Siyasette güç önemli; Ancak bir "yere" kadar.
Peki o "yer" neresi ?
New York'taki Belediye Başkanlığı seçimleri gösterdi ki, güçlünün gücüne rağmen yenildiği nokta Anayasa'dan, kanunlardan, mutsuz edilen çoğunluğun sesinden geliyor.
Küresel kapitalizmin merkezi sayılabilecek New York, bugünden itibaren bir sosyalist Belediye Başkanı'na, Zohran Mamdani'ye emanet.
ABD Başkanı Donald Trump, kendisinden önceki pek çok başkana nasip olmayan bir "güçle" seçildi; ABD Kongresi'nin iki kanadı, hem Senato, hem Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk Trump'ın partisi olan Cumhuriyetçilerde.
Ancak buna rağmen yapılan bir ara seçimde, müthiş bir hezimete uğradı o "güçlü" Amerikan Başkanı.
Uganda-Hindistan kökenli bir Müslüman olan Demokrat aday Mamdani, New York'ta son dönemlerin en çok katılımlı seçiminde, her ikisi de Trump destekli iki adaya karşı yarıştı; Cumhuriyetçi Parti Curtis Sliwa'yı aday çıkardı. Ancak Trump bununla kalmadı; Demokrat Parti eğilimli New York'u "alabilmek" için bir önceki Demokrat Belediye Başkanı Cuomo'yu "bağımsız aday" olarak yarışa sokup, destekledi. Mamdani her ikisini de yendi.
Sadece New York değil; New Jersey ve Virginia'da da Demokrat adaylar valilik ve belediye başkanlığı yarışlarında ezip geçtiler Trump'ın desteklediği adayları.
Gençlerin çağı...
Aday olduğunda kamuoyu yoklamalarında desteği sadece yüzde 1 olarak ölçülen Mamdani'nin başarısının pek çok nedeni var. Kendisi de bir azınlık mensubu olarak New York nüfusunda hatırı sayılır bir yer tutan azınlık seçmene çok kolay ulaştı. Ancak daha ötesinde, savunduğu özgürlükçü değerlerle öne çıktı.
Mamdani gibi genç bir adayın, güçlü Başkan Trump'ın neredeyse bizzat kampanya yaptığı New York'ta seçilmesi ise Demokrat Parti'de "yeni jenerasyon siyasetçilerin önünün açılması" çağrılarını haklı çıkarır nitelikte elbette.
Sırada kongre ara seçimleri var
Mamdani'nin önündeki en büyük mücadele alanlarından biri, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Parti'nin giderek kontrolü daha çok ele geçirmeye çalıştığı Amerikan basını olacak gibi. Cumhuriyetçilere yakın duran New York Post'un Mamdani'yi "orak-çekiç" simgesiyle birlikte manşet yapması bunun örneği. New York'un yeni belediye Başkanı'nın atacağı her adım çok ciddi izlenip, olası yanlışları önümüzdeki yıl kasım ayında yapılacak kongre ara seçimlerinde bizzat Trump tarafından malzeme olarak kullanılacak, belli.
Üstelik New York'taki, hatta New Jersey ve Virginia'daki seçmen profilinin tüm ABD'yi yansıtmadığını da unutmamak gerek. ABD'de de büyük ölçüde "değişmez" duran bir seçmen haritası var. Kıyılar genellikle Demokrat, orta kesimler ise Cumhuriyetçi.
Yine de Mamdani'nin, bizzat Trump'ın da kampanyaya karıştığı seçimdeki zaferini küçümsememek gerek. Demek ki İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kendisine "dünyanın jandarması" rolünü biçen ülkenin en tepesinde oturan lider bile yenilebiliyormuş.
Demokrasinin güzelliği bu; elbette içine sindirebilenlere...