Hisse senetlerindeki, devlet kâğıtlarındaki, özel sektör tahvillerindeki pozisyonlara bakılırsa, portföy yatırımlarında yılbaşından beri yatay bir seyir gözleniyor.
Küresel fon yöneticilerinin beklentilerini ve yatırım eğilimlerini güncelleyelim. Ticaret savaşının korkutuculuğunu büyük ölçüde yitirdiği görülüyor. Zaten Fed’in faiz indirimlerini ertelemesine yol açabilecek enflasyon konusu, bence ilk sıradaki risk faktörü olmalıdır.
Piyasa profesyonellerinin iştahı artıyor. Nakit tutma oranları ve defansif sektörlerdeki pozisyonlar azaltılıyor. Hisse senetleri gibi yüksek oynaklığa sahip varlıklara güçlü akışlar gözleniyor. Fon yöneticileri, Avrupa hisselerindeki pozisyonlarını son aylarda belirgin biçimde artırmışlardı. Bu bölgenin ağırlığını düşürüyorlar. Buradan çıkan para, açık şekilde gelişen ülke varlıklarına gidiyor.
Türkiye’de faiz indirimlerinin devam edeceği düşüncesiyle, hisse senedi piyasasında son haftalarda bir hareketlenme yaşanıyor. Aynı beklentiyle, Türk Lirası mevduatların toplam finansal varlıklar içindeki payı düşüyor. Yerli yatırımcıların pozisyonlarındaki bu değişimler doğaldır. Tabii enflasyonla mücadelede doğru bir para politikası uyguladığımızdan, yabancı girişlerinin artmasını istiyoruz. Portföy girişleri olduğunda manşetlerde hoş gözüküyor. Ancak yabancıların birkaç haftalık aksiyonları yanıltıcı oluyor. Hisse senetlerindeki, devlet kâğıtlarındaki, özel sektör tahvillerindeki pozisyonlara bakılırsa, portföy yatırımlarında yılbaşından beri yatay bir seyir gözleniyor. Gelişen ülke piyasalarına bu kadar ilgi varken, Türkiye’ye para girişi zayıftır.