YZ çağında egemenlik, fabrika sahipliğiyle değil, veri yönetimiyle ölçülür. Veri sende fakat yönetimi elde ise algoritmik Çinleşmenin dijital müstemlekesi olursun. Verin yoksa yerin yok bu âlemde…
Yatırım gibi görünüyor ama kodla geliyor. Bir ülke düşünün: üretim, istihdam, teknoloji getirisi sunuyor ama yanında gizli formatta; veri altyapısı, algoritmik karar sistemleri, dijital protokol bağımlılığı da taşıyor. Zira artık çağ, doğrudan sermaye değil; dolaylı algoritmalar çağı...
Ben buna “Algoritmik Çinleşme” diyorum: Bir coğrafyaya para gelir, fabrika kurulur, veri toplanır, alışkanlık kodlanır, karar mimarisi şekillenir. O coğrafya artık sadece üretim üssü değil; veri kolonisi olmaya başlar. Tıpkı Çin’in gittiği pazarlara kendi finansı, teknolojisini dayatıp mandalaştırması gibi…
KURALLARI KODUN SAHİBİ YAZAR
Klasik yatırımların çarpanı fizikseldir; üretim, istihdam, ihracat… Ama YZ destekli yatırımların çarpanı algoritmatiktir. Yani kararın nerede verildiği, yazılımı kimin yazdığı, verinin kimde işlendiği… Bugün Türkiye’ye yönelen stratejik sermaye, sadece istihdamı değil, karar altyapısını da hedefliyor.
Kod yazılmadan sistem kurulmaz ama sistem senin dışından kodlanırsa, sen sadece kullanıcı olursun. YZ altyapılı üretim sistemleri; baştan sona dijital protokollere dayanır. Ve bu protokollerin çoğu, Türkiye sınırları dışında, farklı regülasyon iklimlerinde yazılmıştır. Kod egemenliğini kaybedebilirsin.
2 SORU 2 CEVAP / Stratejik yatırım okumasına dair…
Neden her yatırım aynı etkiyi yaratmaz?
Çünkü bazı yatırımlar altyapı getirir, bazıları ise bağımlılık… YZ çağında bir yatırımın değeri kadar, getirdiği veri aklına da bakmak gerekir. Sadece fabrikayı değil fikriyatı da ithal ediyorsan; bu büyüme değil, yön kaybıdır. Unutma ki ticarette dahi şu anda yeni slogan; “müşteri verinimetimdir” oldu.
YZ yatırımlarında nelere dikkat edilmeli?
Veri nerede toplanıyor, kararlar nerede veriliyor, algoritmalar nerede yazılıyor? Bu üç sorunun cevabı içeride değilse, dışarıdan yatırım gelmiş gibi görünür ama kontrol dışarıya geçmiştir. Çünkü kod, cihazdan önce gelir. Ve kodun sahibi, kimin çalışacağına değil, nasıl çalışacağına karar verir.
NOT
YABANCI YATIRIM MI DİJİTAL İŞGAL Mİ?
Bugün Türkiye; Pasifik ve Atlantik eksenleri arasında veri odaklı yeni bir jeopolitik kıskaçtadır.
Batı; güvenliğini dayatır. Doğu; kapasitesini sunar. Ama her iki tarafta da eksik olan şey şudur: Türkiye’nin kendi dijital stratejisi... Milli algoritmasını kuramayan, başkasının yazılımında işlem görür.
YZ çağında toprak değil, sunucu alanları işgal edilir. Yatırım dediler, kablo döşediler. Bulut kurdular, veri çektiler. Gözümüz sevindi, aklımız devredildi. Gümrük tarifesini değiştirebilirsin ama veri akışını değiştiremezsen, egemenliğin parçalı hale gelir. Yüksek teknoloji iyidir de seni yükseltebiliyorsa…
Bu yüzden gelen her yüksek teknoloji yatırımına “veri egemenliği filtresiyle” bakmak zorundayız. Eğer ürettiğin veri sende kalmıyor ve sanal dünyanın yağmasın açık halde ise başın belada demektir. Hele ki algoritrokrasi çağında elin bilgisiyle, yabancının koduyla düşünüyorsan, yandın ki ne yandın…