İREM CEYLİN DEMİRCAN/DENİZLİ
Denizli Sanayici İş İnsanları Derneği (DESİAD) ev sahipliğinde düzenlenen değerlendirme toplantısında, hem kent hem de ülke ekonomisinin ilk altı aylık performansı masaya yatırıldı.
Reel sektörün artan maliyetler ve yüksek faiz baskısı altında ayakta kalmaya çalıştığını vurgulayan DESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Turgut, ihracatın miktar bazında gerilediğine, ancak fiyat etkisiyle artış yaşandığına dikkat çekti. Tekstil gibi geleneksel sektörlerde yaşanan daralmaya karşılık, makine, gıda ve yazılım gibi alanlara yönelimin önemine işaret eden Turgut, üretimin sürdürülebilirliği için uzun vadeli planlama, finansmana erişim ve yapısal dönüşüm çağrısında bulundu.
Sanayicinin yüksek faiz ve artan maliyetlerle mücadele ettiğini belirten Turgut, “Bugün reel sektör çok ciddi bir darboğazda. Ürettiğimiz malı yüzde 5 karla satarken, sistemin dönmesi için yüzde 60 faizle borçlanıyoruz. Bu denklem artık sürdürülebilir değil. Satışlardan elde edilen gelir, maliyet artışlarının çok gerisinde kalıyor. Üretici nefes alamıyor. Bu nedenle üretim maliyetleriyle finansmana erişim arasındaki uçurumun bir an önce kapatılması gerekiyor.” dedi.
“Sanayi olmadan gelişemeyiz”
Üretim tarafında dönüşüm ihtiyacına da işaret eden Turgut, “Denizli’nin 10 yıl, 20 yıl sonrasını şimdiden planlamalıyız. Anlık tepkilerle değil, yapısal dönüşümle ilerlemeliyiz. Sanayimizin geleceğini teknik, bilimsel bir temelde kurgulamak zorundayız. Sadece Denizli’nin değil Türkiye’nin de uzun vadeli planlamaya ihtiyacı var. Her yıl yeni bir reform paketiyle değil, 10-20 yıllık projeksiyonlarla yol almalıyız. Eğitim ve sanayi bu ülkenin geleceğidir. Bireysel çıkarlardan değil, ilkelerden yola çıkarak ortak akılla ilerlememiz gerekiyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik daralma sonucunda konkordato başvurularında yaşanan artışa dikkat çeken Turgut, “Yılın ilk 6 ayında geçici mühlet başvuruları yüzde 100’ün üzerinde artmış durumda. Bu bir alarmdır. Şirketler üretmedikleri için değil, nakit akışını çeviremedikleri için batıyor. Hukuken iyi niyetli tasarlanan konkordato sistemi, kötüye kullanıldığında anlamını yitiriyor. Denizli ihracatının bel kemiği olan tekstil artık toplam ihracatın dörtte birine geriledi. Dünyada rekabet gücünü kaybediyoruz. Basic ürünlerle devam edemeyiz. Markaya, teknik tekstile, katma değere yönelmek zorundayız.” dedi.
“Kalkınmak için sanayiye mi kafeye mi ihtiyacımız var?”
Sanayi istihdamındaki düşüşe de değinen Turgut, “Genel istihdamda çok büyük bir düşüş yok gibi gözükse de sanayi istihdamı ciddi oranda azalıyor. Hizmet sektöründeki artış bu farkı kapatıyor. Ama burada bir soru sormalıyız: Bu ülkenin kalkınması için fabrika mı gerekiyor, kafe mi? Bu tabloyu sorgulamamız lazım. Sanayideki gerileme, orta ve uzun vadede ekonomik yapının direncini kırar.” dedi.