Enflasyonun düşeceğine ilişkin beklentileri düşüremediğiniz bir durumda sadece para politikası önlemleri ile enflasyonu düşürmek mümkün gözükmüyor. Maliye politikasının çok daha fazla destek olması, rekabetçi piyasa ortamının yaratılması, monopol yapıların kırılması adına yapısal reformların yapılması ve tüm bunların eş güdüm içerisinde olması şart.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanacak aylık enflasyonu tahmin etmek, Türkiye futbol liglerinde bir maçın skorunu tahmin etmekten hatta daha ileri gidelim hangi oyuncunun sarı kart hangi oyuncunun kırmızı kart göreceğini tahmin etmekten daha zor.
4 Kasım 2024 tarihinde açıklanan Ekim ayı enflasyonunda da aynı şeyi yaşadık. Piyasanın ortanca tahmini yüzde 2,7 idi. Açıkçası ayın sonuna doğru alınan tahminlerde ben de aynı oranı belirtmiştim.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan İstanbul Tüketici Fiyat Endeksi Ekim ayında yüzde 3,31 bir önceki yılın sonuna göre ise yüzde 34,40 geldi.
Benim çok beğendiğim, Sevgili Bora Kaya tarafından hazırlanan, üzerinde büyük bir emek olan WEB TÜFE ise Ekim ayında yüzde 3,09’luk bir gerçekleşme açıkladı. Yılbaşından bu yana değişim ise yüzde 28,58’e ulaşmış gözüküyor.
TÜİK’ten ise bu veriler karşısında adeta mucize gibi bir veri geldi ve aylık enflasyon yüzde 2,55 açıklandı. Eğer yüzde 3 gelseydi bir önceki yıl enflasyonu yüzde 2,88 olduğundan baz etkisi tersine çalışacağı için dezenflasyon süreci bitmiş olacaktı. İlginç bir sonuç…
TÜİK cephesinde benim gördüğüm bazı aylarda piyasa beklentilerinden kötü gelen sapmalarla bazı aylarda da yine piyasa beklentisinden iyi gelen sapmalar eşliğinde toplamda diğer iki endekse yakın bir yerlerde yıl bitirilecek gibi gözüküyor. Örneğin Web TÜFE yılbaşından bu yana yüzde 28,58 iken TÜİK Aralıktan bu yana yüzde 28,63. TÜİK bize aylarla ilgilenmene gerek yok, onlar teknik konular, sen yıllık enflasyona bak diyor olabilir. Eğer böyle ise Ekim ayı, yeniden değerleme oranı belirlendiği için düşük gelmiş olabilir.
Böyle bir düşünce var mıdır, yok mudur bilmiyorum elbette. Önemli olan bunun fiyat koyma gücü olan reel sektör temsilcilerine ve satın almaya razı hane halklarına olan etkisi.
Bunu görmek için elimizdeki en yeni bilgi TCMB tarafından derlenen Ekim 2025 Sektörel Enflasyon beklentileri. Buna göre; reel sektör enflasyon beklentileri Ekim 2025’te, bir sonraki yılın Ekim ayı için (Ekim 2026) 0,50 puan azalarak yüzde 36,30 olmuş. Hane halkının Ekim 2026 için enflasyon beklentileri ise 1,40 puan artarak yüzde 54,39 seviyesine yükselmiş. Burada Merkez Bankamızın Cuma günü açıklanacak enflasyon raporu öncesi 2026 yılsonu enflasyon tahmininin yüzde 16 olduğunu hatırlayalım. Yani Merkez Bankası’nın 2026 yılı enflasyonunu yüzde 16 beklediği yerde hane halkı 2026 yılının 2 ay öncesinde enflasyonun yaklaşık yüzde 55 olmasını bekliyor. Arada koskocaman bir uçurum var. Dahası gelecek 12 ayda enflasyonun düşeceğini bekleyenlerin oranı yüzde 26,50’e düşmüş. Diğer bir okuma ile yüzde 73,50 enflasyonun düşeceğine inanmıyor.
Böyle bir durumda, yani enflasyonun düşeceğine ilişkin beklentileri düşüremediğiniz bir durumda sadece para politikası önlemleri ile enflasyonu düşürmek, TÜİK desteği ile de bakın düşüyor demek çok mümkün gözükmüyor.
Enflasyon verisi öncesi 31 Ekim 2025 tarihinde Para Politikası Toplantı Özeti (2025-57) görme imkânımız da oldu.
Toplantı özetinde madde 14’te Merkez Bankası “Enflasyonun ana eğilimi eylül ayında yükselmiştir. Ana eğilime ilişkin göstergeler, üç aylık ortalamalar bazında da sınırlı miktarda artmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B ve C endeksinde bir önceki aya kıyasla güçlenmiştir. Fiyat artışının B endeksini oluşturan gruplardan temel mallarda yükseldiği, işlenmiş gıdada yüksek seyrini koruduğu, hizmet sektöründe ise yatay seyrettiği gözlenmiştir. Benzer şekilde, dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri de bir önceki aya kıyasla artmıştır. Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyonun aylık bazda yüzde 2,1’e yükseldiği takip edilmiştir’’ diyerek aslında ciddi bir uyarıda da bulundu.
Ekim ayı enflasyon verilerinde gıda ve alkolsüz içeceklerdeki yüzde 3,4’lük artış TCMB tespiti ile uyumlu. Mevsim etkisinden arındırılmış TÜFE’de mal grubunda Ekim ayında iyileşme gözükürken, hizmetler grubunda yatay yukarı seyir devam ediyor. Ancak Mevsim etkisinden arındırılmış TÜFE Haziran’dan bu yana (Haziran dahil) hep yüzde 2 üzerinde. Görünen o ki, Türkiye’de enflasyon yıllık yüzde 25-30 aralığına kilitlenmiş gözüküyor. Bu katılığı aşmak için başka bir politika setine geçmek gerekecek gibi duruyor.
Böyle bir geçişin olup olmayacağına ilişkin en somut verileri 7 Kasım 2025 tarihinde yani bu yazının yayınlandığı tarihte TCMB tarafından gerçekleştirilecek olan yılın son enflasyon raporu (Enflasyon Raporu-2025-IV) göreceğimizi düşünüyor ve umut ediyorum.
Enflasyon raporunda mesele sadece önümüzdeki yıl için enflasyon tahminin güncellenip güncellenmeyeceği değil. Bu da elbette beklentiler arasında ancak eğer TCMB tahmini bu civarda oluşursa, hedefe varmak için nasıl bir politika izleneceği konusu en az tahmin güncellemesi kadar önemli bence.
Maliye politikasının çok daha fazla destek olması, rekabetçi piyasa ortamının yaratılması, monopol yapıların kırılması adına yapısal reformların yapılması ve tüm bunların eş güdüm içerisinde olması şart. Aksi takdirde enflasyonu kalıcı olarak düşürmek pek mümkün gözükmüyor.