Çin diğer ülkelerden daha fazla elektrikli araç üretiyor. Yenilikçilikte dünyadaki rakiplerini geride bırakıyor. Ama bu sektöre yakından bakıldığında tablo pek parlak gözükmüyor. Ülkedeki 129 marka arasında şiddetli bir rekabet yaşanıyor. Şirketler birbirinden müşteri çalmak için sürekli fiyat düşürüyorlar. Sonuçta sadece dört şirket kâr ediyor.
Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD de bu sorunla boğuşuyor. Şirket geçen ay yaptığı açıklamada, fiyat savaşı nedeniyle, bahar dönemindeki kârının geçen yıla göre yüzde 30 düştüğünü söyledi. Kapitalizmin doğasında rekabet vardır. Bu da tüketiciler için avantajdır. İyi kapitalistler, başkalarına hizmet ederek aslında en fazla kendilerine hizmet etmiş olurlar. Ancak görüldüğü gibi, aşırı rekabet şirketlerin kâr marjlarını yerle bir edebiliyor. 2030’a kadar, bu 129 markanın en fazla 15’inin finansal olarak ayakta kalacağı düşünülüyor.
Geçen senenin sonlarındaki yazılarda, ‘‘2025 yılının portföyünde Çin hisseleri olmalı’’ vurgusunu yapıyordum. Bu strateji yılbaşından beri fena gitmiyor. Şangay endeksinde son 1-1,5 aydaki yükseliş hareketi, Çin devlet başkanı Şi Cinping’in sanayideki yıkıcı rekabeti düzelteceklerini söylemesiyle başladı. Tesadüf değildir. Yönetim; şirketlerin para kazanmasını ve hisse senetlerinin yükselmesini istiyor. Çin endekslerinin güçlü kalması, küresel risk iştahı için olumludur. Dünyadan negatif ayrışan BIST endeksine, yılın son üç ayında destek olacak faktörlerdendir.