“Cumhur İttifakı iç ve dış politikada ‘iyi polis-kötü polis’ taktiğiyle yol alırken, Bahçeli’nin mesajları küresel denklemlerde de belirleyici rol oynuyor.”
Amerikan filmlerinin klişesidir; sorguda şüpheliyi iki polis karşılar. İlk polis dostça yaklaşır, ikincisi ise sert ve tavizsizdir. Amaç, şüphelinin yoğun sorgudan bunalıp kendisine “dost eli” uzatan polise o beklenen itirafı yapmasını sağlamaktır.
Türkiye de uzun zamandır iç politikada “iyi polis-kötü polis” yöntemine benzer bir sistemi tecrübe ediyor; Cumhur İttifakı’nın “asil üyesi” MHP, iç politikada “iyi polis” kıvamında hareket ediyor. PKK elebaşı Öcalan üzerinden yürütülen süreçle DEM Parti’yi Cumhur safına çekme harekâtının MHP Lideri Bahçeli’nin mesajları ile başladığı unutulmamalı.
Şimdilerde yargıyla başı dertte olan CHP de, hem tutuklu belediye başkanlarının tahliyesi, hem de Özgür Özel’i Genel Başkanlığı’na taşıyan kurultayın iptali olasılığına karşı MHP’nin kapısını aşındırmakta. Bahçeli ve kilit MHP’li isimler de sık sık “yargı süreci hızlansın” ya da “tutukluluk son çare olmalı” gibi kulağa hoş gelen mesajlarla “iyi polis” görevini hakkıyla yerine getiriyorlar doğrusu.
Dış politikada da “iyi-kötü polis” sistemi
Şimdilerde dış politikada da benzer bir denklem yürürlüğe sokulmaya çalışılıyor.
Cumhur İttifakı küresel güç kavgasında dengeyi hem Rusya-Çin’e, hem de Atlantik ötesine çiçek atmakta arıyor.
MHP Lideri Bahçeli’nin “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı, Çin, Rusya ve Türkiye’nin üçlü ittifakını” önermesi boşuna değil.
Bahçeli Küresel Güney’in kulağına hoş gelecek mesajlar verirken, ittifak ortağı Erdoğan ise “şer ittifakı” nitelemesinin parçası olan ABD’nin Başkanı Trump ile görüşmeye hazırlanıyor; Tam bir “iyi polis-kötü polis” rol paylaşımı.
Bahçeli “şer ittifakına” dahil etmese de, Batı cephesinin kilit aktörü İngiltere’nin de işin içinde olduğu İstanbul’da MI6 Başkanı’nın düzenlediği basın toplantısıyla somutlaştı.
İngiltere Dış İstihbarat Servisi MI6’in başındaki Richard Moore’un bu görevdeki son etkinliklerinden biri için İstanbul’u mekân olarak seçmesi, bir dönem İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği görevinde de bulunduğu için belki doğal karşılanabilir.
Ancak etkinliğin içeriğine bakınca, bu doğallık ortadan kalkıyor; Moore, İstanbul Başkonsolosluğu’ndaki basın toplantısında, başta Rusya olmak üzere Bahçeli’nin “çiçek attığı” ülke vatandaşlarının internet üzerinden “nasıl gönüllü casusluk yapabileceklerini” tanıttı.
Moore’un basın toplantısındaki Suriye açıklaması ise Cumhur İttifakı’nın özenle kurmaya çalıştığı “iyi-kötü polis” denklemini kökünden sarsacak nitelikte oldu. Moore, Suriye’de iktidar yapılan Ahmet El Şara ile yıllar önce, daha kendisi terör örgütü HTŞ’nin başındayken MI6 olarak bağlantı kurduklarını söyledi, Esad’ın devrilmesi için o zamanlar Colani olarak tanınan Şara ile birlikte çalıştıkları mesajı verdi.
AK Parti iktidarına yakın medyanın, Türkiye’nin Suriye’de Esad’ın devrilmesi ve Şara’nın işbaşına gelmesinde oynadığı role övgüler düzdüğü bir ortamda, Moore gibi çok deneyimli İngiliz bir bürokratın HTŞ lideri ile MI6’in yakınlığını “ağzından kaçırmış” olması mümkün değil elbette.
Bunu da Ankara’ya “İngiliz mesajı” olarak not etmekte fayda var..