FATOŞ KARAHASAN
“Ödül” genel olarak, bir başarının, olumlu bir davranışın veya üstün bir performansın karşılığında verilen bir geri bildirimdir. Ödül sadece bir övgü, bir plaket veya bir madalya gibi sembolik bir gösterge de olabilir. Kimi durumlarda ise ödül maddi bir kazançla birlikte gelir.
Araştırmalar, ilgi ve övgü gibi olumlu geri bildirimlerin çocuklarda istenen davranışların tekrarlanma olasılığını artırdığını gösteriyor. Davranışlar ödül ve ceza mekanizmasını harekete geçirdiği için, ceza acı ve üzüntü anlamına geliyor. Ödül ise mutluluk ve gurur kaynağı olarak algılanıyor. Bu yüzden, dikkatli ve ölçülü bir biçimde kullanılan “takdir mekanizması” çocukların özgüven kazanmasına katkıda bulunuyor.
Bir amaca ulaşmak ve başarılı sonuçlar elde etmek için çalışmak, çocuklara ve gençlere sabretmeyi öğretiyor. Bir hedef için çabalamak gençlerdeki özdenetim ve sorumluluk duygularının gelişimine destek oluyor. Onların daha anlayışlı, empati sahibi ve çalışkan bir tutum içinde olmalarına zemin hazırlıyor. Böylece dayanıklı olmalarını sağlayarak başarısızlıkla karşılaşıldığında yılmadan devam etme gücünü bulmalarına yardımcı oluyor. Başarısızlığın bir yetersizlik değil, öğrenme fırsatı olduğunu kavramak zorluklarla mücadele etme gücü veriyor. Olumlu davranışların takdir edilmesi ise motivasyonu artırarak çocukların öğrenmeye karşı daha istekli olmalarını sağlıyor.
Ödüllerin önemli ve değerli olması için ödüllendirme mekanizmasının gelişim odaklı bir bakış açısıyla yönetilmesi gerekiyor. Ödülün bir eğitim aracı olarak yanlış kullanımı çocukları ödül bağımlısı bireyler haline getirebiliyor. Çocukların yetenekleri ve becerilerine odaklanan “sen zekisin”, “sen özelsin” benzeri kişilik odaklı övgüler onlardaki benlik algısına zarar verebiliyor. Aşırı özgüven yüksek beklentiler doğurabildiği için başarısızlık veya eleştiriyle karşılaşan genç, kabuğuna çekilmeyi tercih ediyor.
Olumlu destek iş tatminini ve bağlılık duygusunu artırıyor
Ödüllerin iş yaşamında da önemli bir yeri var. Bireyler çalıştıkları kurumlarda olumlu destek gördüklerinde iş tatminleri, bağlılık duyguları ve performansları artıyor. Şirket içinde veya rakiplere karşı kazanılan ödüller ise kurumun çalışanları için önemli bir itici güç işlevi görüyor.
Ödüller bireylere ve kurumlara bilinirlik sağlıyor. Sağlıklı bir rekabet ortamı oluşmasına katkıda bulunarak yeni çözümlerin ve yaratıcı fikirlerin bulunmasına zemin hazırlıyor. Bireylerin ve kurumların emeklerini görünür kılarak sadece sektörler için değil aynı zamanda ülkeler için de büyük bir itici güç işlevi üstleniyor. Sporda, bilimde, sanatta kazanılan ödüller ülkelerin bilinirliğini artırıyor. Olumlu algıların oluşmasına yardımcı oluyor.
Ödül rekabeti sorunlara neden olabiliyor
Ödül beklentilerinin olumsuz yanları da mevcut. Öncelikle rekabet ortamı sertleştiğinde, bireyler üzerindeki baskı performansı artırmak yerine azaltabiliyor. Ödül yarışı takım ruhunu zedeleyebiliyor. Popüler olma kaygısı ise adaletsizlik ve kayırmacılığa neden olabiliyor.
Ödül rekabeti piyasada paraya satılan ödüllerin doğmasına da zemin hazırlıyor. Katılım veya başvuru ücreti karşılığı verilen ödüller çoğu kez gerçek başarıyı yansıtmıyor. Ödeme yapan herkese verilen “En başarılı” kişi ve veya kurum ödülleri, itibar sağlamadığı gibi tam aksi sonuçlara neden olabiliyor.
Bazı durumlarda jüri üyelerinin kişisel ilişkileri, ideolojik tercihleri veya siyasi görüşleri ödül sonuçlarını etkileyebiliyor. Bu da ödüllerin liyakate göre değil de kurulan ilişkiler çerçevesinde verilmesiyle sonuçlanıyor. Ödül sahtekarlığı, gerçek ödüllerin değerini gölgeleyerek haksız rekabette neden oluyor. Kamuoyunu yanıltıyor ve hak eden kişi, kurum ve eserleri gölgeleyerek kalitenin düşmesine neden oluyor. Lobi faaliyetleri de aynı şekilde haksızlıklar doğurabiliyor.
ÖDÜLLERİN DEĞERİNİ BELİRLEYEN 5 UNSUR
Bir ödülün değerini öncelikli olarak kültürel normlar belirliyor. Bazı toplumlarda bireysel başarıya verilen ödüller prestijli olarak kabul edilirken, bazılarında ise topluluk yararına hizmet edenlere verilen ödüller daha anlamlı görülüyor. Maddi sıkıntısı olan biri için para ödülü değerli olabilirken, başkası için manevi takdir daha büyük anlam ifade edebiliyor. Oscar veya Cannes Lions gibi sadece sembolik bir sertifika, madalya ya da plaket sunan ödül programları yarattıkları etki ve sağladıkları şöhret açısından dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Bu bağlamda, ödüllerin değerini belirleyen unsurları, “Ödülü veren kurumun saygınlığı; Objektif değerlendirme kriterleri; Yetkin ve saygın bir jüri; Süreklilik; Ödülün toplumsal faydası” olarak beş başlık altında ifade etmek mümkün olabilir.
1. ÖDÜLÜ VEREN KURUMUN SAYGINLIĞI
Bir ödülün değeri, onu veren kurumun saygınlığıyla doğru orantılı olarak artıyor veya azalıyor. Ödül sistemlerinin şeffaf, adil ve liyakate dayalı olması, ödülü veren kurum veya kişinin saygınlığını ve güvenilirliğini artırıyor. Örneğin dünyanın en saygın programlarından bilim, edebiyat ve barış alanında Nobel; gazetecilik ve edebiyatta Pulitzer; matematik alanında Fields; teknoloji, sanat, felsefe ve temel bilimlerde Kyoto, müzikte Grammy; televizyon yayıncılığında Emmy ödülleri kazananlara dünya çapında saygınlık ve şöhret sağlayan platformlar. Ülkemizde Vehbi Koç Ödülü; Sabancı Vakfı Ödülleri, Sabri Ülker Vakfı Ödülleri, TÜBİTAK Bilim ödülleri, Yunus Nadi Edebiyat Ödülleri, Altın Portakal Film Festivali Ödülleri prestij ve görünürlük getiren çok önemli platformların başında yer alıyor.
2. OBJEKTİF DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ
Ödülün objektif ve adil kriterlerle değerlendirilmesi için şeffaf ve hakkaniyetli ölçütler olmasına ihtiyaç var. Seçim sürecinin bağımsız ve tarafsız bir biçimde yapılması ve hiç bir biçimde manipülasyona izin verilmemesi gerekir. Objektif kriterler adalet ve güvenilirlik sağlar. Net kriterler sayesinde adaylar arasında adil bir karşılaştırma yapılabilir. Aksi takdirde ödülün kamuoyu gözünde değeri azalır.
3. JÜRİNİN İTİBARI
Bir ödül sürecini değerlendirecek olan jüri üyelerinin, her şeyden önce alanlarında uzman olması gerekir. Tarafsızlık da bir ön koşul durumundadır. Jüri üyeleri kişisel ilişkilerden, çıkar çatışmalarından uzak durmalı ve başvuran kişi ya da kuruluşlara yakınlıkları varsa bunu açıklayıp süreçten çekilmelidir. Eleştirel düşünme ve adil bir biçimde değerlendirme yapılabilmesi için jüri üyeleri, başvuran adayların tanınırlık ve popülerlik özelliklerine değil niteliklerine bakmalıdır. Yenilikçi ve farklı çalışmalara şans tanımak için eşitlikçi olarak bakmak şarttır. Jürinin kendi aralarındaki tartışmaları gizli tutması ve adaylarla ilgili özel bilgileri paylaşmaktan kaçınması çok önemlidir. Sonuçların açıklanmasına sıra geldiğinde ise süreç ve gerekçeler hakkında bilgi vermeleri gerekir.
4. SÜREKLİLİK
Süreklilik bir ödülün itibarını artırır. Ödülün bir defalık değil, istikrarlı şekilde verilmesi prestij ve güvenirlik kazandırır. Düzenli verilen ödüller, zamanla bir “geleneğe” dönüşür. Örneğin Nobel Ödülleri, 1901’den beri her yıl verildiği için dünyanın en prestijli ödülleri haline gelmiştir. Süreklilik beklenti yaratarak ödülün değerini ve görünürlüğünü artırır. Kişiler, ödülün düzenli olduğunu bildiğinde o hedefe ulaşmak için çalışmaya devam eder. “Bir daha şansım olmayabilir” düşüncesi ise başvuracak adayların motivasyonunu azaltır. Süreklilik zaman içinde kapsayıcılığın da artmasına neden olur. Sürekli verilen ödüller, farklı dönemlerde farklı kişilere ulaşma şansı yaratır. Böylece ödül tek seferlik değil, uzun vadede daha çok insanı onurlandırır. Sürekli verilen ödüller sponsorlar, kurumlar ve medya tarafından daha çok desteklenir. Bu da ödülün sürdürülebilirliğini sağlar.
5. TOPLUMA KATKI
Ödüller bir anlamda bireysel başarıyı toplumsal faydaya dönüştürmeye de yarar. Bireylere motivasyon kaynağı olurken, değerler açısından toplumun ilerlemesine de katkıda bulunur. Hak eden kişilerin ödüllendirilmesi, topluma “çaba gösterenin karşılığı alınır” mesajını verir. Bu da toplumsal güven duygusunu pekiştirir.
Ödülün verilen alanda yeniliği, yaratıcılığı, kaliteyi veya katkıyı teşvik etmesi toplumda başarıyı ve çabayı teşvik eder. Ödül alan kişiler, başkalarına ilham kaynağı olur. Gençler ve yeni nesiller başarılı örneklerden etkilenir. Ödül törenleri ve kutlamalar ise toplumda ortak bir sevinç ve gurur duygusu yaratır. Sonuç olarak, ödüller başarıların görünür kılmasının yanı sıra, toplumsal gelişime katkı sunar. Motivasyonu artırarak sürdürülebilir başarıların temelini oluşturur. Ödüller, emeklerin boşa gitmediğini hatırlatan kıymetli simgelerdir. Fakat en büyük ödül, başkalarına ilham verecek bir iz bırakabilmektir. Dürüstlük, adalet ve şeffaflık ilkeleri gözetilerek yapılan değerlendirmeler sonucunda verilen ödüller sadece bir başarı göstergesi değil, aynı zamanda daha iyiye ulaşmak için bir teşviktir.