ŞEBNEM TURHAN
Cumhurbaşkanı kararı ile geçen hafta sürpriz bir şekilde artırılan TL mevduat ve yatırım fonlarında artırılan stopaj oranları ile dinmeyen iç ve dış gerilimler Merkez Bankası’nın temmuz ayı Para Politikası Kurulu’na ilişkin faiz indirimi beklentilerini de etkileyecek. Bazı uzmanlar ölçülü bir faiz indirimi ile başlanılabileceğini belirtirken döviz piyasasındaki gelişmelerin kararda daha etkili olacağını vurguladı. Doç. Dr. Atılım Murat, Dr. İnanç Sözer, Orkun Gödek, Serkan Gönençler ve İris Cibre EKONOMİ için Merkez Bankası’nın olası hamlesini yorumladı:
DOLAR TALEBİ TIRMANMASA DA TL’YE GEÇİŞTE BİR KUVVET GÖRMÜYORUM
▶ Pusula Portföy Yönetim Kurulu Üyesi İris Cibre: Stopaj artışının zamanlamasının çok da doğru bir zamanlama olduğunu düşünmüyorum. Bu artışın toplam portföy getirisine olan negatif etkisi yaklaşık 1.2 puan. Kurun stabil kalmaya devam edeceğine inanan yatırımcı için önemli bir etki değil. Fakat, sene sonu kur beklentisi mesela 45 civarında olan bir yatırımcı için TL de kalma çekiciliği, sene sonu yüzde 36 politika faizi beklentisine göre, azalmış oluyor. Fakat, stopajı bence zaten hem faiz indirimine hem de Hazine gelirine bağlamak gerekiyor. Yüksek faiz getirileri, artık enflasyonist olacak şekilde para arzını artırıyor. Stopajı artırırken, faiz indirimi ile beraberinde, bu bozulmayı da, yavaş da olsa düzeltecekler. Ayrıca, bir süredir, sene sonu bütçe tahmininin tutamayacağından bahsediyordum. Geçen gün Mehmet Şimşek de bunun teyidini verdi. Faiz indirimine bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Beklentimi, enflasyon datası sonrası, 250 baz puan olarak açıklamıştım. Nedeni de, manşet düşük gelse de, çekirdek tarafta eğilimin, istenilen dezenflasyon sürecine girmemesi. Dolar talebi hızlanmasa da, hatta yavaşlasa da, TL ye geçişte bir kuvvet görmüyoruz. Bu yüzden, rezervlerde çıkışı gördüğümüz hızı, girişte de göremiyoruz. 19 Mart öncesi net döviz pozisyonu 61 milyar dolara ulaşmıştı. Dün yeni ancak 30 milyar dolara yani yarısına ulaşılabildi. Bu yüzden, yüklü bir indirim beklemiyorum. Ancak, şu olursa, bahsedilen 350 mümkün olabilir. Bu ay önden yüklemeli 350 baz puan ve eylülde, olası riskler kaynaklı, pas geçme zorunluluğu riskini hesaba katabilirler mi? Fakat, bu tip bir boyutta indirim, siyasi olarak da algılanabilir riski mevcut.
YÜKLÜ İNDİRİM OLSA DA KREDİ KISITLARI KALDIĞI SÜRECE ANLAMI YOK
▶TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Stopaj artırımı politika faiz indirim büyüklüğü düşük mü kalır algısı yarattı. Ancak stopaj hamlesi gelmeseydi TCMB 500 baz puan indirim yapsaydı bile buradaki hassas konu bankaların aylık kredi sınırlarının artırılıp artırılmayacağı idi. 500 baz puan yapsa bile kredi sınırlamalarında gevşeme olmadığında verecek kredi olmadığı için faiz indirimi yapmanız tek başına yeterli olmuyor. TCMB kredi genişlemesine izin vermediği sürece faiz indirimi yüklü olsa bile anlamı yok. Stopaj artırımı sürpriz oldu ama belki algı yönetimi açısından TCMB benden çok yüksek indirim bekliyorsunuz diye hamle olarak görülebilir. Çok ciddi faiz indirimi olsa bile işletmeler krediye ulaşamıyor. Eğer TCMB yüklü faiz indirimi yapmayı düşünüyorsa yapacaktır, krediye erişimi sınırlamalarını zaten kredilerin yükselişine izin vermez. Stopaj hamlesini vergi gelirlerini artırmaya yönelik ihtiyaç olarak değerlendirilmeli. TCMB rezervleri 25 Mart’taki seviyeye dönmüş, TCMB’nin cephanesi de var. O yüzden çok rahat. Bakan Şimşek’in teknokrat kimliği siyasetçi kimliğinin önünde. Yılsonunda bütçe açığı hedefini tutturmaya enflasyon hedefini tutturmaya odaklanmış durumda. O nedenle faiz indirimi yapmaları gerekiyorsa yapacaklardır.
"200 BAZ PUANLIK ÖLÇÜLÜ İNDİRİM SAĞLIKLI BİR BAŞLANGIÇ OLACAK"
▶ EMCAP Advisory Yönetici Ortağı Dr. İnanç A. Sözer: Son dönemdeki yurtiçi siyasi gelişmelerin ardından kaygılar artsa da, döviz piyasasındaki riskleri yönetebilecek likidite konusunda TCMB’nin eli halen rahat görünüyor. Özellikle son stopaj düzenlemesi de bu rehavetin bir yansıması gibi değerlendirilebilir. Küresel ölçekte yaşanan belirsizlikler Türkiye’nin ekonomik kırılganlıklarını görece yönetilebilir hale getirmiş durumda, ancak bu yönetilebilirlik, hâlihazırda bulunduğumuz risk priminin yüksek olduğu geçerliliğini koruyor. Bu çerçevede, 19 Mart’ta gözlemlenen türde, yarım saatliğine dahi olsa, ani ve sert kur şoklarının tekrarlanma ihtimalini olası görmüyorum. 24 Temmuz’da yapılması beklenen faiz indiriminin, enflasyon görünümündeki kısmi iyileşme ve sistemik risklerdeki azalma nedeniyle Türk Lirası üzerinde sınırlı bir etkisi olacağını değerlendiriyorum. Ancak enflasyonda katılığın daha belirgin hale geldiği bu dönemde indirimin büyüklüğü kritik önemde... Piyasa beklentileri 200 ila 500 baz puan arasında değişkenlik gösterse de, 200 baz puanlık ölçülü bir indirim, makroekonomik istikrarın sürdürülmesi açısından daha sağlıklı bir başlangıç olacaktır. Böyle bir indirimin TL’de ilave risk doğurmadığı gibi, yabancı yatırımcıdan görece olumlu raporlar ve tavsiyeler de gelmeye devam edebilir. Faiz indirimi kadar önemli olan bir husus olarak ise; Haziran sonundan bu yana yaklaşık bir haftada TCMB rezervlerinde 12 milyar dolarlık artışla beraber değerlendirildiğinde, TCMB’nin TL’nin değerlenmesine müsaade etmeyerek enflasyondaki katılığı ve beklentileri iyileştirmeyi neden önceliklendirmediği belirsizliğini koruyor.
DOLARİZASYONA KAYMA BEKLEMEM AMA TCMB YAKINDAN GÖZETECEK
▶ Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Orkun Gödek: Son dönemde, özellikle de haziran enflasyon verisini takiben, temmuz PPK toplantısına yönelik beklentilerin boyutları genişlerken, zamanlamaya dair “takvim dışı toplantı” beklentisi de dahil farklı senaryoların şekillendiği bir süreç içerisinden geçiliyordu. Bana göre stopaj kararın en önemli çıktısı buradaki beklentilerin dengelenmesi yönünde olacak. Biz, 20 Haziran’dan bu yana aynı noktada duruyoruz: ek sıkılaşma koşullarının gerekçeleri bugün geçerli değilse ve TCMB de bu kanaate sahipse, indirim döngüsüne yeniden başlangıcı 350 baz puan ile yapabilir. Şu aşamada dolarizasyona kayma beklemem; ancak, TCMB’nin de süreci yakından gözeteceğinden şüphem yok. Faiz indirim sürecinin başlangıcı ve devamında Banka’nın iki ana odak noktası olacak: i) rezervler ii) dolarizasyon. Bunun gerekçesi de finansal istikrarın daha ağır basması, fi yat istikrarının ise en azından yıllık enflasyonun düzeyi dikkate alındığında para politikasına biraz daha alan açması. Nette şu aşama için problemli bir durum olduğunu düşünmüyorum. Ancak, süreç açısından her gelişme (iç+dış) elbette önemli olacak.
350 BAZ PUAN İLE BAŞLAYIP DÖVİZ TALEBİNİ GÖZETECEK
▶ Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler: Stopaj artışı net TL getirileri aşağı çektiği için TCMB’nin de faiz indirimi kararları üzerinde de marjinal bir etkisi olabilir. Bununla beraber, TCMB asıl olarak enflasyon görünümü ve döviz rezervleri ve sermaye girişlerine ilişkin gelişmeleri göz önüne alarak bir karar alacaktır. Döviz rezervleri ve sermaye girişleri tarafında mayıs başından bu yana bir toparlanma yaşanıyor ve bu toparlanmayla mart-nisanda kaybedilen dövizlerin yarıya yakını geri geldi. Enflasyon tarafında da kur geçişkenliğinin önceki yıllara göre daha zayıf kalmasıyla TÜFE enflasyonu düşüşünü sürdürerek yüzde 35’e geriledi. TÜFE enflasyonu olumlu baz etkisinin yardımıyla eylül itibariyle yüzde 30 civarına gerileyebilir. Bu bağlamda, TCMB’nin temmuz toplantısında 300-350 baz puanlık bir adımla faiz indirim sürecini başlatabileceğini değerlendiriyoruz. TCMB sonrasında enflasyon görünümü ile beraber yerli yatırımcının döviz talebi eğilimlerini de gözeterek faiz indirim patikasını belirleyecektir. Ancak bugünden bakıldığında, Eylül ve Ekim toplantılarında da 250 bazpuanlık indirimler olabilir gibi görünüyor. Bununla beraber, yoğun iç ve dış gündemin sene başına göre daha yüksek bir reel faizi gerektirdiğini de söylemek gerekiyor.
Karahan: Faiz indiriminde mevduat tercihleri belirleyici olacak
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan geçen hafta Londra’da yatırımcılarla yaptığı toplantılarda verdiği mesajlar, önümüzdeki dönemde faiz indirimi konusunda temkinli bir yaklaşım sergileneceğine işaret etti. Bloomberg’in haberine göre, Karahan, Londra’da kapalı toplantılarda yatırımcılarla bir araya geldi. Toplantılarda, faiz indirimine yönelik kararlarda yurt içi tasarruf sahiplerinin mevduat tercihlerinin belirleyici olacağını vurguladı. Karahan, olası faiz indirimlerine temkinli yaklaşacağının sinyalini verdi.