da artış eğilimi izleniyor. Önümüzdeki süreçte enflasyonla mücadele açısından en sıkıntılı tabloyu bu durumun oluşturma ihtimali artıyor. Faizlerdeki inişin talebi desteklemesi ve alım gücü olanların bunu realize etmeye çalışması, Merkez Bankası’nın en güçlü olabileceği alan olan talep enflasyonunu kontrol etmekte güçlüklerinin devam edeceğine işaret ediyor.