Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte %3,7 büyürken tarımdaki %12,7’lik daralma yapısal bir sorun olduğunu gösteriyor. Büyüme ağırlıklı olarak iç tüketim ve inşaat yatırımlarıyla sürüyor. Sanayideki artışın büyük oranda iç talep kaynaklı olduğu, ihracatta ise büyümenin az sayıda sektör ve firma tarafından sürüklendiği görülüyor.
Bu yılın üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklandı. Yıllık büyümenin beklentilerin bir miktar altında kalarak %3,7 seviyesinde gerçekleştiğini öğrenmiş olduk. Sektörel dağılıma baktığımızda ise en çarpıcı verilerden biri, tarımdaki %12,7’lik daralma olarak karşımıza çıkıyor.
Tarımsal üretim aşağı, gıda enflasyonu yukarı
Gıda fiyatlarının enflasyon üzerinde sık sık negatif sürpriz yaptığı bir dönemde; tarımsal ÜFE’nin yukarı yönlü seyrini sürdürdüğü bir çerçevede bu veriler, önümüzdeki süreçte gıda enflasyonu konusunda maalesef çok olumlu sinyaller vermiyor. İklim krizinin etkileriyle derinleşen kuraklık, gerek içme suyu gerek tarımsal sulamada sıkıntılı bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Tarım ve sulama konusunda gelmekte olan risklere karşı yeterince hazırlık yapılmamış olması, ortaya çıkan bu tabloyu ne yazık ki sürpriz olmaktan çıkarıyor.
Tarım sektöründeki %12,7’lik yıllık daralma, yalnızca bu çeyreğe özgü bir sorun da değil. Son 11 çeyreğin beşinde tarımda negatif büyüme görüyoruz. Bu yılda da aynı eğilimin devam ettiği net şekilde izleniyor: İlk çeyrekte %-0,7, ikinci çeyrekte %-5,3, üçüncü çeyrekte %-12,7. Tarımdaki sıkıntının yapısal bir hâl almaya başladığı açık şekilde ortada.
Sanayideki büyüme selektif, iç talep kaynaklı ve piyasada kalma odaklı
Sektörel bazda diğer dikkat çekici veri ise sanayi üretimindeki %6,3’lük büyüme. Bu satırlarda sık sık dile getirdiğimiz gibi sanayide artan sorunlar farklı kesimler tarafından da sürekli gündeme getiriliyor. Sanayi üretimindeki artışın önemli bir kısmı, geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde yaşanan daralmanın yarattığı baz etkisinden kaynaklanıyor. Yani bu büyüme, sanayide sorun olmadığı anlamına gelmiyor.
Verilerin detayına indiğimizde ihracatın %-0,7 daraldığını, ithalatın ise %4,3 arttığını görüyoruz. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %95’nin sanayi ürünlerinden oluştuğunu dikkate aldığımızda, sanayideki artışın dış talepten ziyade iç talep kaynaklı olduğu açıkça anlaşılıyor.
Geçtiğimiz ay yayımlanan ihracat verileri de aynı tabloyu destekliyordu. İhracatta parite etkisiyle birlikte dolar bazında kısmi bir artış izlesek de bu artışın büyük ölçüde savunma, otomotiv ve kimya gibi birkaç sektörde yoğunlaştığını ve toplamda 10–15 firma tarafından sürüklendiğini gördük. Özellikle savunma sanayinin iç ve dış talebe yaptığı katkı bu noktada belirleyici durumda.
İnşaat sektörünün ise %13,9 ile ciddi bir büyüme gösterdiğini görüyoruz. İnşaat, hem kendisi hem de desteklediği pek çok sanayi kolu aracılığıyla iç talebi güçlü şekilde beslemeye devam ediyor.
İhracat son 11 çeyreğin 5’inde daraldı
Toparlamak gerekirse; sanayideki artışın büyük oranda iç talep kaynaklı olduğu, ihracatta ise büyümenin az sayıda sektör ve firma tarafından sürüklendiği görülüyor. İhracattaki daralmanın yalnızca bu çeyreğe özgü olmadığı, son 11 çeyreğin beşinde negatif büyüme yaşandığı da hesaba katıldığında, ihracat tarafındaki zayıflığın yapısal bir sorun hâline geldiği söylenebilir.
Ayrıca sanayi üretimindeki artışın önemli bir kısmının stoklara gittiğini, dış talepte belirgin bir toparlanma olmazsa bu birikimin ilerleyen dönemlerde üretim üzerinde baskı oluşturabileceğini unutmamak gerekiyor. Üretim artıyor görünse de sahadaki aktörlerin anlattıkları ve mikro verilerin işaret ettiği tablo, sanayideki sorunların hâlen ciddi boyutta olduğunu açıkça gösteriyor.
Büyümeye en büyük katkı iç tüketimden
Harcama yöntemine göre GSYH verilerine baktığımızda, yurtiçi tüketim talebinin her çeyrekte artarak büyümeye daha fazla katkı verdiğini izliyoruz. İlk çeyrekte %2,1, ikinci çeyrekte %4,4, üçüncü çeyrekte %4,8 artan tüketim; toplamda %3,7 büyüyen GSYH’ye %3,2 katkı vermiş durumda. Ekonomideki büyümenin önemli bölümünün iç talepten beslendiği net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu tablo, enflasyonla mücadelede neden zorlandığımızı da bir başka açıdan açıklıyor.
Yatırımlardaki büyüme inşaat sektörü kaynaklı
Son olarak yatırım harcamalarına baktığımızda burada da güçlü bir görünüm karşımıza çıkıyor. Yatırımlar son iki çeyrekte sırasıyla %9 ve %13 büyümüş durumda. Yatırım kalemlerinin içinde yer alan makine-teçhizat ve inşaat yatırımlarının her ikisi de üçüncü çeyrekte güçlü artış gösteriyor. Makine-teçhizat tarafındaki %11’in üzerindeki artış olumlu görünse de geçen yılın ikinci ve üçüncü çeyreklerinde yaşanan sert daralmalar dikkate alındığında bunun net etkisinin sınırlı kaldığını vurgulamak gerekiyor. Ağırlıklı olarak deprem bölgesindeki faaliyetlerden kaynaklanan inşaat yatırımları ise geçen yılki %7–9 aralığındaki güçlü büyümelerin üzerine bu yıl %11–13 seviyelerinde ek bir artış göstererek yatırımların ana lokomotifi olmayı sürdürüyor.