Bir zamanların gözdesi olan gelişen ülkeler grubu, küresel sahneye bu yıl tekrar çıktı. Bu ülkelerde ekonomik büyüme hâlâ ‘‘çok iyi’’ olmasa da borsa endekslerinin güçlü performansları dikkat çekiyor. Bugün gelişen ülkeler artık sadece ucuz üretim merkezleri değildirler. Teknoloji, enerji ve finansal hizmetlerde bölgesel güç odağı hâline geliyorlar.
Gelişen ülkeler, 1990’larda yaşanan finansal krizlerden sonra 2000’lerde istikrar kazandılar. Çin, 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldı. Emtia fiyatlarının yükselmesiyle, Rusya ve Brezilya gibi üreticiler şahlandılar. Şirketlerin yüksek kârlılıklarıyla, MSCI gelişen ülkeler endeksinin finansal rasyoları ortalamaların üzerinde seyretti. 2012’den itibaren tablo değişti. Özel sektöre sert düzenlemeler yatırımcıların Çin’e olan ilgisini azalttı. Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak ederek, 2022’de Ukrayna’ya saldırarak oyunun dışında kaldı. Gelişen piyasalar bir yatırım teması olmaktan çıktı.
Uzun süre sonra bu piyasalar için bir umut doğuyor. MSCI gelişen ülkeler endeksi yılbaşından beri dolar bazında yüzde 28 yükseldi. Sanayileşmiş ülkelerin endeksi yüzde 17 arttı. Yılın geri kalan kısmında bir şok yaşanmazsa, gelişenlerin endeksi pandemi yılı 2020’den beri ilk kez gelişmişlerin endeksini geçecek. Bu, yıllardır süren yatay seyrin kırılması anlamına gelebilir. Türkiye içinde bulunduğu bu gruptan getiri anlamında negatif ayrışıyor. Sahnedeki yerimizi almak için, içeride bazı konuların dengelenmesi gerekiyor.