Faiz dışı bütçe dengesinin GSYH’ye oranında son çeyrekte önemli bir iyileşme var.
Haziran ayı bütçe nakit gelişmeleri hafta başında belli oldu. Faiz giderlerinde artışın devam ettiği görülüyor. Buna karşılık faiz dışı nakit bütçe dengesinde kayda değer bir iyileşme var. Üç grafik paylaşıyorum. Üçü de üçer aylık dönemler itibariyle son bir yılın değerleri dikkate alarak çizdirildi. Başlangıcı 2023’ün ilk çeyreği olan ve 2025’in ikinci çeyreğinde biten dönemde yaşanan gelişmeleri gösteriyorlar.
İlk grafikte faiz ödemelerinin toplam bütçe gelirlerine oranı yer alıyor. 2023’ün son çeyreğinden itibaren sürekli artış var. Son gözleme göre son bir yılın nakit bütçe nakit gelirlerinin yüzde 15,8’i faiz ödemelerine ayrılmak zorunda kalınmış. Keza ikinci grafik de benzer bir gelişmeye farklı cepheden bakıyor. Faiz giderlerinin GSYH’ye oranı neredeyse kesintisiz bir biçimde artıyor (son çeyreğin GSYH’si tahmine dayanıyor). 2025’in ikinci çeyreği ile biten son bir yılda bu oran yüzde 3,4’e yükselmiş durumda. Şüphesiz olumsuz yönde gelişmeler bunlar. Ancak bir de faiz dışı bütçe dengesine bakıp nihai değerlendirmeyi öyle yapmak gerekiyor. Faiz dışı bütçe dengesinin GSYH’ye oranında son çeyrekte önemli bir iyileşme var. Dolayısıyla, faiz giderlerinin bütçe dengesini bozmasını önleme çabası var. Bu da üçüncü grafikte gösteriliyor.
Maliye politikasını değerlendirirken önemli iki noktayı unutmamak gerekiyor. Birincisi, kamu kesiminin borcunun GSYH’ye oranı hem uluslararası karşılaştırmalar açısından hem de kendi geçmiş değerlerimize kıyasla çok düşük. Dolayısıyla maliye politikasında önemli bir manevra alanı var. İkincisi, büyük depremin verdiği fiziki hasarı ortadan kaldırmak büyük ölçüde devletin görevi. Bu da bütçeye önemli bir yük getiriyor. Ancak maliye politikasında önemli bir manevra alanı olması nedeniyle bütçeye gelen yük rahatlıkla tolere edilebilir düzeyde kalıyor. Ekonomi programı uygulanmaya başlandığında, bütçe açığının kontrolden çıkma olasılığı vardı. Zira seçim harcamaları nedeniyle bütçeye büyük bir yük gelmişti. Hem 2024’teki hem de yılın ilk yarısındaki gelişmeler bu riskin önlendiğini gösteriyor.
Bu çerçevede bakılınca, maliye politikasının enflasyonla mücadeleye yeteri kadar yardımcı olmadığı yargısına katılmıyorum. Bundan sonra maliye politikası açısından asıl odaklanılması gereken üç nokta var. Birincisi, yüzde 4,9 civarında seyreden bütçe açığı-GSYH oranının önümüzdeki dönemde belirgin biçimde düşürülmesi gerekiyor. İkincisi, kamu-özel işbirliği projeleri kapsamında verilen gelir garantilerinin gözden geçirilmesi şart. Üçüncüsü, yüksek gelir gruplarından alınan vergileri yükseltmek gerekiyor. Bu son ikisi sadece bütçe açığını azaltmak için değil adil gelir dağılımı açısından da önemli.
Seçimden yaklaşık bir yıl önce başlaması beklenen seçim ekonomisi uygulmasında bütçe dengelerinin bozulacağı aşikâr. Ne o dönemde ne de bugünden seçim ekonomisinin başlayacağı döneme kadar yukarıda belirttiğim ikinci ve üçüncü noktalarda bir adım atılacak. İlk nokta olarak belirttiğim gelişmeyi ise seçim ekonomisinin başlayacağı döneme kadar gözleyeceğiz; çünkü seçim ekonomisi için cephane lazım.