Süreyya Serdengeçti, ‘doğma büyüme’ bir merkez bankacıydı. Çok başarılı Başkanlığı döneminde enflasyon yüzde 70’lerden yüzde 7’lere kadar geriledi ve o civarda uzun süre kaldı.
1995 yılının başında Merkez Bankası’ndaki görevimden istifa edip Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak geçtim. Benden birkaç ay sonra Sermaye Piyasası Kurumu’ndan istifa ederek Mülkiye’ye gelmiş olan Güven Sak ile aynı odayı paylaşıyoruz. Bizi birkaç yıl önce tanıştıran sevgili dostumuz eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Hasan Ersel Hocamız. İkimiz de çalıştığımız kurumun içine düştüğü durumdan rahatsız olarak ayrılmışız; “ne iyi yapıp da hayatımızda böyle önemli bir değişikliğe gittiğimizi” sık sık konuşuyoruz. Radikal gazetesinde yazıyoruz, konferanslara çağrılıyoruz, televizyon programlarına katılıyoruz; daha da önemlisi soru sormayı seven gençlerle iç içeyiz. Mutluyuz.
Mart 2001 sonlarına doğru; bir pazar günü, evde eşimle birlikte ufak tefek tamirat işleri yapıyoruz. Telefonum çaldı. Arayan bir hafta önce Merkez Bankası Başkanı olarak atanan Süreyya Serdengeçti. Hemen konuya girdi; Başkan Yardımcısı olarak TCMB’ye geri dönmemi teklif etti. Birkaç gün düşünme süresi istedim; “iki-üç günde karar verirsem mutlu olacağını” söyledi. 1,5 ay önce kaybettiğimiz sevgili dostum ve hocam Hasan Ersel’e ve Güven Sak’a danıştım. “Önemli bir zamanda -Şubat 2001 krizinin hemen sonrasında- çok önemli bir görev olduğunu, duraksamamam gerektiğini” söylediler.
Mayıs 2001’de Başkan Yardımcısı olarak atandım. Sevgili Süreyya’yı Merkez Bankası’nda daha önce görev yaptığım yıllardan tanıyordum. Ben Araştırma Genel Müdürlüğü’nde çalışıyorken o da Para Piyasaları Genel Müdürlüğü’ndeydi. O sıralarda Hazine Müsteşarlığı’nda, Devlet Planlama Teşkilatı’nda, Sermaye Piyasası Kurumu’nda ve akademide çalışan bir arkadaş grubumuz vardı. Yaklaşık ayda bir Körfez (şimdiki Kumsal) Lokantası’nda toplanır hem olan biteni tartışır hem de yemek yerdik. Bir de artık yayın hayatına devam etmeyen İktisat İşletme ve Finans dergisinin yayın yönetmeni Ali Bilge, yine yaklaşık ayda bir, birimizin sunum yaptığı ve sonrasında konunun tartışıldığı akşam toplantıları düzenlerdi. Dolayısıyla, Süreyya ile Merkez Bankası’nda başlayan arkadaşlığımız ben 1995’te bankadan ayrıldıktan sonra da devam etmişti.
Süreyya’yı daha yakından tanımam ve arkadaşlığımızın dostluğa evrilmesi Mayıs 2001 sonrasındaki dönemdedir. İkimizin de görev süresi 2006’nın ilk aylarında bitti ve ikimiz de TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nün akademik kadrosuna geçtik. Hemen sonrasında, başında Güven Sak’ın bulunduğu TEPAV’ın çalışmalarına katkı vermeye başladık. Bu birliktelik Süreyya’nın cumartesi günü aramızdan ayrılışına kadar devam etti.
Merkez Bankası’nın zedelenen itibarı fazlasıyla geri kazanıldı
Süreyya’nın Türkiye ekonomisine ve Merkez Bankasına yaptığı katkıları ve o dönemde yaşananları yakından bilen biriyim. Bunları bir sonraki yazıda ele almaya çalışacağım. Ama hemen belirteyim ki o ‘doğma büyüme’ bir merkez bankacıydı. Çok başarılı Başkanlığı döneminde enflasyon yüzde 70’lerden yüzde 7’lere kadar geriledi ve o civarda uzun süre kaldı. Rüştü Saracoğlu, Hasan Ersel ve Ercan Kumcu döneminde gündeme giren ama sonra rafa kalkan Merkez Bankası’nın bağımsızlığı tekrar gündeme girdi ve bir daha da çıkmadı. Paradan altı sıfır atıldı. Merkez Bankasının 2001 krizinde zedelenen itibarı fazlasıyla geri kazanıldı.
Entelektüeldi. Klasik müziği çok sever, aynı besteyi farklı icracılardan dinlemeye ve karşılaştırmaya bayılırdı. Tarih meraklısıydı. Toplantı 15’te başlayacaksa 15.00’te mutlaka toplantı yerinde olurdu. Başkanlık döneminde dikkatimi çok çeken bir özelliği, önemli bir konuda karar alınacakken önceden asıl fikrini beyan etmemesiydi. Verimli bir tartışma ortamı oluşturmak için yapardı bunu. Toplantıya katılanlara tek tek söz verir, farklı görüşleri dinler ve bir uzlaşı arardı. Kendi fikrini asla dayatmazdı.
Sevgili dostum Süreyya aramızdan erken ayrıldı. Bugün ikindi namazında Maltepe Camii’nden ebedi yolculuğuna uğurlayacağız. Onunla yaptığımız sohbetleri çok özleyeceğim. Türkiye önemli bir değerini daha kaybetti. Tüm sevenlerinin başı sağ olsun.