Bu yıl 20’nci yaşını kutlayan TKSD, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Değer Katan Kuruluş Ödüllerini 16'ncı kez düzenliyor. Başvuru süresi 15 Eylül’e uzatılırken, TKSD Başkanı Nuran Aksu ve Başkan Yardımcısı Nilgün Özdemir, yarışmanın yalnızca ödül değil, iş dünyasına “güven” temasıyla yön veren bir buluşma olduğunu söylüyor.
Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği (TKSD), bu yıl 20'nci yaşını kutluyor. Dernek, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda fark yaratan projeleri görünür kılmak üzere 16 yıldır düzenlediği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Değer Katan Kuruluş Ödülleri için başvuruları 15 Eylül’e kadar uzattı. Kasım ayında yapılacak ödül töreni aynı zamanda TKSD’nin 20. yıl kutlamasına da ev sahipliği yapacak.
Yıllarca tekstil sektöründe görev yaptıktan sonra Türkiye’nin sürdürülebilirlik alanındaki gelişiminde öncü roller üstlenen TKSD Başkan Yardımcısı Nilgün Özdemir, yarışma sürecini EKONOMİ’ye değerlendirdi.
Özdemir, yarışmanın sahada yarattığı etkiye dikkat çekerek, “Türkiye’de farklı sektörlerde yüzlerce kurum, bu yarışma sayesinde projelerini görünür kılma imkânı buldu. Özellikle genç profesyonellerin ve kadın liderlerin geliştirdiği yenilikçi fikirler iş dünyasına cesaret verdi. 20 yıl boyunca şunu gördük: Türkiye’nin potansiyeli çok güçlü. Bizim işimiz, bu potansiyeli dünyaya gösterecek bir vitrin oluşturmak” diyor.
Özdemir’e göre yarışmanın en değerli çıktısı, katılan kurumların birbirinden öğrenmesi: “Bir kurum atık yönetiminde geliştirdiği modeli anlatıyor, diğeri karbon ayak izini azaltma projesiyle geliyor. Bu karşılıklı paylaşım, sürdürülebilirliğin ekosistem mantığıyla gelişmesine hizmet ediyor. Kazanan yalnızca bir şirket değil, aslında tüm ülke oluyor.”
Derneğin bu yıl İzmir’de düzenlediği 16. Kurumsal Sorumluluk Zirvesi de “güven” temasını odağına almıştı. Yeşil finansmandan eşitliğe kadar geniş bir yelpazede tartışmalar yapılan zirve, iş dünyası ile akademi arasındaki köprüyü güçlendirdi. Bu buluşmalar, Kasım’daki ödül töreniyle taçlanacak.
“20 YILDIR OKUL GİBİ ÇALIŞAN BİR YAPI”
Nilgün Özdemir, 2005 yılında özel sektör, sivil toplum, kamu ve akademi temsilcilerinin bir araya gelmesiyle kurulan TKSD’nin, bugün Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ağı’nın (CSR Europe) Türkiye’deki tek üyesi olduğunu belirterek, şunları kaydediyor: “Aynı zamanda European Association of Sustainability Professionals ve The CEO Force for Good ağlarına üyeliğiyle Türkiye’nin sesini uluslararası arenaya taşıyor. Dernek yalnızca ödül programları değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik eğitimleri, kurumsal danışmanlık, araştırma ve raporlama çalışmalarıyla da iş dünyasına yol gösteriyor. Kurumların çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) performanslarını ölçen ‘Sürdürülebilirlik Karnesi’ gibi araçlarla şirketlere somut veri sağlıyor. Derneğimiz aslında bir okul gibi. Eğitimlerle, araştırmalarla, karnelerle kurumların gelişimini takip ediyoruz. Amacımız sadece ödül vermek değil, uzun vadeli bir kültür inşa etmek.”
“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ARTIK TÜM SEKTÖRLERİN YARIŞI”
TKSD Başkan Yardımcısı Nilgün Özdemir, sürdürülebilirlik yolculuğunun Türkiye’de ilk olarak tekstil sektöründe başladığını hatırlatıyor. “Başlangıçta tekstil öncüydü; çünkü küresel tedarik zincirleri standartları ve denetimleri beraberinde getiriyordu. Ancak bugün geldiğimiz noktada enerji, finans, gıda, teknoloji, lojistik gibi tüm sektörler bu yarışın içinde” diyor.
Özdemir, yaşanan iklim krizlerinin konunun aciliyetini daha görünür kıldığını vurguluyor: “Yangınlar, seller, kuraklık… Artık sürdürülebilirlik soyut bir ideal değil, gündelik hayatımıza dokunan bir zorunluluk. Bu yarışma tam da bu yüzden çok kıymetli. İş dünyasının ürettiği çözümler yalnızca şirketleri dönüştürmüyor, Türkiye’ye ilham oluyor. Kamuoyunda görünürlük kazanarak takdir edilen projeler, başka kurumlara da yol açıyor.”
“DÖNÜŞÜMÜ GÖRÜNÜR KILMAK İSTİYORUZ”
“Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı Türkiye’ye ilk geldiğinde daha çok şirketlerin bağış ya da sponsorluk projeleriyle anılıyordu” diyen Özdemir, artık yeni bir evreye geçildiğini anlatıyor: “Bugün geldiğimiz noktada kurumsal sosyal sorumluluk sadece kurumların ‘iyi niyetli’ desteklerinden ibaret değil. Sosyal etki yaratmayan, topluma dokunmayan hiçbir yatırımın kalıcı değeri yok. İş dünyası artık projelerinin ekonomik olduğu kadar toplumsal ve çevresel sonuçlarını da ölçmek, paylaşmak zorunda.”
Özdemir’e göre bu değişim, Türkiye’deki kurumların daha stratejik ve uzun soluklu yaklaşımlar geliştirmesini sağlıyor: “Bir şirket sadece kendi alanında değil, ekosisteminde de dönüşüm yaratmalı. Bugün sürdürülebilirlik, bir rapor ya da kampanya değil; iş modellerinin içine işlenmiş bir sorumluluk anlayışı. Bu nedenle ‘kurumsal sosyal sorumluluk’ kavramı yerini ‘sosyal etki’ye bırakıyor. Ödül programımız da tam olarak bu dönüşümü görünür kılmayı amaçlıyor.”
Aksu: İyi örneklerin çoğalmasını istiyoruz
TKSD Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Aksu da ödüllerle ilgili şu açıklamaları yapıyor: “Bu yarışma sadece bir ödül programı değil. Sürdürülebilirlik yolculuğunda olan kurumların birbirinden öğrenmesini, iyi örneklerin çoğalmasını sağlıyoruz. 20 yıldır aynı hedefle ilerliyoruz: Türkiye’de iş dünyasını, kamu ve sivil toplumu ortak bir paydada buluşturmak. Yarışmaya katılan projeler aslında geleceğe bırakılan izlerdir. Bu yılın en önemli farkı ise güven temasının öne çıkması. Hem iş dünyasında hem de toplumsal ilişkilerde güven sürdürülebilir dönüşümün en güçlü temeli. Güven olmadan uzun vadeli hiçbir iş modeli, hiçbir sosyal etki programı ayakta kalamaz.”
Jüride kimler var?
Nilgün Özdemir, her yıl alanında uzman isimlerden oluşan jüri ile ilgili de şu bilgileri veriyor: “Bu yıl da jürimiz çok güçlü. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği Başkanı Emrah Kurum, iklimhaber.org ve EkoIQ Genel Yayın Yönetmeni Barış Doğru, Good4Trust. org Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Uygar Özesmi, TÜRÇEV Genel Müdürü Almila Kindan Cebbarî, ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer, Döngüsel ve Sürdürülebilir Tasarım Stratejisti Özgül Öztürk, İletişim Danışmanı Burak Ali Gül, ARPR İletişim Kurucu Ortağı Arzu Çekirge Paksoy, Suna’nın Kızları Kaynak Geliştirme Yöneticisi Gözde Şekercioğlu, UNDP-GEF-SGP Türkiye Koordinatörü Gökmen Argun, UNICEF’ten Ece Olcay ve The Good Factor Kurucu Ortağı Betül Selcen Özer jürimiz. Bu isimler, çevre, sosyal etki, iletişim ve sürdürülebilirlik alanlarının farklı açılarından yarışmayı değerlendirecek ve en ilham verici örnekleri gün yüzüne çıkaracak.”