Teknoloji şirketlerinin performansları, ABD’nin farklı olduğu inancını yarattı. Bunun için ‘‘Amerikan Müstesnalığı’’ ifadesi ortaya çıktı. Ancak kazançlara bakılırsa, Avrupa endeksleri yılbaşından beri S&P 500 endeksine tur bindirdiler.
S&P 500 endeksinin dolar cinsinden yüzde 17’lik yükselişi sağlamdır. Ama İspanya ve İtalya endekslerinin sırasıyla yüzde 47’lik ve yüzde 32’lik kazançları etkileyicidir. Alman DAX endeksi de yüzde 22 arttı. EUR/USD paritesinin bu yıl yüzde 13,5 yükselmesi, dolar cinsinden düşünen yatırımcının hesabını iyice bozuyor. Finansal rasyolar açısından Avrupa hâlâ ucuzdur. Yanı sıra, yatırımcılar yapay zekâ ticaretinden kaçıp sığınabilecekleri güvenli bir liman arıyorlar. Euronun muhtemel gücü ve bahsettiğim ucuzluk, bölgenin avantajları yine olabilir. Tabii riskler de var. Avrupa Merkez Bankası (AMB) faiz indirimi konusunda kenara çekildi. Yüzde 2’nin ‘‘nötr faiz’’, yani ekonomiyi ne teşvik eden ne de daraltan oran olduğu düşünülüyor. AMB’nin büyüme tahminleri de iyimser gözüküyor. Son olarak, enflasyon riskinin düştüğüne inanılıyor. Fakat hizmet sektöründe bu sorun çözülmemiş gibi duruyor.
Yılbaşında ‘‘Hisse senedi portföyünde Çin ve Avrupa’ya ağırlık verilmelidir’’ demiştim. 2026’da da buralardan hisseler olmalıdır. BIST 100 endeksinin performansı bu yıl zayıf kaldı. Önümüzdeki sene için pozitif beklentiler dillendiriliyor. Umarım tabela şirketlerinin değil, ekonominin lokomotif güçlerinin konuşulacağı bir dönem olur.