Hani eli kulağında denir ya, İsrail-İran savaşı da aslında öyleydi. Bu çatışma herhalde kimse için sürpriz olmadı. Adım adım buraya gelineceği belliydi. Aslında daha önemli olan bu çatışma bakalım adım adım nerelere uzanacak?
Bu çatışmanın askeri boyutunu, ne zaman ne olabileceğini ve uluslararası alanda kısa vadede ne gibi sonuçlar doğurabileceğini alanında uzman isimler yorumluyor.
Bu füze düellosundan ve savaştan Türkiye’nin payına ekonomik anlamda ne düşecek, biz nasıl etkileneceğiz, kısa vadede düşündüğümüz bu. Özellikle vatandaş bunun telaşında... Böyle düşünmekte ve kaygılanmakta da tabii ki haklılar, zaten çok zor olan geçim koşulları öyle görünüyor ki daha da zorlaşacak.
DÖVİZ YÜKÜ ÖNEMSİZ BOYUTTA
Savaşın patlak vermesiyle birlikte ilk hareket her zaman olduğu gibi ham petrol fiyatlarında gözlendi.
Merkez Bankası üstünden daha bir ay geçmedi, 22 Mayıs’ta açıkladığı yılın ikinci enflasyon raporunda ham petrol fiyatlarını hem bu yıl, hem gelecek yıl için aşağı yönlü revize etmişti. Merkez Bankası, ilk enflasyon raporunda bu yıl için 76,5 dolar olarak öngördüğü ham petrolün varil fiyatını 65,8 dolar olarak güncellemişti. 2026’nın tahmini de 74 dolardan 60,6 dolara çekilmişti.
Merkez Bankası nereden bilsin; savaş çıkacağını ve enflasyon raporu çerçevesinde revize ettiği ham petrol fiyatının eski düzeyine geleceğini. Ama geldi!
Petrol fiyatlarının yurt içi fiyatlara ilk yansıması da motorine yarından geçerli olmak üzere yapılan 1,70 liralık zam. Geçen hafta gelen zamların savaşla ilgisi yok.
Ham petrolün varilinde yaklaşık 10 dolarlık bir artış oldu. Fiyat buralarda (74 dolar civarı) kalırsa çok iyi! İyi, çünkü bu fiyat düzeyinin çok daha yukarısından söz ediliyor; petrolün 100 doları bulabileceğine dönük tahminler yapılıyor. 100 dolar, şimdiki fiyata göre üçte bir artış demek. Ham petrolün varilinin 74-75 dolar civarında kaldığını varsayarsak savaş öncesindeki duruma göre bu nasıl bir maliyet doğuyor; ona bakalım...
■ Önce ithalat yönüyle oluşan yük... Türkiye yıllık yaklaşık 30 milyon ton, yani yaklaşık 220 milyon varil ham petrol ithal ediyor. Yılın ilk beş buçuk ayı geride kaldığına göre yıl sonuna kadar olan altı buçuk ayda yaklaşık 120 milyon varil ham petrol ithalatı söz konusu. Ekonomik aktivitenin savaş yüzünden daralması gibi bir gelişme yaşanırsa ithalat daha az olabilir, onu da bir not olarak düşmek gerekir. 120 milyon varil ithalat için varil başına 10 dolar fazla ödeme, 1,2 milyar dolarlık ek bir yük demek. Bu, Türkiye için hiçbir şey, hiç önemi yok.
■ Bu tutar, doğrudan petrol faturasında ortaya çıkabilecek yük. Ancak, petrolle birlikte başta doğalgaz olmak üzere diğer enerji kalemlerinin ithalatında da artışlar yaşanabilir ve fatura büyüyebilir.
YA ENFLASYONA ETKİ?
■ Biraz önce belirttim; savaşın petrol fiyatlarını artırmasından dolayı yarından geçerli olmak üzere motorine 1,70 lira zam geldi. Bunu benzine gelecek zammın ve motorinde yeni zamların izlemesi hiç sürpriz olmaz.
■ Diyelim benzin ve motorinde bugün geçerli olan fiyatlar ay sonuna kadar hiç değişmedi, haziranda nasıl bir tablo ortaya çıkar, bu zamlar haziran ayı enflasyonuna ne kadar etki eder; bunu bir irdeleyelim.
■ Ama önce şu gerçeği bir kez daha vurgulayayım. TÜFE’de fiyat değişimi “ay sonu-ay sonu” kıyaslamasıyla değil, “ay ortalaması-ay ortalaması” kıyaslamasıyla bulunur. Dolayısıyla akaryakıtta mevcut fiyatı mayıs sonundaki fiyatla kıyaslamak pek anlam ifade etmez.
■ Bu açıklamadan sonra gelelim haziranın şu an için mevcut durumuna... Fiyatlar bugünkü düzeyinde kalırsa benzin haziranda mayısa göre yüzde 3,53, motorin yüzde 5,20 artmış olacak. Ortalama artış yüzde 4,36.
■ Akaryakıtın TÜFE’deki ağırlığı yüzde 3,33 düzeyinde. Dolayısıyla yüzde 4,36’lık zam, haziran ayında TÜFE’yi doğrudan yalnızca 0,15 puan etkiler.
■ “Savaş yüzünden ham petrol çok arttı, akaryakıta zam geldi, bu da TÜFE’nin haziranda çok artması sonucunu doğurur” şeklindeki yorumlar pek doğru değil. Ama bir kez daha altını çiziyorum: “Doğrudan etki çok sınırlı olur; dolaylı etki ve daha önemlisi bahane etkisi nereye varır, onlar ise kolay kolay kestirilemez.”
■ TÜFE’de değişim ay ortalamasındaki fiyatlara göre hesaplandığı için bugünden itibaren temmuz sonuna kadar zam yapılmasa bile hazirandaki artışlar temmuzu da etkileyecek. Hem benzinde, hem motorinde son fiyatlar, haziran ortalamasının üstünde. Bu fiyatlar değişmediği takdirde temmuz ayının ortalaması da bu düzeyde oluşacak. Farkı da hemen söyleyeyim; zam ya da indirim söz konusu olmadığı takdirde temmuz ortalamasında haziran ortalamasına göre benzin yüzde 1,22, motorin yüzde 2,69 zam görmüş olacak.
■ Temmuza kadar yaşanacak sarkmayı örnek sayılar üzerinden açıklayayım. Benzinin mayıs ayındaki ortalama fiyatı diyelim 40 lira, haziran ayı için şimdiden oluşan ortalama 42 lira, haziran ayının son fiyatı da 44 lira. Eğer 44 liralık son fiyat, temmuz ayı boyunca sabit kalırsa, temmuzun ortalama fiyatı da 44 lira olacak. Temmuz enflasyonu hesaplanırken, “ay içinde hiç zam gelmemiş olmasına rağmen”, ortalama fiyat olan 44 lira haziranın ortalaması olan 42 lira ile kıyaslanacak ve benzin enflasyon hesabına temmuzda zam görmüş gibi girecek.