MARUF BUZCUGİL - MEHMET KAYA / ANKARA
Merkez Bankası, manşet enflasyon ve tahmin aralığında yukarı yönlü revize yaptı. Yılın son enflasyon raporunda, 2024 enflasyon tahmini yüzde 38’den yüzde 44’e, tahmin aralığı da yüzde 34-42’den yüzde 42-46’ya çıkarıldı. Tahmin aralığı 2024 için yıl sonu da yaklaştığı için beklendiği gibi 8 puandan 4 puana çekildi. 2025 için ise yüksek oranlı bir revize yapıldı. Tahmin, 7 puan artırılarak yüzde 14’ten 21’e çekildi. Tahmin aralığı da yüzde 7-21 aralığından (14 puan), yüzde 16-26 aralığına ve 10 puan farka çekildi. 2026 için ise tek haneli enflasyon beklentisi ortadan kalkmış oldu. Daha önce yüzde 9 olan tahmin, yüzde 12’ye çıkarıldı.
Raporu tanıtan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 2024 enflasyon tahmine yönelik değişikliğin unsurlarına yönelik olarak yüksek seyreden gıda fiyatlarının 1,6 puan, ithalat fiyatları ve talep koşullarından 0,5 puan, enflasyon beklentisindeki yavaş iyileşmenin de 3,9 puan yukarı yönlü etki ettiğini belirtti. 2025 tahminlerinin yukarı çekilmesinde ise gıda fiyatları, TL cinsi ithalat fiyatları, yönetilen-yönlendirilen fiyatlardan toplam 3,3 puanlık bir yukarı yönlü etki geldiğini, enflasyon ataleti ve ana eğilim kanalından da 3,5 puanlık bir etki olduğunu, çıktı açığının etkisinin de 0,2 puan olarak hesaplandığını bildirdi.
“Uzun vadeli bir programda 3 ay gecikme çok değil”
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, yüksek oranlı bir revize gözlenmesine karşılık, önceki dönemlerde ilan edilen enflasyon patikasına 3 aylık bir gecikmeyle gelineceğini belirterek, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ve ana eğilimin aşağı yönlü olduğunu vurguladı. 2025’te büyük oranlı revize beklemediklerini kaydeden Karahan, gecikmenin normal karşılanmasına işaret eden Karahan, “Yıl sonu hedefimiz enflasyonu yüzde 38'e getirmekti. Şu anda ortaya çıkan durumda yılsonunda yüzde 44 gibi rakam ortaya çıkacak gibi gözüküyor. Yıl sonunda üst bant olarak yüzde 42'yi öngörüyorduk, en kötü ihtimalle. Mevcut durumda bu seviyeye aralık yerine ocak ayında ulaşacağız. Üst bant olarak değerlendirirsek bir aylık gecikme söz konusu. Ancak bizim hedefimiz tabii ki orta nokta. (Yüzde) 38’e de mart ayında ulaşacağımızı değerlendiriyoruz. 3 aylık bir gecikme söz konusu. Üç aylık geriden gelmenin çok ciddi sapma olduğunu söylemek doğru değil” diye konuştu.
“Talep olumlu katkı vermeye başlayacak”
Merkez Bankası Başkanı, ekonomik görünümü değerlendirdiği bölümde, yılın üçüncü çeyreğindeki büyüme verilerinin, talep yavaşlamasını gösterdiğini belirterek, bu yavaşlamanın istenen düzeyde olmadığını teyit etti ancak dezenflasyona katkı verecek seviyelere yaklaştığını vurguladı. Karahan şunları kaydetti: “Bu çerçevede, talep koşulları enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştı. Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, üçüncü çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin yılın son çeyreğinde de devam ettiğini değerlendiriyoruz. Bu noktada altını çizmek isterim ki; sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme sürecektir. Önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır. İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz.” Karahan, dezenflasyon sürecinde cari dengede iyileşme olmasının olağan olduğunun altını çizdi.
Enflasyonda ana eğilim olumlu
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, enflasyonun ana eğilimine yönelik olarak göstergeleri çok yakından takip ettiklerini vurgulayarak, “TCMB bünyesinde takip ettiğimiz göstergeleri bir bütün olarak incelediğimizde, ekim ayında enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün sürdüğünü görüyoruz. emel mal enflasyonu düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklüyor. Hizmet enflasyonundaki iyileşme ise öngörülerimizden daha yavaş gerçekleşiyor. Burada kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere, kademeli bir iyileşme izliyoruz. Ekim ayında ise talebe duyarlı bazı hizmet kalemlerinde ılımlı bir seyir gözledik. Bu görünümün süreceğini değerlendiriyoruz” diye konuştu.
■ Faiz indirimi telaffuz edildi
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan sunumunda faiz indirimi kararın iki temel unsurdaki olumlu gelişmelere bağlı olduğunu tekrarladı. Bunları “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş gösterene kadar: (Ana eğilim göstergeleri, iç talep ve ithalat göstergeleri, finansal koşulları betimleyen göstergeler) ve “Enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar” (Geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergeleri) olarak sıralayan Karahan, soru-cevap bölümünde ise şu yorumu yaptı: "Veri odaklı gideceğiz. Şu anda şu kadar olacak, şu zaman olacak demek zor. Hele önümüzdeki sene için. Yani, oradaki veriler nasıl gelecek? Bunlara bağlı gerçekleşecek. Nasıl bugüne kadar gerektiğinde ilave sıkılaşma yaptıysak bundan sonra da, enflasyonu indirebilmek için, gereken adımları atacağız. Burada indirim döngüsü başlarsa hiçbir şekilde dezenflasyon sürecini sekteye uğratacak bir adım atmayacağız ya da Türk lirasına olan dönüşü sekteye uğratacak bir adım atmayacağız."
İndirim başladığında sıkılık devam edecek
“Üst banttan fonlama nasıl bir faiz artışı değilse, alt banttan fonlama da kesinlikle hiçbir şekilde faiz indirimi olarak algılanmamalı. Para politikasının temel aracı haftalık repo faiz oranıdır. İndirim ya da artış yapacağımızda bunu kullanıyoruz. Örtülü bir şey kesinlikle yapmıyoruz” diyen Merkez Bankası Başkanı Karahan, 2024 yılı içinde bir indirim ihtimaline yönelik soruya karşılık, talep koşullarında ve beklentilerde istenen hızda olmasa da iyileşme olduğunu hatırlatarak, “Önümüzdeki dönemde politika faizinin ve makroihtiyati düzenlemenin optimal bileşimini dikkate alarak, enflasyonu patikamızla uyumlu bir şekilde düşürecek sıkılığı sağlayacağız. Bununla birlikte enflasyon ve enflasyon beklentileri düzeldikçe faizin mevcut seviyesinin korunması, parasal sıkılığın artması anlamına geliyor. Enflasyonun ana eğilimindeki düşüşe bağlı olarak indirim döngüsü başladığında, sıkı duruşumuzu koruyacağımızı ifade etmek istiyorum. Talepte dengelemeye devam edecek finansal sıkılığı sağlayacağız, Türk lirasına geçişi destekleyecek adımları atmaya devam edeceğiz. Revizyonun yukarı yönlü olması ya da yüksek olması herhangi şekilde para politikasında bir duruş değişikliğine işaret etmiyor” dedi.
■ Yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar: Daha fazla katkı gelecek
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, kamu tarafından belirlenen ücret ve ödemelerin enflasyonist baskı yarattığının hatırlatıldığı soruya ise şu yanıtı verdi: “Bunlar dönem dönem konuşuluyor. Bugüne kadar hep eşgüdüm içinde karar verildi, bizi sürprize uğratan bir durum olmadı, eşgüdümün üst düzeyde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Önümüzdeki dönemde, bu tarafta daha olumlu, 2025’ten başlayarak daha olumlu bir görünüm olacağını düşünüyoruz, bunu varsaydık. Şöyle bir durum da var. Güncellemelerin bir kısmının enflasyona doğrudan etkisi çok düşük olabiliyor, Yani, TÜFE’deki payı çok düşük, burada yüksek bir zam olsa bile doğrudan enflasyona etkisi çok düşük olması lazım ama görünen bir kalem olduğu için beklentilere negatif etkisi olabiliyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bir miktar daha olumlu bir görünüm göreceğimizi düşünüyorum.”
Asgari ücrete yönelik Washington kaynaklı habere yalanlama
Enflasyon Raporu tanıtım toplantısında asgari ücrete yönelik çok sayıda soru soruldu. Başkan Fatih Karahan, ABD’de bir sunumunda yüzde 25 oranını telaffuz ettiği yönündeki haberleri “Burada ne söylediysek orada da aynısını söylüyoruz. Biz komisyon üyesi değiliz, bir tavsiyede bulunmamız sözkonusu olamaz” diyerek haberleri yalanladı.
Asgari ücret konusunda ise Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, gelir dağılımı ve görece yüksek asgari ücret ayarlaması için bir fırsata işaret ederek şunları söyledi: “Değişik asgari ücret oranlarında, ücret geçişkenliğinin ne olduğu, bunun enflasyona etkisinin ne olacağı konusunda çalışmalarımız var ama tavsiye mercii değiliz. Asgari ücret artışının iktisadi faaliyetin nispeten zayıfladığı dönemde yapılmasının geçişkenliği azaltacağı da aşikar olmak durumunda. Yani iktisadi faaliyetin yükseldiği bir dönemde yaptığınız artışın ücretler ve enflasyona geçişkenliği daha yüksek olacak ama döngünün yavaşlama döneminde yapıyorsanız etkisi daha az olacak. Böyle bir şansımız var, dolayısıyla bu dönem önemli bir dönem. Ücret dağılımında baktığınızda düşük vasıflı çalışanların ücretlerinin dağılımda zarar görmemesi için yine burada yapılacak artışın böyle bir şey yaratmayacağını söylemek lazım. Bundan kastım şu, diğer ücretlerde yapılacak artış oranları, iktisadi faaliyetin böyle bir döngüsünde asgari ücretin gerisinde kalacak. Anekdotal veri de bizim aslında baktığımız, bütçelemelerde bu rakamların düşük düzeyde gezdiğini söylüyor ki bu olumlu bir şey enflasyon açısından. Bir noktada ileriye dönük endekslemeye geçmek zorundayız. Geriye dönük endekslemeler sürekli kendi kendini yaratan süreç doğuruyor. İleriye dönük endeksleme hem kamuda hem özel sektörde devreye girmek zorunda. Konjonktürün bunun için uygun bir dönem olduğu kanaatindeyim. Bu dönemde başlatabilirsek asgari ücretli, düşük vasıflı çalışan ücretlerinin dağılımında darbe yemediği bir dönem olma şansı var. Eğer karar alıcılar başlatabilirse iyi olacağı kanaatindeyim”