EKONOMİ/ANKARA
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, ATO’nun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarının desteğiyle düzenlediği Karbon Fiyatlandırması ve Emisyon Ticaret Sistemi Paneli'nde konuştu.
İklim değişikliği konusunun 50 yılı aşkın süredir dünya gündeminde olduğuna dikkat çeken Murat Kurum, Paris İklim Anlaşması ile ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda hedeflerini deklare ettiklerini hatırlattı.
Sera gazı emisyonunu azaltmak için kullanılacak araçlardan birisinin karbon fiyatlandırma mekanizması olduğuna değinen Baran, “Her ne kadar, esas kirletenin sanayileşmiş ülkeler olduğu ve bunun bedelinin daha geriden gelerek sanayileşen ya da henüz sanayileşmemiş ülkelere ödetilmeye çalışıldığı söylense de, dünya bizim ve sorumluluk da kaçınılmaz olarak hepimizin.” dedi.
“Sınırda Karbon Düzenlemesi”nin geçiş için öngörülen sürelerin ardından 1 Ocak 2026’tan itibaren uygulanmaya başlanacağını belirten Gürsel Baran, Türkiye’nin de bu konuda kapsamlı bir çalışma içinde olduğunu ifade etti.
İklim Kanunu’nun TBMM’de detaylı istişare edilmesi kararı alınmasını kıymetli bir fırsat olarak nitelendiren Baran, “İş dünyası olarak sürdürülebilirliği ve yeşil dönüşümü destekliyoruz. Ancak, şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki, halihazırdaki küresel ekonomik belirsizlikler, yüksek finansman maliyetleri, artan üretim giderleri ve daralan iç talep gibi ağır koşullarla baş etmeye çalışan işletmelerimizin, yeni mali yüklerle karşı karşıya kalması ciddi riskler barındırıyor.” diye konuştu.
“Sistem doğru tasarlanabilirse fırsatlar sunabilir”
Bu mekanizmaların KOBİ’lere taşıyabileceğinden fazla yük getirmesi halinde, üretim kapasitesinde daralma yanı sıra rekabet gücü ve istihdamda gerileme sonuçlarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Baran, “Bu nedenle, yeni düzenlemelerin tasarlanmasında mutlaka adil, kademeli ve destekleyici bir yaklaşım benimsenmelidir. Ekonomik istikrarı gözetmeksizin, çevresel hedeflere ulaşmanın mümkün olamayacağını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Baran, karbon fiyatlandırma ve emisyon ticaret sistemlerinin, doğru tasarlanması halinde ekonomide yeni fırsatlar sunabileceğini, aksi takdirde telafisi zor yaralar açabileceğini belirtti.
İklim Değişikliği Başkanı Hasar: Türkiye parayı verip teknoloji alan bir ülke mi olacak?
İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar ise 2050 yılına kadar iklim finansının 300 trilyon dolarlık bir pasta oluşturacağını bildirdi. Bu noktada Türkiye’nin nerede duracağının önemli olduğunu kaydeden Hasar, “Parayı verip teknoloji alan bir ülke mi olacak yoksa biz de üretime girecek miyiz?” dedi.
Sanayi devrimini kaçıran Türkiye’nin bilişim devrimini kaçırmak istemediğini aktaran Hasar, “Teknolojimizi geliştirdikçe, dönüşüm maliyetlerini düşürdükçe, sanayiciye gelişme alanı verdikçe piyasa derinleşir, finansal aktörler girebilir.” dedi.
Türkiye’de emisyonun yüzde 50’sini 800 büyük tesisin ürettiği bilgisini veren Halil Hasar, bunların yüzde 85’inin de sınırda karbona tabi olduğunu söyledi.
“Türkiye karbon emisyonunda 16’ncı sırada”
KGK Başkanı Dr. Hasan Özçelik Türkiye’nin yaptığı üretimin karşılığında karbon emisyonunda dünyada 16’ncı sırada olduğunun altını çizerken, “Geride kalmamak için sonunu yakalamaya çalışıyoruz. Yeniçağla birlikte teknolojiyi, dijital dönüşümü, yeşil dönüşümü başarabilirsek, daha az karbon salınımı da yapabiliriz. Şirketlerimizin maruz kaldığı karbon maliyetleri, finansal pozisyonlarını, risk yapılarını, nakit akışlarını ve dolayısıyla değerlerini etkileyecektir.” diye konuştu.
Saygılıoğlu: Karbon fiyatlandırması geliri 104 milyar dolarla rekor seviyede
Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, küresel karbon fiyatlandırması sonucu sağlanan gelirin geçen 2023’te 104 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştığını bildirdi.
Saygılıoğlu, Brezilya, Hindistan, Şili, Kolombiya ve Türkiye gibi büyük orta gelirli ülkelerin karbon fiyatlandırması uygulamasına geçiş sürecinde olduğunu anlattı.