Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2025 yılı Haziran ayı itibariyle büyükbaş hayvan nüfusumuz 17 milyon 189 bin, küçükbaş hayvan nüfusu ise 58 milyon 206 bin. Et ve süt konusu genellikle büyükbaş hayvanlarla sınırlı konuşuluyor. Ancak küçükbaş hayvancılıkta da çok büyük bir ekosistem var. ABD’de kendi markasıyla dağıtım yatırımına hazırlanan Urfarm Süt Ürünleri Gıda Sanayi ve Limited Şirketi (Urfarm) İhracat Direktörü Mustafa Acar ile İstanbul’da buluştuk. Acar, Urfarm’ın, yılda 13 bin ton koyun sütü işlediğini, bunun yarısını Ceylanpınar ve Ankara TİGEM’lerden, yarısını da sayıları 3 bin 800’ü aşan Şanlıurfa’daki küçük üreticilerden tedarik ettiklerini söylüyor. Yerli ırk ivesi koyunundan elde edilen bu sütten ‘dünyanın en doğal ve kaliteli sadeyağını (baklavanın vazgeçilmezi), koyun yoğurdunu, geleneksel peynirlerimizi ve ayrıca İtalyan pecorino, Yunan feta peynirlerini üreterek’ ihraç ettiklerini anlatıyor. 2024 yılında yaptıkları 10 milyon dolarlık ihracatın yüzde 80’ininin pecorino ve feta olduğunu, bu peynirlerin tamamına yakınını (yaklaşık 1000 ton) ABD’ye sattıklarını belirtiyor. Şanlıurfa’da İtalyan ve Yunan peynirleri üretip sertifikasyonlarını tamamlayıp ABD ve Avrupa’ya sürdürülebilir ihracat yapabilmenin öyküsü çok ilginç. Mustafa Acar’ın kendi öyküsüyle de iç içe girmiş görünüyor. Acar şöyle konuştu:
“Sütte kariyer yaptım, derviş gibi bir patron buldum”
“Ailem Konya, Antalya yörüklerinden en son İzmir’e yerleşmişler, İzmir’de doğdum, büyüdüm. Meslek lisesi okuyup makine teknisyeni oldum. Askerlikten önce İzmir’de TEBA’da çalıştım. Kırıkkale’de askerlik yaparken Ankara’da akrabalarımızın yanına gidiyordum. Bana ‘yabancı bir firma var eleman arıyor, ismi de Danone’ dediler. Askerlik bitince orada ‘teknik satın almacı’ olarak işe başladım. Yabancı dile çok önem veriyorlardı, boş zamanlarımda hızlıca İngilizce öğrendim, çok gayretli bir gençtim. Bir gün ‘Dünya genelindeki Danone fabrikalarının endüstriyel direktörü geliyor ve hava limanından yarın sabah sen alacaksın’ dediler. Gittim, karşıladım, direktör yanıma, asistanı arkaya oturdu. Direktör, İngilizce olarak ‘sor bakalım fabrikada işler nasıl gidiyormuş’ dedi. Ben doğrudan İngilizce olarak kendisine anlattım. ‘Sen ne yapıyorsun şirkette’ dedi. Teknik satın almacı olarak çalıştığımı söyledim. ‘Süt yapar mısın’ diye sordu. ‘Bu konuda eğitim almam gerekir, bilgisayarım, odam, telefonum da olmalı’ dedim. Direktör beni ertesi sabah kaldığı otele kahvaltıya davet etti, gittim. Ertesi gün bana oda, bilgisayar, telefon vs. verildi. Sonra da ‘pasaportunu çıkar, iş üzerinde eğitim alacaksın’ dediler. Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Fransa, Almanya’da 6 ay ‘süt eğitimi’ aldırdılar. Süt kalitesi, sağım teknikleri, satın alma, hayvancılık hepsini öğrettiler. Döndükten sonra Ankara’daki süt kalitemizi iyileştirdik. Sonra Lüleburgaz fabrikaya gönderdiler. Sekiz yıl sonra da Afrika ve Orta Doğu Süt Satın Alma Bölge Müdürü oldum. Danone, kariyerime çok büyük katkı sağladı. Sonra Yörsan’da tedarik zincirinden sorumlu genel müdür yardımcısı oldum. Orada ödeme zorlukları başlayınca ayrılıp 2018’de kendi şirketimi kurdum. ‘Süt ve hammaddelerini alır satarım ihracat, danışmanlık yaparım’ diye yola çıktım. Nestle’de çikolata için süt türevleri alımlarına danışmanlık yaptım. Baktım ki çikolata için sadeyağ kullanıyorlar ve sadeyağ nerede var? Şanlıurfa’da. Gittim, baktım ki Urfarm’a, ivesi koyunlarından süt geliyor ve sadeyağ ile yöresel peynirler üretilip toptancılara veriliyor. Firmanın sahibi Mehmet Sinan Kutlu ile çok iyi anlaştık. Kendisi derviş gibi bir insandır ve halen de 42 yaşında genç bir patron. Bunca yıl ticaretin içindeyim onun kadar ahlaklı bir iş insanına rastlamadım. 25 sene önce köylerden süt toplayarak sadeyağ üretimine başlamış. Önce ihracat için danışmanlıkla başladık, ihracatta komisyon karşılığı çalıştık, kâr ortaklığı şeklinde yapıyla devam ediyoruz. Önce ülkemizin yedi bölgesinden yedi yerel peynirin üretimini standartlaştırdık. Ardından Yunanistan’ın geleneksel feta peynirini ürettik. Dedeağaç’tan feta ustası getirdik, ürün çok beğenildi, ihracatına başladık. İtalya Sardunya’dan bir üretici bize ulaştı ve ‘pecorino üretiyorum birlikte yapabilir miyiz’ diye sordu. 83 yaşında peynir ustasıyla Şanlıurfa’ya geldi, onu da üretmeye başladık. Pecorino, koyun demek. Bu peyniri Lazio bölgesinde ilk kez Roma askerleri üretmiş. Dışı tuzlu sert bir peynir ve uzun süre bozulmuyor, protein oranı yüksek. ABD’ye 2021’de sekiz konteyner pecorino’yu göndermiştik. İş büyüdü ve şu anda ihracatımız yıllık 1000 tona yükseldi. Marka olarak sadeyağ coğrafi işaretini de aldık. Geçen sene büyük çoğunluğu ABD’ye ve peynir olarak 10 milyon dolarlık ihracat yaptık. Ciromuzun yüzde 95’i ihracattan. İhracata başlamadan önce yıllık 3 milyon litre süt işliyorduk, şimdi 13 milyon litreyi aştık. Şanlıurfa’dan bir dünya markası çıkarmak istiyoruz. ABD’de, kendi markamızla öne çıkmak için kendi dağıtımımızı da kuruyoruz. Ürünlerimiz doğal ve katkısız. 5 bin yıllık reçetesine göre üretilen son derece sağlıklı ürünler. Şimdi koyun sütünden yoğurt da üretiyoruz, yüzde 5 yağlı, yüzde 5 proteinli, satışına başladık. Şimdi Suudi Arabistan’dan sadeyağ talebi geldi, oraya da ihracata başlayacağız. Sadeyağ önemli bir antioksidandır. İçinde kazein yok, laktoz yok ve vücutta çok hızlı çözünür. En iyi baklavalarda kullanılır.”
İspanyollar bizim ivesi koyunlarımızın memesini büyütüp kuyruğunu küçülttü!
Urfarm İhracat Direktörü Mustafa Acar, dünya genelinde ‘koyunların ilk kez ehlileştirildiği yerin’ Şanlıurfa olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bizim ivesi ırkı koyunumuz sıcağa dayanıklı, kahverengi kafalı ve büyük kuyrukludur. TİGEM’de de koruma altındadır ve 55 bin tane vardır. Ayrıca köylerimizde de yaygındır. En kaliteli sadeyağın sütü bu koyunlardan olur. Çok ilginç bir gelişme yaşandı; İspanyollar ivesileri, Almanya ırkı bir koyunla melezledi ve büyük memeli küçük kuyruklu hale getirip ardını da Asaf ırkı koydu. Bunlarda meme büyüdüğü için süt verimi bir sezonda ciddi ölçülerde arttı. Şimdi bu koyunlardan elde edilen sütü ‘süt tozuna’ çevirip Çin’e ihraç ediyorlar. Çinliler bunu, kazein ve proteini yüksek bir besin olduğu için günlük bir bardak süt olarak çocuklarına içiriyor.”