Enflasyonla mücadeledeki bu kararlılığa rağmen para politikası hâlâ sorgulanabiliyor. Kaldı ki, gelecek haftaki faiz kararından bağımsız olarak, kredi musluklarının açılmasına izin verilmeyecektir.
Bu haftaki haber akışı, içeride enflasyon ve faiz tartışmalarına boyut kazandırdı. İkinci çeyrek büyümesinin güçlü gelmesi, ağustos enflasyonunun beklentilerin üzerinde açıklanması, politik gelişmeler, gelecek haftaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesinde spekülâsyonları artırdı.
PPK, 24 Temmuz toplantısının metninde ‘‘Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını göstermektedir’’ ifadesini kullandı. Ek olarak, Başkan Karahan 14 Ağustos’taki enflasyon raporu sunumunda, özel tüketimin büyümeye katkısının azaldığını söyledi. Ancak özel tüketimin ekonomik büyümeye katkısı dikkat çekicidir. Enflasyon verisi de bu canlılığı teyit ediyor.
Siyasi tansiyonun yüksekliği, politika yapıcıları endişelendiriyordur. CHP kurultayıyla ilgili 15 Eylül’deki karar öncesinde bir döviz talebi gözleniyor. Enflasyon konusunda verilere göre hareket edileceği her fırsatta belirtiliyor. Son veriler ve gelişmeler risk yaratırsa, TCMB ona göre adım atar. Yakın geçmişi hatırlayalım. Sabırsızlıkla beklenen faiz indirimleri 26 Aralık 2024’te başladı. 6 Mart’ta devam etti. 19 Mart’ta yaşanan siyasi çalkantıdan sonra, 20 Mart’ta gecelik borç verme faizi artırıldı. 17 Nisan’da politika faizi 350 baz puan yükseltildi. Enflasyonla mücadeledeki bu kararlılığa rağmen para politikası hâlâ sorgulanabiliyor. Kaldı ki, gelecek haftaki faiz kararından bağımsız olarak, kredi musluklarının açılmasına izin verilmeyecektir.