İnsanlığın gelişimini yüzyıllarca öncesine kadar götürebilir ve bunun üzerinden ne kadar çok mesafe kat edildiğini anlatabilirsiniz. Bu, ilgi çekici bir konu da olabilir. Daha doğrusu böyle olduğunu yazılan, okunan ve anlatılanlardan biliyoruz. Ancak Homeros değilseniz ve İlyada gibi bir şey yazamıyorsanız, bu mışlı geçmiş zamanın kalıcı bir değeri olduğunu söylemek -en azından benim açımdan- çok kolay değil.
Hem bir eserin üretilmesi hem de bir işin yapılması için geçen zaman aslında en değerli ve yerine yenisi konulamayan unsuru oluşturuyor. Bunun diğer boyutunda da hız yer alıyor. Ne kadar hızlıysanız birim zamanda o kadar uzun mesafe kat edersiniz. Bu yüzden belirli bir geçmişte olanları hatırlamanız ve geri dönüp unuttuğunuz şeylere yeniden bakmak zorunda olmamanız önemlidir. Bu manevra zaman kadar motivasyon kaybına da neden olur.
Bu yolculukta bir de önceliklendirmeler ve koşullandırmalar önem taşır. Rahmetli babam, “Muhakkak okumalısın yavrum, eğer vaktin varsa” derken okumanın ancak hayatın akışından kopmadığın zaman ve hayattaki performansın önem taşıdığında önemli olduğunu anlatıyordu. Ben bunu o söylediğinde değil, ben anlayacak noktaya geldiğimde kavradım.
Biz genellikle bu koşul önermelerini vurgulamayız. Duygusal bir toplum olduğumuz için en çarpıcı yeri alır, kısaca ifade eder ve alkışlayarak ya da yuhalayarak duygularımızı ifade ederiz. Bunun aksini yapmaya çabamda, HPE Innovation Day etkinliğinde HPE Türkiye, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya Bölgesi Genel Müdürü Güngör Kaymak’ın anlattıkları önemli bir katkı sağladığını belirtmeliyim.
Kaymak, bunu yaparken 10 yıl öncesi gibi makul bir geçmişe giderek yapay zekâ, hibrit bulut ve şebeke konularında algımızın nasıl değiştiğini ve bunun kat ettiğimiz mesafe ile bağlantısını ortaya koydu. 2015’te yapay zekâ denince “makineler gerçekten görebilir, duyabilir ve tercüme yapabilir mi?” sorusuna odaklanırken, hibrit bulut “maliyet avantajı beklentisi ile her şeyi genel buluta taşıma” ekseninde ele alıyormuşuz. 2015’te şebeke tarafındaki heyecan konusunu ise, 400 Gbps Ethernet’in ilk denemeleri oluşturuyormuş.
2025’e geldiğimizde bu kavramların ciddi biçimde değiştiğini görüyoruz. Yapay zekâ tarafındaki soru “yapay zekâ ne zaman insan zekâsını geçeceğe dönüşürken hibrit bulut “yapay zekâ için tek seçenek olması” ile paradigmayı belirliyor. Şebeke tarafındaki konuyu ise Kaymak “AI için Networking, Networking için AI” ifadesi ile açıklıyor. Yeni paradigma, her şeyin yapay zekâ ekseninde yeninden şekillendiğini gösteriyor. Baştan beri anlattığım hikâyeye dönersem, Kaymak’ın bu değerlendirmesi, müşteriler, şirketi ve dünya genelindeki diğer oyuncular ile en ileri noktasında yaşadığı bir sürecin eseri olduğu için değer taşıyor. Kaymak, okuduklarını anlatsaydı, ne kadar ilgi çekici olursa olsun benden bu kadar yer alamazdı.
Kaymak ile ortaklaştığımız noktayı anlamak için sizi HPE Innovation Day’deki konuşmasının girişine götüreyim: “Konuşmanın başlığını değişimin hızını yakalamak olarak belirledik. Değişim değişmeyen tek gerçeklik diye meşhur fıkra var biliyorsunuz. Hakikaten sürekli bir değişim içerisinde, devinim içerisinde yaşıyoruz. Ama buna rağmen diyoruz ki, ya zaman ne çabuk geçti. Biz ne yaptık bugüne kadar da işte 3 yıl geçti, 1 yıl geçti, 10 yıl geçti. Eee bu süre içerisinde konuştuklarımız ne kadar değişti? Konuştuklarımızı hayata uyarlarken kullandığımız araçlar, yazılımlar, aletler ne kadar değişti? Sonradan baktığımızda şaşırarak görüyoruz bunu. Aynı şeyleri konuşuyoruz bazen bazı konularda, ama o konuştuğumuz konularda kullandığımız araçlar tümüyle değişmiş olabiliyor. Ben de değişimi ne zamandan bu yana bir gözden geçirelim diye arkadaşlarla konuşurken acaba dedim benim iş hayatıma başladığım yıllara geri dönüp o zamandan bu yana ne değişti diye bir biraz söz etsem; çok kafa karıştırırdı. Çünkü o zaman bugün konuştuğumuz hemen hemen hiçbir şeyi konuşmuyorduk.” diyor.
10. yılda yeni logo
Bu nedenle 28 yıl öncesine değil, 10 yıl öncesine gitmeye karar veriliyor. Bu seçimin sembolik bir karşılığı da var. 1939’da kurulan HP, 2015’te bireysel tarafta HPI ve kurumsal tarafta HPE olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bu ayrılmanın 10’uncu yılı olan 2025’te HPE yeni logosu ile yeni bir dönemin kapısını açtığını açıklıyor.
Yaklaşık üç ay önce açıklanan yeni logo, HPE’nin geldiği nokta ve özellikle yapay zekâ çağında oynadığı rol itibariyle kendini daha cesur gösterme ihtiyacını karşılıyor. Yeni logo, yeni esnek yapı ve yeni teknolojilerin yanı sıra “yeni bir şehre yeni bir portföyle yeni hizmet anlayışıyla hizmet vermeye devam etme” mesajını da veriyor.
Yeni ve inovatif servis modeli GreenLake ile ses getiren HPE, yeni logosunu belirlerken deniz seviyesinin oldukça yukarısına çıkıyor ve dağların zirvesinden esinleniyor. Bu iddialı mesaj, lider süper bilgisayarları, tamamlanan Juniper satın alma süreci ve NVIDIA ile yakın çalışma ile yapay zekâ alanında sağlanan performansa bağlı olarak yapay zekâ, hibrit bulut ve şebeke (networking) olmak üzere her üç konunun zirvesini hedefleyen bir yaklaşımı ortaya koyuyor.
Hewlett Packard Enterprise (HPE), 2015’te denemeye başladıkları 400 Gbps internet hızlarından bugün terabit seviyesinde Ethernet kartlarından, arkadaki switch’lerden, yapay zekâ uygulamalarını taşıyan hibrit platformlardan bahsediyor. Güngör Kaymak, bunu yapma biçimi ile ilgili önemli bir rehberlik de yapıyor ve değişimin altını çizerek “Burada hibrit platformu yapılması çok önemli çünkü şunu da gördüm: Artık her şeyi genel grupta taşımak aslında o kadar da mantıklı değil; ne maliyet açısından mantıklı, ne bilginin güvenliği, bilgiye hızlı erişmek açısından mantıklı…” diyor. Regülasyonlar, güvenlik kaygıları, çok gizli bilgilerle ilgili politikalar, farklı bulutlar üzerine yapay zekâ yüklerini koyup işlerin nasıl yürütüleceğini gündem maddesi haline getiriyor.
Bu gelişmeler yaşanırken teknoloji sağlayıcılarının da değiştiğine işaret eden Kaymak, “Teknoloji sağlayan ana firmalar olarak, teknolojideki lider kurumlar olarak biz de gelişiyoruz. Portföylerimiz değişiyor. Ürünlerimizin içerisindeki beceriler değişiyor. Kullandığımız yazılımlar, kullandığımız teknolojiler değişiyor ve bu bizim şirketlerimizin kültürünü de değiştiriyor. Değişime ayak uydurabilmek için organizasyonların da kendilerine esnetmeleri, yeni teknolojileri kendi içlerinde de hayata geçirebilecekleri ve esnekliğe kavuşmaları gerekiyor.” şeklinde konuşuyor.
Kaymak bu dönüşüm içinde değişmeyen noktalarının “şirket olarak kuruluş amacı” olduğuna işaret ediyor ve “Bizim amacımız, kuruluş amacımız insanlığın iş ve yaşam şeklini değiştirmek. Bunu yaparken de teknolojiyi iyi amaçlarla kullanmak. Teknolojinin iyiliği yaratma gücüne inanmak, sahip çıkmak. Bu ilkemiz, amacımız hala hayatta duruyor.” diyor.
Juniper satın alması ile daha güçlü duruş
HPE, yapay zekâ, hibrit bulut ve networking olmak üzere üç temel yapı taşı üzerinde faaliyetlerine devam ederken bunlardan üçüncüsünü Juniper Networks satın alması ile daha güçlü hale getiriyor. Bu doğal olarak büyük resme de güç katan bir gelişme. 2 Temmuz 2025 itibariyle ABD’deki yasal kurumların da onayıyla tamamlanan birleşme sürecinin ardından HPE ile Juniper’ın tek şirket haline gelmesi, HPE Network ve Dağıtım şeklindeki yeni bir yapının ortaya çıkmasını sağlıyor.
Kaymak, bunun HPE için anlamı üzerinde durarak gelecek dönem hakkında bir fikrimiz olmasını sağlıyor. “Bizler için bu gelişmenin birinci anlamı şu: yapay zekâ destekli amaca uygun network çözümleri üretmek. Hem HPE’nin bugüne kadar sunduğu geniş alan ağı çözümlerimiz hem de veri merkezindeki switch’lerimiz var. Juniper’ın özellikle yapay zekâ native diyebildiğimiz farklı çözümleri var. Veri merkezlerinde ve omurgalarda kullanılan switch’leri var.” diyen Kaymak, “Bunları bir araya getirdiğimiz zaman amaca uygun yapay zekânın desteklediği network çözümlerini ve aynı şekilde yapay zekânın daha da ileriye gidebilmesi için ihtiyaç duyduğu network çözümlerini de üretebileceğiz. Bu bir gelişme bizi dünyadaki en büyük network oyuncularından birisi haline getirdi. Ve şu anda yaklaşık 11 milyar dolarlık bir network ciromuz var, HPE olarak.” şeklinde konuşuyor. Bu yeni yapının altyapı tarafında eriştiği pazar da etkileyici: Dünyanın en büyük perakende grubunun dokuzunda, en büyük 10 üniversitenin hepsinde, kümesel sağlık hizmetleri şirketlerinin en büyük 10’unun hepsinde HPE Network yer alıyor.
Barcelona’nın yeni stadında şov hazırlanıyor
Yeni logosu ile yeni kimliğini vurgulayan HPE, Barcelona kulübü ile işbirliğine de büyük önem veriyor. Limak’ın tamamlaması umulan yeni stadyum inşaatının ardından kulüp yeni stadında taraftarları ile buluştuğunda HPE’nin üç ayak üzerine oturttuğu yeni kimliği altında sunduğu çözümler de burada şov yapacak. HPE ve Barcelona kulübünün yaptıklarının ayrıntılarına girmeyen Oraya büyük maçlarda gelen 105 bin seyircinin hareketlerini izleyip onlara yeni hizmetler sunmak üzere yapay zekâ bileşenlerinde yer aldığı bizim network çözümlerimizle beraber oluşturulan bir çözümden bahseden Kaymak, “Yemyeşil bir yaklaşımla dünyada henüz örneği olmayan bir deneyim geliştirmeye çalışıyorlar.” demekle yetiniyor.
Nükleer ve kimyasal tesislerde değişmesi gereken bir parça ile ilgili bilgiyi haftalar öncesinden verebilmek de yeni çözümlerin uygulama alanları arasında. Üretim, araştırma, kimya, otomotiv enerjiden tüketici deneyimine kadar geniş bir alana hitap eden çözümler, tek bir alanla sınırlı olmamaları nedeniyle bu yeni iş modeli için daha iyi bir sınama oluşturuyor.
COVID dönemindeki maske kullanımı, bu yeni dünya için çok açıklayıcı bir örnek oluşturuyor. Pandemi dönemimde ayda 129 milyar adedi bulan maske kullanımı, hem ölçek hem de operasyonel karmaşıklık anlamında çok büyük sıfatına hak kazanıyor. Maskelerin çok büyük kısmı polimerler eritilerek şişirme teknolojisiyle üretilirken hammaddenin tedarikinde tüketilen enerjinin büyüklüğün ve kullanıcılara dağıtımın ağır yüküne kadar yapay zekâ çağına yaraşır bir örnek söz konusu. Yapay zeka uygulamalarıyla yapılan analizler sonucunda buradaki enerji harcamasının yüzde 20 aşağıya çekilmesi başarılıyor. Kaymak, bu örneği, makine öğrenmesiyle ve yapay zekâ uygulamalarıyla üretimde verimliliğin ne kadar artırılabileceğini gösteren bir uygulama olarak anarken “Geldiğimiz gün itibariyle belki yapay zekâ uygulamaları henüz istenilen seviyede scale edilemiyor. Pilot uygulamalar var. Bunu gerçek iş hayatında arzu ettiğimiz sonuçlarda henüz göremiyoruz.” yorumunu yapıyor.
Ancak bu noktaya ulaşana kadar gerçekleştirdiğimiz yolculuk, bundan sonrası için de fikir veriyor. Kaymak, bu tabloyu “Sonuçta baktığımız zaman 10 yıl önce kullandığımız terminoloji hemen hemen aynıydı yani yapay zekâ, network ve bir bulut. Ancak bugün içinde kullandığımız çözümler, teknolojiler, araçlar bambaşka bir dünya. Ve bu araçları biz doğru zamanda işlerimize dahil edemezsek, doğru uygulamalarda esnekliğimizi arttıramazsak rekabette geride kalacağımız çok aşikar. HPE olarak biz insanların yaşama şeklini iyileştirme konusundaki amacımız paralelinde çalışmaya devam ediyoruz ve sizlere her türlü stratejik desteği, ürün desteğini vermeye hazırız, vermeye devam edeceğiz.” diyor.
Bu 10 yılın hikayesi 28 yıllık deneyimin kremasını oluşturuyor.