Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Godiva ve Pladis’in yönetim kurulu başkanı Murat Ülker, dünyanın en büyük sanayi guruplarından birinin lideri. Grubun fabrikalarında ve şirketlerinde 85 bin kişi çalışıyor, 20 bini Türkiye dışındaki üretim ve ticaret operasyonlarında istihdam edilmiş. Grubun küresel üretim ve dağıtım ağı 4 milyar nüfusa ürün ulaştıracak güçte. Murat Ülker’in, 11 Ekim’de Avrasya Bir Vakfı’ndaki sohbette, benim de aralarında olduğum az sayıdaki davetlinin sorularına verdiği yanıtları kaleme almıştım ve 14 Ekim’de gazetemizde ‘Ekonomide Sağduyu’ köşemizde yayınlanmıştı.
Murat Ülker, grubun işlerini yurt dışına taşıyıp taşımadığını, başka ülkelerde evleri olup olmadığını, Godiva’yı satıp satmadığını, gençlere tavsiyelerini net şekilde açıkladı. Tabii ki ailesinin, merhum babasının, kendisinin anılarından çok ilginç ayrıntılara da girdi. Bu ülkede dolar milyarderi bir iş insanının “Anamın evinde oturuyorum” sözünün ‘bir ev alamamakla’ ilgili değil, güzel bir aile geleneğini yaşattıklarını izahtan ibaret olduğunu anlamayan olabilir mi? O evin de nasıl bir ev olacağına dair herkesin belirgin bir fikri vardı herhalde ama konu bambaşka yerlere çekildi, uzatıldı.
Murat Ülker’in ne çok seveni varmış!
Murat Ülker’in gazetemizden ülke gündemine yansıyan sözleri, ana akım medyada ve sosyal medyada o kadar alıntılandı ve ilgiyle karşılandı ki şaşırmamak elde değil. Yazının yayın günü olan 14 Ekim’de saat 11.04’te tek bir x hesabından tweet’lenmiş ‘yazı başlığı’ 7,8 milyon görüntüleme aldı. Ayrıca aynı başlık 101 farklı x hesabından da paylaşıldı. Retweet’ler, beğenmeler, yorumlar binlerle on binlerle ifade ediliyor. Konu üç gün neredeyse ülke gündemin tepesinde durdu ve 100’lerce haber sitesinde farklı başlıklarla haberleştirildi. Tabii ki büyük bölümünde ne yazık ki kaynak belirtilmedi. Bu yüzden bazı gazeteci arkadaşlarım bile bana “Murat Ülker’in açıklamalarını gördün mü” diye sordu. Bu kadar etkileşime bakınca insanın “Murat Ülker’in ne çok seveni varmış” diyesi geliyor ama seveni mi sevmeyeni mi çok bilemedim. Ben bir iş insanının yalın ifadelerinin neden bu kadar tartışma yarattığını anlamak için ‘kitle iletişim kuramları’ üzerine derin düşüncelere dalmışken Murat Ülker’in adı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen ‘Casusluk’ soruşturmasının 30 Ekim’de gündeme yansıyan detaylarında ‘mağdur’ olarak önümüze çıktı. Tabii ki bu soruşturmayla ilgili bir ön yargım olamaz ancak bu gelişme, Murat Ülker’in ya da Ülker Ailesi’nin yıllardır ‘sağlı sollu neden bu kadar hedef alındığına dair’ en azından bende bir aydınlanmaya yol açtı. Nasıl mı?
Muhafazakârlık üzerinden şantaj mı?
Etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan Hüseyin Gün’ün emniyet ifadelerinde şirket ortağı CIA bağlantılı Aaron Barr arasında geçen yazışmalara göre, Murat Ülker ve şirketleri özelinde kamuoyunda negatif algı oluşturarak, Murat Ülker’e şantaj planlandığı ileri sürüldü. Gün ve Barr yazışmalarının Türkçe dökümlerindeki şu sözler ayrıca çok ilginç: “Murat Ülker’i (MU) dün patlatacak şekilde korkut. Konuştuğumuz tüm cümleler bir nakavt etkisi yaratmalı. Yani içine at nalı gizlenmiş bir boks eldiveni gibi güzelce dokuyarak… Ne demek istediğimi anlıyorsun. Asıl tehlikeyi ve MU’yu daha fazla riske maruz bırakan alttaki uğultuya odaklan... Kendi tescilli dijital yaşam analiz platformumuz aracılığıyla şunu bulduk; dini sağcıların/ muhafazakâr milliyetçilerin özellikle onu hedef almasının nedeni, MU ve ailesini kendilerinden görmesi ve onlardan birinin gemiyi terk ediyor algısının oluşması…”
Bu memlekette, zengine de güzele de küsülürmüş!
Atalarımızın pek hoş olmayan ama bir o kadar da gerçekliği ifade eden bazı sözleri var ki onlardan biri Murat Ülker özelinde (bahsinde) çok geçerli. Atalarımız, “Zengine ve güzele küsülmez” demişler ama son yıllarda birileri zenginden (Murat Ülker) istediklerini ya da umduklarını alamayınca hem küsüp hem de fırsatını bulunca ‘kötülük’ yapar olmuş. Böyle tipler atasözümüzün ikinci kısmındakilere kim bilir neler yapar?
Bir başka atasözümüz de “Meyve veren ağaç taşlanır” der ancak bir süredir meyve alamayanlar ağaçların dallarını kırmaya başlamış görünüyor hatta fırsatını bulsalar baltalarla ağacın gövdesine de saldıracaklar.
