Anlaşıldığına göre Avrupalı liderler şayet Rusya’nın Ukrayna’daki yayılmasına engel olma kararlılığı sergilenmezse, yayılmaya devam edeceği konusunda Trump’ı ikna etmişler.
Takriben bir hafta önce Trump-Putin görüşmesinin gerçekleşmesini sabırsızlıkla beklemekteydik. Geriye doğru bakıldığında gerçekçi bulunmasa da, hepiniz adeta bir mucize sonucu Ukrayna savaşının sona ereceğine ümit bağlamıştık. Aslında iki lider arasında neler konuşulduğunu tam olarak kimse bilmiyor. Görüşmelerde birçok konuya temas ettikleri, bunlar arasında Ukrayna’daki durumun da olduğu ama tek konunun o olmadığı anlaşılıyor.
Yaygın kanaat, toplantıdan Putin’in kazançlı çıktığı merkezindedir. Kendisi uluslararası sistemden dışlanırken, Amerikan Başkanı ile baş başa görüşerek küresel liderler arasına geri dönüş yapmış bulunuyor. Ukrayna konusunda ise taviz vermediği, Trump’ın Rusya’nın haklı bir güvenlik endişesi bulunduğunu, Ukrayna’nın NATO üyesi yapılmaması gerektiğini teslim ettiği anlaşılıyor. Ayrıca Putin’in Ukrayna’ya bir kısım toprak vermeye hazır olduğu, ancak bunlar arasında Kırım ve halihazırda zaten işgal edilmiş bulunan ve çoğunluğun anadilinin Rusça olduğu bölgelerin bulunmayacağı konusunda Trump’ı ikna ettiği de tahmin ediliyor.
Trump, Avrupalı liderlerle de görüşmek mecburiyetinde kaldı
Bu görüşmenin ardından Washington’da gerçekleşen toplantılar geldi. Trump aslında Beyaz Saray’a sadece Zelenski’yi davet etmişti ve ona Ukrayna savaşını bitirmek ile ilgili niyetlerini açıklayacaktı ama beklenmedik bir şekilde bir dizi Avrupa lideri de Washington’a gelerek Amerikan başkanına güvenlik endişelerini aktarmak ve Ukrayna’da atılacak adımların kendilerini nasıl etkileyeceğini aktarmak istediler. Sonuçta, Trump önce Zelenski ile konuştuysa da ardından Ukrayna davasını desteklemek üzere Washington’a koşan Avrupalı liderlerle de görüşmek mecburiyetinde kaldı.
Avrupalı liderler artık Trump’a nasıl yaklaşılması gerektiğini çözmüş bulunuyorlar. Önce başarılarını kutlamak ve size verdiği destek için teşekkür etmek gerekiyor. Ardından kendisinin devlet adamlığına ve sorun halledici yaklaşımına duyduğunuz hayranlığı ekleyebilirsiniz. Bunun yanında, barış inşa etmeye dönük gayretleri dolayısıyla Barış Nobel’i alması gerektiğini de söyleyebilirsiniz. Rivayete göre, İngilizler Zelenski’ye Trump’a nasıl yaklaşması gerektiği konusunda kurs vermişler ve böylece bir önceki buluşmalarındaki halkla ilişkiler faciasının tekrarlanmamasını sağlamaya çalışmışlar. Bu rivayet ne oranda doğru bilemeyiz ama bu defaki görüşmenin dostane geçtiği, arada şakalar yapıldığı ve tatsız herhangi bir olay yaşanmadığı anlaşılıyor.
Rusya’da lider kadrosunun önemli kısmı Sovyet İmparatorluğu istiyor
Anlaşıldığına göre Avrupalı liderler şayet Rusya’nın Ukrayna’daki yayılmasına engel olma kararlılığı sergilenmezse, yayılmaya devam edeceği konusunda Trump’ı ikna etmişler. Hitler’in Çekoslovakya’yı alması karşılığında başka yerlere girmeyeceği konusunda yaptığı anlaşmayı kolayca ihlal ettiğine ve Almanya’nın “hayat alanı”nı genişletmeye devam ettiğine atıfta bulunmuşlar. Tabii, Rusya ”hayat alanını, genişletmek peşinde değil ancak lider kadrosunun önemli bir kesimi Sovyet İmparatorluğu’nu yeniden kurmak istiyor. Güvenlik endişesi ise daha önceleri Sovyetlerin hüküm sürdüğü bölgelerde Rus nüfuzunu tekrar tesis etmek için bir mazeret olarak kullanılıyor. Alaska’da Rus Dış İşleri Bakanı Sergei Lavrov’un CCCP, yeni Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği amblemli bir gömlek giymesi belki de aslında neyin peşinde koştuklarını berrak olarak ifade ediyor.
Bir ihtimal bu ay içinde Zelenski ve Putin buluşarak barış görüşmeleri yapacaklar. Normal koşullar altında ateşkes ve barış görüşmeleri birbirini izleyen iki ayrı safhadır. İşin bir an önce barışla sonuçlanması için sabırsızlanan Trump ise ikisinin birlikte yürümesini istemektedir. Toplantının tarihi ve mekanı henüz belirlenmemiştir, ancak Trump toplantıların bir aşamasında kendisinin de katılmak yoluyla devreye girmek istediğini, böylece son uyuşmazlık noktalarının aşılmasına yardımcı olarak nihai belgeye şekil vermeye yardım edebileceğini ifade etmiştir.
Avrupalı liderler, yapılacak herhangi bir anlaşmanın Ukrayna için güvenlik garantisi taşıması, Ukrayna topraklarında mutlaka Avrupalı askerlerin bulunmasına cevaz vermesi gerektiği konusunda ısrarlıdırlar. NATO’ya üyelik kapıları kapansa da her büyük Avrupa ülkesi Ukrayna ile bir savunma anlaşması yapabilmeli, böylece adeta NATO’yu andıran ve Ukrayna’yı yabancı saldırılarına karşı (yani Rusya’ya karşı) koruyan bir düzen oluşturulabilmelidir. Trump Avrupalıların endişelerini anladığını, bunları Ruslara aktaracağını ve onların da Trump’ın görüşlerini hesaba katacaklarını düşünmektedir.
Zelenski Rusya’ya toprak vermemek konusunda kararlıdır. Bunun ne anlama geldiği, şayet müzakereler başlayacak olursa, açıklık kazanacaktır. Ancak, Putin’in kendi kamuoyuna savaşı haklı göstermek için bir miktar toprağa el koymakta ısrar edeceği kesindir. Bekleyip görmemiz gerekecek. Bu arada Bay Trump da barış müzakerelerini yürütmenin Manhattan’da ev yapıp satmaktan çok daha zor bir işlem olduğunu yavaş yavaş öğrenmektedir.